Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.80
Gram Altın
2979.11
BIST 100
9737.9
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Tüm Fundamentalizmler yükseliyor

“Fundamentalizm” kavramı özellikle son dönemlerde kazandığı anlamlar dikkate alındığında, şu içeriklerin bileşeninde ete kemiğe bürünerek ajandadaki yerini almıştır. Peşinen belirtmek gerekir ki, fundamentalizm kavramı egemen dünya görüşünün temellüküne girmiş ve işlevselleşmiş olarak tek boyutlu şekilde kullanılmaktadır ki, bu kulvardaki kullanımı dinsel aşırılığa göndermede bulunmaktadır.

“Temelcilik, kökencilik” anlamlarını içkin olan fundamentalizm, modern zamanlarda özellikle dinler için kökenlere dönüş arzusu ve taleplerini ifade edecek şekilde içeriklendirilmiştir. Aslında ilk olarak Hıristiyanlık için kullanılan kavram, daha sonra özellikle soğuk savaş döneminin ardından kapsamı daralıp genişleyecek biçimde tüm islami talepler için de kullanılmaya başlanmıştır. Hatta öyle ki fundamentalizm kavramı neredeyse İslam için kullanılır olmuştur.

İçinde bulunduğumuz dünyada modernizme bir tepki olarak doğan fundamentalizm, aslında modernliğin dünyaya dair kesin iddiaları ve egemenlik iddiası karşısında, peygamberlerin yaşadığı altın çağa dönüşünü öneren modern dinsel bir yorumdur. Bu bağlamda fundamentalistler kimi selefi (büyük oranda neo-selefi) hareketlerdir. Fundamentalizmi daha sert ve tepkisel kılan nokta ise gerçekte modernizmin dünyaya dair önerilerindeki keskinliktir. Dolayısıyla modernitenin totaliter ve keskinliği oranında fundamentalizmler de keskinleşmiştir. Elbette bu ilişki fundamentalizmin sertliğine bir meşruiyet sağlamaz; ancak fundamentalizmin dünyaya yönelik bu keskin ve sert tavrı üzerine bir mim koymak lazım gelir.

Çünkü günümüzde sadece dini fundamentalizmlerden bahsetmek, meseleyi yanlış ve olabildiğince eksik biçimde analiz etmek demeye gelecektir. Dolayısıyla bugün giderek dünyaya yönelik daha keskin, sert ve radikal tavırların yaygınlaştığı fundamentalizmleri görmekteyiz. Hatta bunlar sadece kurumsallaşmış ideojiler içinde değil, kendisine bireysel ideolojik hikayeler yazan küçük grup ve bireylerde de tezahür etmektedir. Dolayısıyla bugün dini fundamentalizmlerden daha fazla seküler fundamentalizmleri ajandaya dahil etmek gerekmektedir.

Fundamentalimzleri bu bağlamda besleyen bir diğer öge ise, dünyanın mevcut siyasal, ekonomik, sosyal vb. araç ve politikalarla değiştirilemeyeceğine dair giderek kuvvetlenen inançlardır. Özellikle küreselleşerek büyüyen (küreselleşme dünyanın küçülmesi olarak resmedilir; ancak bireyin karşı karşıya kaldığı güç ve tahakkümler açısından büyümesidir) dünyada küresel egemenlerin giderek büyüyen güçleri piyasanın mutlak egemenliğini getirmektedir. Doğrusu küresel aktörler üzerinden piyasa bütün boşluklara dolarak, gündelik hayatın akışındaki sıkı adımları belirliyor görünmektedir.

Fundamentalizmlerin yükselmesinin bir diğer sebebi de, özellikle postmodernliğin beslediği göreliliktir. Bir konuda insanın ya da toplumların önünde görüş ve düşünce çeşitliliğinin olması gerekli ve önemlidir. Zira bu farklılıkların değerlendirilmesi, tartışılması ve tercih edilmesi sıralı adımlar olarak değerlendirilebilir. Fakat göreliliğin postmodern türü, bir tercih yapabilmeyi imkansız kılacak derecede merkezsizleştirmeyi desteklemektedir. Böyle bir konjonktürde insanın ya da toplumların gündelik hayatını devam ettirebilmesi için “kesinlik”lere ihtiyacı bulunmaktadır. Dikkat edilirse fundamentalist zihniyet, insan, dünya ve topluma dair kesin yargılara sahiptir.

Özellikle post/modern zamanlarda yükselen dünyevileşmenin inanca dair oluşturduğu zayıflatma, bir amaçsızlığı da beraberinde getirdiğinden adanmışlık duygusuyla bir düşünce, ideoloji ve dine bağlanışlar da artmaktadır. İşin ilginç tarafı bu, geçen yüzyılda olduğu gibi belki klasik ideolojik bir bağlanıştan ziyade mitolojik, mistik angajmanların yükselişiyle gerçekleşmektedir. Böyle bir yükselişin aynı zamanda postmodern dönem ve hakikat ötesi çağla uyum içinde olduğunu da belirtmek gerekir.