'Tribunden seyretmeyeceğiz'
Artık bu ülkenin kaderini etkilemek isteyenleri tribünden seyretmeyecegiz diyor Cumhurbaşkanımız. Ve ardından "bundan sonra savunmada olmayacağız !" diyerek yeni güvenlik Paradigmasının nasıl olacağını işaret ediyordu.
Yıllarca "yurtta sulh cihanda sulh" politikasızlık politikasını uygulayarak tribüne mahkum edilen ve kendi ülkesi de dahil bütün coğrafyada olanlardan bu00eehaber bir ülke konumundaydık.
Geçmişte dış-iç politikada olan şuydu. Emperyalist güçler herhangi bir ülke veya Türkiye üzerine plan yapıyor karar alıyor ve bunun oyununu kurup başlıyordu oynamaya. Bize düşen rol tribünden izlemek, duruma göre toplumun da gazını alma babından tezahürat yaparak izlemekti.
İktidar ve zihniyet değişimi sonrasında bu durum değişmeye başladı. Artık tribünde izleyen değil sahada oynayan olmaya başladık. Çoğunlukla gol yesek de arada gol de atıyorduk.
Değişim devam ettikçe baskı da artmaya başladı tabi ki.
Özellikle hinterlandimizdaki ülkelere yapılan yatırımlar ve araya çekilmiş suni sınırları kaldırma gayretimiz ve hepsinden önemlisi ülkedeki zihniyet değişiminin devam ediyor oluşuyla sahada oyuncu olarak bulunmaya başladık.
Doğru veya yanlış, eksik veya fazla kendi politikamızı kendi irademizle oluşturma çabamız rahatsız etmeye başladı kendisini dünyanın patronu sanan emperyalist güçleri.
Çünkü yeni yüzyılda bölge için istedikleri dizaynı gerçekleştirme planlarına engel oluyordu bu durum.
15 Temmuz ile zirvesine ulaşan saldırıların sebebi "bağımsız bir ülke "olarak bağımsız politika üretme çabamızdı.
Yıllarca Batıcı laik zihniyetin baskısı ile kontrol altında tuttukları Müslüman Anadolu insanının dirilişini laiklikle engelleyemediler. Bu sefer de içimizdeki uyuyan hücrelerini uyandırdılar.Ilımlı İslam projesiyle İslamı emperyalizmin teşnesi haline getirip sadece ülkemizi değil Türkiye üzerinden bütün İslam Alemini kontrol etmek istediler.
FETÖ ihanetinin vehamet noktası burasıydı aslında.
Bu da tutmayınca şimdi sınırlarımızı değiştirmek için bölgedeki dengeleri değiştirmeye çalışıyorlar.
Musul ve Halep meselesi bununla alakalıdır.
Emperyalizmin bölgemizdeki oyunlarına karşı kendi oyunumuzu kurmak zorundayız.
Bunun için ise güvenlik paradigması da dahil iç ve dış politik anlayışı, daha genel ifadesiyle sistemi değiştirmemiz gerek.
Cumhurbaşkanımızın başkanlık sistemindeki ısrarı bu değişimin ülke geleceği için hayati bir zorunluluk olduğunu görmesinin sonucudur düşüncesindeyiz.
Tribunden sahaya inip oyuncu olmak bir adımdır. Fakat asıl olan oyun kurucu, kural koyan olmaktır.