Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Temmuz 2017

Tozlu Muhalefet

Muhalefet ne zaman gereklidir? Düzgün giden bir arabanın şoförüne yahut istikamete doğru kendi rotasında ilerleyen geminin kaptanına neden muhalefet edilir ve muhalefet edilince ne olur? Mesele istikametse, muhalefetin yapması gereken şey belli aslında: İstikamete gidenleri daha da teşvik etmek, onları olduğundan daha hızlı, daha güvenli hedefe koşturmak? Muhalefetin mutlak gerekli olduğu yer belli: Gemi ters istikamete gitmektedir ve karaya oturacaktır, şoför yorgundur ve uyandırılması gerekmektediru2026 İyi ama istikameti kim belirliyor ve doğru ile yanlış kime göre belirlenecek?

Bir Batılılaşma hamlesi ve maruz kalma süreci olduğundan, Tanzimat'tan beri Türkiye'de muhalefet neredeyse hiçbir zaman olması gerektiği işlevi yerine getirmedi. Üstelik en şiddetli, en kırıcı, en negatif muhalefet u2013bir tesadüf mü acaba?- tam da güçlü liderlerin ülkeyi kalkındırma hamlelerine denk geldi. Tanzimat aydını müzmin bir Abdülhamit muhalifiydi. Ve belki çevresinde ona ayak uyduracak birkaç kişi olsa Osmanlı devleti hızlıca uçuruma yuvarlanmaktan kendini kurtarabilir, parçalanma biraz daha zamana yayılabilir, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri olduğundan daha güçlü bir zemine oturabilirdi. Üstelik parçalanmanın şiddetiyle dağılan entelektüel birikime biraz daha fırsat tanınabilir, Osmanlı bakiyesi toptan reddi miras yerine daha mutedil bir yaklaşımla temellük edilebilirdi ama olmadı.

İkinci büyük kalkınma Menderes döneminde kendini gösterdi. Ülkeyi İkinci Dünya savaşının krizinden çıkarıp yenidünya düzeninde dışa açık, özgüvenli, çevresiyle yeniden düzgün ilişkiler kurmaya başladığı andan itibaren üniversiteler başta olmak üzere bütün bir sivil ve askeri vesayet üzerine yürüdü. Basın üzerinden önce kan kusturup itibarsızlaştırma, ardından darbeyle idam sehpasına gönderilme... Muhalefet, 1908 ve 1913'ten sonra bir kez daha güçlü bir lideri yerinden ediyor, Türkiye'nin kalkınmasının önüne geçiyordu.

Turgut Özallı yıllarda da yaratıcı, onarıcı ve yol gösterici değil; yıpratıcı, onur kırıcı bir muhalefet vardı. Süleyman Demirel ve saz arkadaşları her gün, her saniye Özal'ın başına gök kubbeyi yıkma tehditleri yağdırıyordu. Bütün bu otoyollar, viyadükler, köprüler, dövizler müzmin muhalefete rağmen, güç bela yapıldı, sonrası malum.

Erbakan da kötü muhalefetten nasibini alanlardan biriydi. Özal'ın başına her gün gök kubbeyi yıkma tehditleri yağdırıp nefesinden çıkan ateşle ülkenin bir başından ötekini yangın yerine çeviren Demirel bu kez de en tepedeki muhalif olarak ülkenin kalkınmasına set çekti. Sivil-askeri vesayet bu defa dönemin Cumhurbaşkanını yanına alarak topyekun bir yıpratma taarruzu başlatmıştı. D-8 kurucusu başta olmak üzere, taş üstüne taş koymaya çalışan iktidar yerini bölük pörçük, iktidarsız bir koalisyona bıraktı. Yazık ki bu kaos iktidarına yönelik muhalefet oldukça silik kaldı ve ülkenin neredeyse on yılı heba olup gitti.

Cumhuriyet tarihinin olumlu anlamda pek çok ilkini gerçekleştiren Ak Parti de bu kavgacı, negatif, ölçüsüz ve hadsiz muhalefetten payını aldı. 2002'den başlayarak her olumlu icraatta derecesi ve şiddeti artan bir muhalefete göğüs germek zorunda kaldı. Aslıda, başından beri partinin tüzel kişiliğinden ziyade, Erdoğan'ın şahsına yönelik üstü örtülü yahut açık tehditler savruldu. Ülkenin bir başından ötekine tek adam olduğuna, ülkeyi diktatörlüğe götürdüğüne dair bir yığın şayiayla insanlar sokaklara indirilmeye çalışıldı. Yazık ki Avrupa'nın arayıp bulamadığı karizmatik lider tipi Ortadoğu'da he bu yaftalarla niteleniyor: Abdülhamit, Menderes, Özal, Erbakan ve Erdoğan'a yönelik muhalefetin ortak paydası 'ülkeyi diktatörlüğe götürme'u2026 Üstelik bütün dönemlerde bu yaftayı önce Batılılardan, onların entelektüel çevreleri ve basınlarından, ardından Türkiye kamuoyundan duyarsınızu2026

Ülkeyi 28 Şubat karanlığından çıkarması bile tek başına Ak Parti'nin yüz akı olmasına yeter sebeptir ama öyle görünüyor ki önemli icraatlarından biri de muhalefeti kendi kulvarına çekmeyi başarmasıu2026 Ona ayar vermesiu2026 Kendisinden önceki güçlü iktidarların hiçbirinin üstesinden gelemediği bir mesele buu2026 Ve tam da muhalefetin dil öznesi olmayı reddettiği, onu kendi kulvarına çekmeyi başardığı için önceki bütün liderlerin yarım kalan projelerinin aksine Erdoğan, icraatlarını sonuna kadar götürecek.

Demokrasilerde ülkelerin yön ve istikametine halk karar verir. Mutlak karar verici halk olduğuna göre çoğunluğu alan iktidara düşen şey, ülkeyi halkın istediği istikamete çekmektir. Burada, muhalefete düşen şey, olsa olsa onu gitmekte olduğu istikametten çevirmek yerine, istikametin önündeki engelleri kaldırmak, yolu olduğundan daha pürüzsüz hale getirmektir. Türkiye'deki muhalif siyasi hareketler, ne zaman halkın desteklediği güçlü iktidarlardan daha yaratıcı, daha üretici ve daha ufuk açıcı olursa ancak o zaman iktidarı hak ederler; değilse, kendi çarpık çurpuk yollarında yürümek gibi zarif bir eylemi bile siyasallaştırarak iktidarı engelleyeyim derken, onun geride bıraktığı tozu solumaktan başka çareleri yokturu2026