Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Eylül 2022

Tükeniyorlar

Osmanlı’ya çatıyorlar lâkin asıl öfkeleri mukaddes inancımıza. Padişahlarımıza laf ediyorlar, ancak esas dertleri İslam’la. Niçin Selçuklu’ya, Osmanlı’ya düşmanlar biliyor musunuz? Çünkü her ikisi de İslam’a en çok hizmet eden güçlü, cihangir devletlerdi de ondan. Hınçları bundan. Bütün namuslu ve tarafsız tarihçiler, 624 yıl boyunca yeryüzünde adaleti tesis eden Devlet-i Aliye’yi yüceltir ve alkışlarken bu süfli adamlar birikmiş kinlerini apaçık gösteriyorlar. ‘Laikçilik’ kisvesi altında bölücülük, fitnecilik yapıyorlar. Bre gafiller, kulaklarınızı açın ve dinleyin: Oğuzlar da bizim Selçuklular da! Osmanlı da bizim Türkiye Cumhuriyeti de! Bu büyük ve değişmez hakikati o küçücük kafalarınıza alabiliyorsa yerleştirin ve ebediyen susun!

Türkiye’nin bugün dünyada söz sahibi olmasından rahatsızlar. Çünkü inançlı yöneticilerin iradelerini istemiyorlar. Malazgirt’ten Mavi Vatan’a uzanan kutlu ve mübarek koşu, çipil gözlerini kir pas, toz toprak içinde bıraktı. Kederliler, ümitsizler. Zaferlerimiz, onları hüsrana uğratıyor. Göz kamaştıran destanlarımız kalplerini karartıyor. Bediüzzaman ve talebelerine senelerce eziyet edenler bunlardı. Abdülhakim Arvasi ve Süleyman Hilmi Tunahan’a huzur vermeyenler de bu nadanlardı. Türkçülere ‘tabutluk’larda işkence edenler bu güruhtu. Nurettin Topçu’yu üniversiteye sokmayanlar, Eşref Edib, Peyami Safa, Mümtaz Turhan,Osman Turan ve Osman Yüksel Serdengeçti ile hasım olanlar bu fikir fukarasıydı. Necmettin Erbakan’a ‘ecel terleri’ döktürenler de…

Nasipsiz oldukları kesin. Edebiyatımızın yıldızı olan abide şahsiyetlere bile tahammül edemiyorlar. Gün geçmiyor ki, berbat gazetelerinde Mehmed Âkif’e, Necip Fazıl’a, Sezai Karakoç’a ve Nuri Pakdil’e çatmasınlar. Peki dertleri ne? Çünkü edebiyatın şahikasına erişen bu şairlerimiz ve ediplerimiz,temelde İslam’ı merkeze almışlar da ondan. Sevgiyi, merhameti, şefkati unuttular. Akıldan, vicdandan, insaftan uzaklaştılar. Haktan, hukuktan koptular. Aziz milletimizin kararına bile saygı beslemiyorlar. Dillerinden düşürmedikleri ‘demokrasi’ye en büyük ihaneti yapıyorlar. Tek çürük sermayeleri yalan!

Artık her yerde kaybettiklerinin farkındalar. Üniversitelerimizde halkımızın değerlerine saygılı olan milliyetçi ve maneviyatçı hocalar ezici çoğunlukta. Basın ve yayın dünyasında muhafazakârlar ekseriyette. En güzel kültür sanat dergilerini inançlı insanlarımız çıkarıyor. En etkili gazeteler artık ellerinde değil. Cılız ve soluk bir iki mevkuteleri kaldı. O kirli sütunlarında her gün değerlerimize hayâsızca saldırıyorlar. Diyanet İşleri Başkanlığı’na, bütün tarikatlara ve İslami cemaatlere, iftiralara sarılarak küstahça hücum ediyorlar.

Bu şaşkınlar laikliği istismar etmekte eskiden yetenekliydi ama artık kimseyi inandıramıyorlar. Sağ kollarına FETÖ’yü, sol kollarına PKK’yı takıp riyakârca yürüyorlar. Sözleri samimiyetten uzak, tavırları sahte. Sözde barışmaktan, helalleşmekten dem vuruyorlar ama her gün zehir zemberek biçimde dindarlara sataşıyorlar. İnancını yaşayanlara, edepsizce hakarette bulunuyorlar. Hukukun tokadını, adaletin şamarını her gün yemekten bıkmıyor, usanmıyorlar. Gözleri kararıyor, çaresizlik içinde debelenip duruyorlar.Düşünceleri yok öfkeleri var, izanları bitti kinleri var, muhabbetten uzaktalar nefretleri var. Histeriye kapılmış gibiler. Farklı kisvelerde görünürler ama çirkin söylemleri aynı. Üstten, tepeden bağırmayı severler ancak milletimizin kesin kararlılığını ve sağlam duruşunu gördüklerinde sinip korkuyor, kaçıyorlar.

Edebiyatta yoklar, müzikte bittiler, sinemada ve tiyatroda azalıyorlar. En iyi romancıları artık okunmuyor. Militanlaşan ve çaptan düşen sözde bazı sanatçıları, toplumda itibar görmüyor. Hırçınlaşıyor, müptezelleşiyor ve artık yavaş yavaş tedavülden kalkıyorlar. Takvim devamlı olarak aleyhlerine işliyor. Anadolu’da yayılan ilim, fikir, sanat, kültür ve medeniyet meşalesinden ürperiyorlar, ürküyorlar. Sırtlarını katil örgütlerle birlikte emperyalist devletlere dayıyorlar. Irkçı görüşleri revaç bulmuyor. Hakikat güneşi karşısında eriyorlar.

Bütün hanımların istedikleri kıyafetle okuyabilme ve çalışabilme hürriyetine kavuşabilmesine isyan hâlindeler ama seslerini çıkaramıyorlar. Vatandaşlarımızın çocuklarını rahatlıkla Kur’an kurslarına göndermesini hazmedemiyorlar lakin mecburen susup oturuyorlar. Ayasofya’nın esaretten kurtulup camiye dönüşmesini Batılı sömürgeci devletlerle birlikte gereksiz buldular. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın bu tarihî iradesine içten içe kızdılar, itiraz ettiler ama bu muazzam iman çağlayanının önünde duramayıp dağıldılar.

Türkiye’nin, İslam âlemi ile Türk dünyasının öncülüğünü yapmasından fazlasıyla tedirginler. Ortadoğu ikliminden, Orta Asya bozkırından rahatsızlar. Yerli fikirlerin, millî anlayışın kuvvetlenmesi onları paniğe uğratıyor. Emin olun iyi insanlarımız huzurlu bir hayat yaşadığı müddetçe, bu mübarek toprakların gerçek sahipleri hâllerine şükrettikçe tırsıyorlar, geriliyorlar. Şükürler olsun ki kıymet hükümlerimize karşı olanlar, gözümüzün önünde tükeniyorlar.