TRT World Forum’dan arda kalanlar
TRT’nin 21-22 Ekim tarihlerinde İstanbul’da düzenlediği TRT World Forum “Küreselleşmenin Krizi” ana başlığı çerçevesinde birbirinden ilgi çekici ve konuların yetkin isimler tarafından tartışıldığı muhteşem bir ortam oldu.
Yerli ve yabancı çok sayıda konuşmacının ve dinleyicinin katıldığı organizasyonun bu yıl halka açık olmasıyla birlikte katılım bir hayli yüksek olmuştu. Dört ayrı dilde eş zamanlı çevirilerin yapıldığı forumda dinleyicilerin büyük bir kısmını gençlerin oluşturması ayrıca heyecan vericiydi.
Mobil uygulama ve basılı dokümanlarla programın gidişatını rahatlıkla takip etme imkânı sağlanmıştı. Ayrıca İngilizce ve Arapça dilleri başta olmak üzere çeşitli dillerle 15 Temmuz hain darbe girişimi, Türkiye’nin mültecilere sağladığı destekleri anlatan kitaplar hazırlanmış olarak katılımcıların ücretsiz bir şekilde almaları sağlanmıştı.
Katılımcıların gençlerden bilhassa üniversite öğrencilerinin yoğun olması gençlerin mesleki gelişimleri için olumlu katkı sağlayacaktır. Gençlerin farklı ülkelerden arkadaşlıklar kurması sivil diplomasi açısından da faydalı olacaktır.
Konunun Önemi
SSCB’nin dağılmasıyla birlikte küresel hegemonik güç haline gelen ABD adeta dünyanın jandarmalığına soyunmuştu. Ancak Rusya’nın son yıllarda askeri gücünü artırması ve Çin’in ekonomik güç olmasıyla birlikte yeni bir döneme geçildi. ABD’nin özellikle milliyetçi cephesinin kendisini Ortadoğu coğrafyasından çekmeye çalışmasına karşı küreselci kanadının buna direnmesi küresel dengelerde büyük değişime neden oldu.
SSCB’nin dağılmasının ardından hızla yayılan küreselleşmenin etkileri tüm dünyayı etkisi altına alırken ekonomik serbestleşmenin yanında insanların mobilitesi da artmıştı. Bu insan hareketliliği 11 Eylül saldırılarının ardından “Batı” dünyasında başlatılan “İslamofobi” ve 2008 krizi sonrası artan ekonomik problemler ve korumacılık ile birlikte Avrupa ülkelerinde korkuya neden oldu.
Özgürlük ve demokrasiyi sadece beyaz Hıristiyan vatandaşlar için olduğunu düşünen “Batı” dünyası bugün savunduklarını iddia ettikleri söylemlerden kendileri uzaklaşmaya başladı. Ayrılıkçı, ırkçı söylemlerin giderek arttığı “Batı” toplumlarında siyasi eğilimler de bu yöne doğru evrilmeye başladı.
Böylesi, bir ortamda bu konunun tartışılması ve bunun doğu ve batının orta noktası olan Türkiye’de yapılması oldukça önemli ve güzel oldu.
Forumda dikkatimi çeken noktalar!
Küreselleşmenin krizi çerçevesinde yapılan konuşmalar ve tartışmalar bir hayli ilgi çekici olmuştu. En çok dikkatimi çeken oturum ise NATO ile ilgili olan oturumdu.
NATO Kamu Diplomasisi Genel Sekreter Yardımcısı Tacan İldem, Dışişleri Bakan Yardımcımız Yavuz Selim Kıran, Rusya Federasyonu Federal Meclisi Bilgi ve Medya Komisyonu Başkanı Aleksei K. Pushkov, İngiltere ve ABD’de görev yapmış olan Luke Coffey ve Polonya eski Başbakan Yardımcısı Maliye Eski Bakanı Jan Vincent-Rostowski’nin tartıştıkları oturum olduğunu söyleyebilirim.
Rus, NATO, AB, Türkiye temsilcilerinin belirli bir seviyede ve üslupta tartışmaları izleyenler açısından oldukça verimli geçti diyebilirim.
Küresel ekonomi ve Türkiye
2008 krizi sonrasında hızla artan korumacı politikalar bugün gelinen noktada ticaret savaşlarına dönüştü.
Ekonomide serbest ticareti engelleyen koruma duvarları, yaptırımlar, ambargolar, ulaşım, gümrük tarife engelleri ve ilave vergilerin hızla yaygınlaşmasıyla birlikte küresel ekonomi son yıllarda ciddi bir problem yaşamaya başladı.
Krizden sonra artan bu uygulamalar ile birlikte %1,2-%1,5 düzeyinde büyüyen dünya ekonomisi enflasyonun da hesaba katılmasıyla birlikte adeta küçülüyor.
Küresel ekonomide yaşanan problemler kaynak (finans) eksikliğinden ziyade ticaret savaşlarından kaynaklanmaktadır.
Gelir dağılımı adaletsizliğinin giderek arttığı dünyada küresel ticaretin %17 oranında azalacağı tahmin ediliyor.
Forumda artan terör tehdidi ve ülkeler arasındaki gerginlik silah sanayini hızla büyütürken diğer alanlardan buraya kaynak aktarımını ve kaynakların üretime gitmesi gerekirken savunmaya ayrılmasına neden olduğu belirtildi.
Türkiye ekonomisine bakıldığı zaman özellikle son altı yıldır yaşanan terör saldırıları, mülteci krizi, darbe girişimleri, ekonomik saldırılar gibi birçok nedenlerin yanında bölgede yaşanan terör ve iç savaş ortamından önemli ölçüde etkilenmiştir. Tüm bunlara karşı Türkiye ekonomisi büyük bir direnç göstermiş ve yerli sanayisini geliştirmeye gayret göstermiştir.
Sonuç yerine
TRT son 3 yıldır düzenlediği bu gibi etkinliklerle önemli bir görev icra ediyor. Yenilenen vizyonuyla TRT’yi tebrik eder bu gibi çalışmaların artarak devam etmesini dilerim.