Trump'ın Yeni Kabinesi
Piyasalar, ABD'nin yeni dönemdeki ekonomi politikalarını merakla bekliyor. Özellikle yeni kabinede yer alan bazı isimlerin doların aşırı değerli olduğu ve bunun ekonomiye zarar verdiği yönündeki sözleri, önümüzdeki dönemde FED politikalarının ne yönde olacağı sorusunu gündeme getirdi.
Kabinenin şu anki olası haline baktığımızda, isimlerin %80'nin beyaz erkeklerden oluştuğunu görüyoruz. Trump'ın ana seçmen yapısını da oluşturan bu kitlenin daha milliyetçi, korumacı ve keskin politikalara yatkın olduğu biliniyor.
Ekonomik anlamda, kur savaşlarının ilk sinyali Trump'ın Çin'i Yuan değeri üzerinden tehdit etmesi oldu. Ayrıca, ABD dışında üretim yapmak isteyen firmaların işinin kolay olmayacağını da tahmin etmek zor gözükmüyor.
Trans Pasifik Anlaşması'nın iptalinin ardından NAFTA'nın da revize edilmesi gündemde.
Trump'ın Adalet Bakanı tercihi, göçmen karşıtlığı ile tanınan Jeff Sessions oldu. Sessions, yasadışı göçün yanı sıra göçmen reformuna da karşı görünüyor.
Milli Güvenlik Bakanı olarak ise emekli General John Kelly karşımıza çıkıyor. Trump, Kelly'nin Meksika sınırları ile ilgili tecrübesinden faydalanarak, ABD'ye yönelik yasadışı göçlerin engellenmesini hedefleyebilir.
Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn ise Müslümanlara karşı olumsuz ifadeleri ile tanınıyor. Bu durum, Türkiye de başta olmak üzere birçok ülke vatandaşı için vize sıraları anlamına gelebilir.
Kabinenin diğer bir önemli özelliği ise özel sektörden gelen milyonerlerden oluşması. Kabinedeki kişilerin serveti, dünyanın en fakir 39 ülkesinin toplamını karşılıyor.
Özel sektör ağırlıklı ve düşük devlet katkılı yeni büyüme yapısı, minimal vergi oranları ile birlikte ABD'nin büyüme yapısını oluşturan yeni normlar olabilir.
Çalışma Bakanı olarak aday gösterilen CK fastfood restoranlarının CEO'su Andrew F. Puzder'ın Obama döneminde yüksek asgari ücrete karşı söylemlerinin bulunması da işçiler için kötü günlere delalet gözüküyor.
İçişleri Bakanı Zinke'nin kamu arazilerinin özelleştirme konusunda fikirleri de hükümetin özelleştirme politikaları anlamında önemli bir sinyal olabilir.
Trump'ın Dış İlişkiler Bakanlığı'ndaki tercihi petrol devi Exxon'un eski CEO'su Rex Tillerson oldu. Rusya ile sıkı bağlarının olduğu bilinen Tillerson, ABD'yi önümüzdeki günlerde Rusya ile yakınlaştırabilir. Bu süreçte, Rusya üzerindeki siyasi ve ekonomik ambargoların da kaldırılması sürpriz olmayacaktır. 2017 yılı, iki kutuplu dünya yerine tek kutup ABD'nin yardımıyla yükselen Rusya ekonomisine şahit olabilir.
Hazine Bakanı olması beklenen Steven Mnuchis'in ise kendi fon şirketini kurmadan önce 17 yıllık Goldman Sachs tecrübesi bulunuyor. Genişlemeci mali politikalar ile bezenmiş özelleştirme politikaları, Hazine tarafından uygularken FED bu politikalara ayak uydurmaya çalışmak zorunda kalabilir.
Keskin söylemlere sahip ancak hükümet çalışmaları anlamında tecrübesiz kişilerin çoğunlukta olması jeopolitik riskleri artıracak tehlikeli politikaların izlenmesini işaret ediyor. Rusya ile iyi ilişkileri olan Çin'e karşı kur savaşı içinde hareket eden ABD de ihtimaller arasında. Bunun yanı sıra, ABD'yi şirket gibi yönetmeye eğimli kurul farklı ekonomik politikaları önümüzde serebilir.
(Destek Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanan "ABD'de Trump Dönemi Raporu"ndan derlenmiştir.)