Transhümanizm ve ahlak
Transhümanizm, günümüzde etkili bir felsefi ve kültürel yaklaşım konumundadır. Julian Huxley’in transhümanizm kavramını ortaya attığından beri, bu felsefi ve kültürel fikir ve yaklaşım tartışılmaktadır. Transhümanizm, yirmi birinci yüzyılın en baskın ve çekici düşünsel ve kültürel yaklaşımlarından biri olmaya adaydır. Transhümanizm kavramı, hiçbir şekilde posthümanizm kavramıyla özdeşleştirilmemeli veya karıştırılmamalıdır. Transhümanizm, hümanizmi aşan, ancak hümanizm sonrası olan bir yaklaşımı ifade etmemektedir. Transhümanizmde, insan sonrası bir durum yoktur. İnsanın mevcut biyolojik ve zihinsel yapısının teknolojiyle güçlendirilip daha güçlü bir insani varlığın meydana getirilmesi amacı vardır. Teknolojiyi ve bilimi savunan transhümanizm, insanın güçlendirilmesini, insan ve makine birleşimiyle yeni bir hayat formunu öngörmektedir. Gelecekte makine ve insandan oluşan yeni insanın, fiziksel ve psikolojik açılardan daha sağlıklı, zeki ve güçlü olacağı tahmin edilmektedir. Transhümanizmde aşılmak istenen insan değil, insanın biyolojik ve zihinsel sınırlılıklarıdır. Transhümanizm sürekli olarak değişimin ve yeniliğin peşindedir. İnsana ve doğaya dair bütün bilginin sürekli olarak değerlendirilmesi, eleştirilmesi ve yeni bilgilere ulaşılması, transhümanizmin olmazsa olmazıdır. Transhümanizm, insanlığa, doğaya ve topluma dair bilginin sürekli olarak değiştiği ve geliştiği kabulünü esas almaktadır. Transhümanizm, hümanizme ve bilimsel bilgiye değer veren, ancak bu anlayışların sürekli olarak yenilenmesini esas alan felsefi, kültürel ve teknolojik bir yaklaşımdır.
Transhümanizm, insanın biyolojik ve zihinsel yaşam biçimlerini çok sınırlı ve zayıf görmektedir. Mevcut sınırlı yaşam formlarının bilim ve teknoloji yardımıyla güçlendirilmesi ve yenilenmesi, transhümanizmin en temel amacıdır. İnsanın biyoteknolojik olarak güçlendirilmesi, transhümanizmin temel iddiasıdır. İnsanın biyolojik ve zihinsel hayatının maksimum düzeyde devamlılığının sağlanması, transhümanizmin en asli arzusudur. Transhümanizm, hayatı esas alan bir felsefedir. Aklı, bilimi ve teknolojiyi kullanarak insani durumun daha iyi hale getirilmesini, yaşlılık ve hastalık gibi kısıtlayıcı ve zor süreçlerin neden olduğu kıssıtlamalar ve çaresizlikler karşısında insanın entelektüel, fiziksel ve psikolojik kapasitesinin arttırılmasının, güçlendirilmesinin ve dayanıklılığının arttırılmasını arzulayan transhümanizm, hayatı esas alan, hayatı amaçlayan ve hayata yatırım yapan entelektüel ve kültürel bir perspektiftir. Dinler, ölüm sonrasını esas alırken, transhümanizm hayatı esas almaktadır. Bir hayat felsefesi olarak transhümanizm, anlamlı ve ahlaklı bir hayatın akıl, bilim ve ilerleme ışığında gerçekleştirilebileceğini öngörmektedir. Transhümanizmde ahlaklı ve anlamlı bir hayat yaşamak için, kimseye tapmaya, inanmaya ve doğaüstü kurgular uydurmaya gerek yoktur. Birey, boş inançlarla, dualarla, yalvarmalarla ve beklentilerle daha iyi bir hayata sahip olamaz. Birey, aklı, teknolojiyi, bilimi ve yaratıcılığını kullanarak kendisi için arzuladığı gelişmiş, sağlıklı ve güçlü bir hayatı mümkün hale getirebilir. Transhümanizmin gelişen bir yaşam kültürüne insanlığın ihtiyaç duyduğu saptaması, çok yerinde ve önemlidir. Hayat kültürünün zayıfladdığı, ölüm kültürünün yüceltildiği bir çağda yaşama kültürünün geliştirilmesinin öne alınması, insanlık bilincini uyandırmada önemli bir ahlaki uyarıcı işlevi görebilir.
Bilimi, aklı, teknolojiyi kullanarak hastalık, yaşlılık ve ölüm karşısında daha iyi ve gelişmiş bir hayatın ve varoluşun mümkün olduğunu öngören transhümanizm, insan hayatında ahlakın olması gerektiği gerçeğinin, bilim ve teknolojinin ahlakdışı yollar için kullanılması gibi önemli tehlikelerinde farkındadır. Yarar sağlamak ve faydalı olmak, her zaman zarar vermekten daha zordur. Bilimsel ve teknolojik imkânları kullanarak çok küçük bir grup, geniş insan gruplarına çok büyük zararlar verebilirler. Kitlesel imha silahlarına sahip olan fanatik, ırkçı veya cinsiyetçi bir haydutlar grubu, insanlığa karşı suçlar ve soykırımlar gerçekleştirebilir. İleri teknolojik ve bilimsel araçlar, insanın yıkım kapasitesini dehşet düzeye çıkaran araçlar olarak kullanılabilir. Biyolojik silahlar, nükleer ve kimyasal silahlardan daha tehlikeli hale gelmiş durumdadır. Geliştirilecek ölümcül bir virüs ile milyonlarca insanın ölümü sağlanabilir. Biyolojik saldırı, kimyasal ve nükleer saldırıdan daha kolay ve etkili bir araç haline gelmiş durumdadır. Transhümanizm, bilimin ve teknolojinin insanlığa karşı bir yok etme aracı olarak kullanılmasına karşıdır. Bilim ve teknoloji istismarı, insanlığın önünde ciddi bir ahlaki sorun ve meydan okuma olarak durmaktadır.
Bilimin ve teknolojinin istismar edilmesine karşı çıkmakla birlikte transhümanizmin merkezinde ciddi bir ahlaki sorun bulunmaktadır. Transhümanizm, hayatı canlı olmayan teknolojik aletlerle korumayı, sürdürmeyi ve devam ettirmeyi amaçlamaktadır. İnsan vücudundaki canlı parçaların cansız metal parçalarıyla değiştirilmesi aslında insanın biyolojik ve psikolojik açılardan hayattan arındırılması anlamına gelmektedir. İnsanın biyolojik ve zihinsel sınırlılıklarını ve eksikliklerini giderme adına daha güçlü teknolojik araçların insan vücuduna yerleştirilmesi, hayatın zayflamasına veya yok olmasına neden olabilir. Hayatı güçlendirmek, korumak ve geliştirmek, transhümanizmin en asli ahlak prensibidir. İnsanın biyolojik ve zihinzel varlığına teknolojik olarak yapılacak olan müdahaleler yoluyla canlı olanın yerine cansız şeylerin konması sonucu hayatı ortadan kaldırabilecek başedilemez bir tehlikenin ortaya çıkma ihtimali, transhümanizmin içinde derin bir ahlaki açmazın oluşmasına neden olmaktadır.