Tükürdüğünü yalamak
Dünya’nın geleceğine ekonomik ve siyasi gelişmelerin yanı sıra NATO gibi askeri ittifaklar yön verecek. Türkiye’nin batı ittifakı olan NATO’dan dışlanma sürecinde, Türk NATO’su, Arap NATO’su gibi kavramları sık sık duymaya başladık.
NATO’nun başat aktörü ABD Başkanı Biden’in Ortadoğu ziyareti kapsamında Körfez İşbirliği Konseyi üyelerinin katıldığı Cidde Güvenlik ve Kalkınma Zirvesi’nde boy göstermesinin ardından Suudi Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, İran’a karşı savunma ittifakı (Arap NATO’su) kurulması konusunun gündeme gelmediğini duyurdu.
Biden, bölgede Çin, Rusya veya İran’ın dolduracağı bir boşluk bırakmamakta kararlı olduklarını duyurdu. Biden, her ne kadar söyleyemese de oluşturulan boşluğun Türkiye tarafından doldurulmasını da istemiyor.
Batı’nın Türkiye’yi nasıl görmek istediğini anlamak için İngiltere’nin başbakan adaylarından Dışişleri Bakanı Liz Truss’ın sığınmacıları Ruanda’ya gönderme programına Türkiye’yi de eklemek istediklerini dillendirmesi yüz yıldır bize biçilmek istenen rolün ne olduğunu gösteriyor.
ABD-İngiltere-İsrail ekseninin Türkiye’yi de sıkıştıracak faaliyetlerine karşı Başkan Erdoğan da eli kolu bağlı oturmuyor. Putin ve Reisi ile Suriye düğümünü çözmek için masaya oturacak olan Erdoğan’ın Suriye hava sahasının Türk uçaklarına açılması talebinin karşılanması durumunda FETÖ terör örgütünün ardından PKK terör örgütünün de tarihin kirli sayfaları arasında yerini alması kaçınılmazdır.
Türk operasyonunu ABD’nin durduramayacağını gören terör yandaşları Aynel Arap, Ayn İsa, Tel Rıfat ve Münbiç’te paçavralarını indirerek rejim bayrakları çekmeye başladılar.
Türkiye’nin operasyonunu durdurabilmek için CİA güdümlü terör örgütü yandaşları da boş durmuyor. 23 Temmuz’da saat 20’de Türkiye’nin muhtemel operasyonunu önlemek ve hava sahasının kapatılmasını sağlamak için sözde demokratik Avrupa ülkelerinde protesto gösterileri düzenlemeye hazırlanıyorlar.
Kasım seçimlerinde kaybetmesi kaçınılmaz olan boşlukla tokalaşan adamın Ortadoğu ziyaretini ‘tükürdüğünü yalamak’ olarak nitelendiren birçok yorumcu, Prens Selman’ın Putin’i kucağını açarak karşılarken, Biden ile yumruk tokuşturmakla yetinmesinin Big Boss’un güvenilmez politikalarının sonucu olduğunda birleşiyor.
Batının hakimiyet çağının sona ermemesi için fitne çıkarmaktan, zulümden, kan ve gözyaşından medet umanların liberal demokrasi mavalları altında sömürü politikalarını yürütmesi imkansız gibi görünüyor. ABD’nin uluslararası güvenilmez oyuncu olarak görülmesi, Rusya ve Çin’e Latin Amerika, Afrika ve Güney Asya’da alan açıyor.
Güvenilmezliğini her alanda deklere eden ABD’nin F-35 programında gasp ettiği paralarla F-16 yenileme projesi uygulamasına bile ayak sürümesi Türkiye’yi yeni alternatifler aramaya itiyor. Boşlukla tokalaşan adamın F-16 programının Türkiye’den çok ABD’nin menfaatine olduğunu açıklamasına rağmen programı engellemek için, Amerikan Ermeni Ulusal Komitesi, Amerikan Yahudi Komitesi, Helenik Amerikan Liderlik Konseyi, PSEKA, Hristiyan Savunucuları, Amerikan Helen Enstitüsü, Kürdistan’ın Amerikan Dostları, Amerikan Ermeni Konseyi, Hindu Amerikan Vakfı, Amerikan Ermeni Meclisi, Ortadoğu Forumu, Helenlerin Koordineli Çabaları gibi Türk düşmanı örgütler canhıraş bir şekilde çalışıyor.
Rusya’ya yaptırımların enerji ve gıda fiyatlarını yükseltmekten başka işe yaramadığını gören Biden, ülkesindeki rekor enflasyonu durdurabilmek için Katil diye hitap ettiği Prens Selman karşısında el pençe divan durması bizim dilde tükürdüğünü yalamaktan başka bir şey ifade etmiyor. Suudi Arabistan, Kaşıkçı cinayeti konusunda sessiz kalan Biden’e Irak’ta katlettikleri, ırzlarına geçtikleri milyonları hatırlatması tarihin garip bir cilvesi.
Suudi açıklamalarını cılız bir sesle tekzip edebilen Beyaz Saray’ın Türkiye tarafından etkisiz hale getirilen her terörist için de dışarı yansıtamasalar da bir ajanımız daha gitti diye hayıflandıklarından emin olabilirsiniz. Güvenilmez korku politikalarıyla halklar üzerindeki hegemonyaları sona eren batı diktatörlüklerinin besledikleri terör yapıları gibi, yüz yıldır Filistinlilere kan kusturan İsrail terör devletinin de, Anlaşmalara rağmen Karabağ’ı boşaltmayan Ermeni haydutların da, Ege de işgal ettikleri Türk adalarında batı silah ve desteğiyle hükümranlık iddia eden Yunanistan’ın da sonu yakındır. Yeter ki biz milli konularda birlik ve beraberlik içinde olalım. Vesselam…..