Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Nisan 2022

TÜFE ile ÜFE arasındaki fark 53,83 oldu

Bundan iki yıl önce, yani Mart 2020’de TÜFE’de yıllık artış yüzde 11,86, ÜFE’deki artış ise yüzde 8,50 idi. TÜFE’deki artış 3,36 puan öndeyken Eylül 2020’den sonra bu tablo tersine döndü ve TÜFE ile ÜFE arasındaki makas her ay daha da açıldı.

Üretici fiyat endeksinde, KDV, ÖTV vb. dolaylı vergiler hariç tutulduğu ve hizmet faaliyetlerinde yer alan sektörler dahil edilmediği için, bu iki endeks farklı yöntemlerle hesaplanıyor. Bu nedenle ÜFE’deki artış birebir tüketici fiyatlarına yansımıyor. O yüzden enflasyon tahmini yapılırken mevcut TÜFE oranına, aradaki fark olduğu gibi eklenmiyor. Her bir harcama grubu için değişse de ÜFE’den TÜFE’ye geçişkenlik oranının yüzde 45-60 arasında olduğu tahmin ediliyor. Bu yüzden aradaki makas açıldıkça enflasyonda yukarı yönlü riskler de artıyor. Ancak son dönemde üretici fiyatlarını artıran asıl unsur enerji maliyetleri olduğu için geçişkenlik oranı yükselirken, geçişkenlik süresi de kısalıyor. Çünkü enerji maliyetleri tüm ana harcama gruplarını etkiliyor.

TÜİK’in açıkladığı verilere göre;

Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) 2022 yılı Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 9,19, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 29,31, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 114,97 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 64,30 oranında arttı.

Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taşocakçılığında yüzde 110,36, imalatta yüzde 106,55, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 228,94 ve su temininde yüzde 42,34 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara malında yüzde 122,92, dayanıklı tüketim malında yüzde 75,85, dayanıksız tüketim malında yüzde 79,70, enerjide yüzde 214,87 ve sermaye malında yüzde 76,55 artış olarak gerçekleşti.

Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taşocakçılığında yüzde 9,08, imalatta yüzde 8,92, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 11,85 ve su temininde yüzde 6,88 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara malında yüzde 8,86, dayanıklı tüketim malında yüzde 5,65, dayanıksız tüketim malında yüzde 8,59, enerjide yüzde 15,62 ve sermaye malında yüzde 5,40 artış olarak gerçekleşti.

Enerjideki yüzde 214,87’lik yıllık artış göz önüne alındığında, enflasyonla mücadelede yerli ve milli enerji yatırımlarının ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşılıyor.

Diğer yandan dayanıklı tüketim malları gibi döviz kurlarına duyarlı olan kalemler ortalama ÜFE’nin altında kalmış ancak artış hızı hâlâ yüksek. Her ne kadar kur korumalı mevduat sistemi sayesinde son üç aydır kurlarda istikrar sağlanmış olsa da geçen senenin aynı ayında yaklaşık 7,5 TL olan dolar kuru şu an 14,73 TL’den işlem görüyor.

Başlıkta da belirttiğimiz üzere üretici ve tüketici fiyatları arasındaki makas açılıyor. Geçişkenliği azaltan ana faktörün ise talep yetersizliği olduğunu söyleyebiliriz. Enflasyon nedeniyle alım gücünün zayıflaması talebi aşağı çekerken öte yandan negatif reel faizin yüzde 47’ye çıkması da tasarruf sahiplerini tüketime yönlendirebilir.