Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Aralık 2021

Tüketimi kısma zamanıdır!

Türkiye’de her gün binlerce ekmek ve benzeri gıda maddesi çöpe gidiyor. Müthiş bir israf ekonomisi içinde yüzüyoruz. Çoğu zaman gereksiz tüketime yöneliyor ve temel anlamda ihtiyaç duymadığımız şeyleri de satın alarak birçoğunu da tüketmeden çöpe atıyoruz. Bu, giyimde ve benzeri tüketim maddeleri söz konusu olduğunda da böyle. Bir yandan ekonomik darlık yaşarken öbür yandan pek çok temel tüketim maddesini acımasızca israf ettiğimiz de bir vakıa.

Faizin düşmesi ve kurun yükselmesinden sonra pek çok temel tüketim maddesine inanılmaz zamlar geldi. Fırsatçı tüccarlar, doların etkilemediği ürünlere bile korkunç etiketler koymaya başladılar. Gözlemlediğim kadarıyla pek çok vatandaş marketlerdeki ürünlere daha çok zam geleceği endişesiyle daha yüksek miktarlarda ürün alıyor ve evlerine stokluyorlar. Bu doğru bir tüketim tercihi değil. Çünkü market rafında eksilen her ürün, daha zamlı fiyatlarla tüketim sahasına geri dönüyor. Evet, denetim zayıf, mahalli düzeyde denetim ne yazık ki yetersiz. Belediyelerin ve kaymakamlıkların, Ticaret Bakanlığı’na bağlı bölge teşkilatlarının daha sıkı denetimler gerçekleştirmesi gerekiyor. Denetim olmayınca marketlerin ana yönetim merkezleri dakikalık talimatlarla raflardaki etiketleri yenileme yoluna gidiyorlar.

Zam gelen ürünlerin çoğu dolara bağlı olarak maliyet artışı yaşayan ürünler değil. Ancak tüketicilerin bu dönemde sadece ihtiyaçları kadar, temel tüketim maddelerini az az almalarında yarar olduğunu düşünüyorum. Vatandaş tüketimi bir miktar kısarsa, zam gelen o ürünler müşteri bulmakta zorlanacak ve pek çok fırsatçı tüccar ürün satamadığı için raflardaki etiketleri sık aralıklarla güncelleyemeyecektir. Tüketiciler olarak bu noktada bir süre uyanık olmamız ve mümkün mertebe israf ve gereksiz tüketimden kaçınmamız gerekiyor. Ya dayanıklı tüketim mamullerindeki duruma ne demeli? Özellikle oto piyasasında yaşanan kaos tam bir fecaat. İhtiyacı olduğu için otomobil almak isteyenler, liste fiyatları üzerinden araba bulmakta zorlanıyorlar. Pek çok fırsatçı sermaye sahibi galerilerdeki, şahıslardaki, bayilerdeki araçları topluyorlar ve daha sonra daha yüksek fiyatlarla satmak için bu araçları otoparklarında bekletiyor ya da bir süre sonra satışa çıkarıyorlar. Burada da tüketicilerin uyanık olması ve bir süre araç alımını ertelemeleri gerekiyor. İnanın sadece ihtiyaç durumunda taksiye binseniz bir yıl boyunca alacağınız araca ödeyeceğiniz benzin, kasko, sigorta, kış lastiği, yedek parça, yağ gibi temel tüketim unsurlarına harcayacağınız paradan daha az para harcarsınız. Bilhassa ticaretle uğraşmayan araca acil ihtiyacı olmayan bireylerin bir süre otomobil almaları bence genel durum için yararlı bir tercih olacaktır. Zira stokçuluk yapan fırsatçılar ellerinde beklettikleri araçları yüksek fiyatlardan satmak için fırsat kolluyorlar.

Hükümetin yeni dönemde faizle mücadele adına aldığı ekonomik kararları beğeniriz ya da beğenmeyiz, bu ayrı bir konudur. Evet alınan kararların kısa vadede vatandaşın bütçesini çok ama çok zorladığı kesindir. Hatta ekonomi yönetimini aldığı kararlardan dolayı acımasızca eleştirebilirsiniz de. Ancak unutulmaması gerek bir şey varsa o da şu ki, fiyatı uluslararası piyasalara bağlı olmayan pek çok üründeki fiyat artışının sebebi büyük ölçüde yine toplumun kendisine dayanıyor. Panik havası içinde elindeki her ürünü ya da her taşınmazı dolara endeksleyerek almak ya da satmak isteyenler yüzünden fiyatlar bir kat daha artıyor. Vatandaş 350 bin TL’ye daire almak üzere satıcıyla anlaşıyor, bir gece sonra dolar yükselince satıcı tapu müdürlüğünde aynı dairenin fiyatının 420 bin TL olduğunu, alıcıya bu fiyata razıysa daireyi satın almasını söylüyor. İddiası, eline geçecek paranın dolar üzerinden hesaplandığında değer kaybetmiş olması... Benzer şeyler araba alım satımlarında da geçerli. Oysaki bu vatandaşlar belki de daha yakın zamana kadar kenarında bir doları bile olmayan vatandaşlardır.

Burada amacımız, yaşanan ekonomik darlığın faturasını vatandaşa kesmek değil elbette. Ancak tüketim alışkanlıklarımızı ve parayla olan ilişkilerimizi, kriz dönemlerinde daha çok gözden geçirmek durumundayız. Toplum kendi içinde bazı alışkanlıklarını değiştirmediği müddetçe fırsatçılara, stokçulara daha çok gün doğacağı aşikardır. Tüketimi bir miktar kısarak bazı piyasa fırsatçılarını cezalandırmak zorundayız. Yoksa fiyatlar bu gidişle daha da çok tırmanacaktır. Hele de memur ve işçiye ocak ayında yapılacak zamlardan sonra bu fırsatçılar ellerini daha fazla ovuşturmaya başlayacaklardır.