Topyekun Savaşa Topyekun Direniş
ümmetin başı sağ olsun. Yeni zelanda şehitleri ve tüm şehitlerimizin Cennetteki makamları âli olsun. Allah (cc) yaralı kardeşlerimize acil ve hayırlı şifalar ihsan eylesin. Geride kalanlarına ve tüm ümmete de sabrı cemil ihsan eylesin. Mevla, düşmanın şer kastettiği bu kalleş ve kahpece saldırıdan, nice hayırlar halk eylesin.
Hakla batılın savaşı, dün vardı, bugün vardır ve yarın da var olacaktır. Bunu efendimiz (sav) ta 1450 önceden ifade etmiştir. "Cihad kıyamete kadar devam edecek bir farzdır" (Ebû Davûd, el-Cihad, 33) Kur'an'ı Kerimde cihadla ilgili 530 ayet bulunması boşuna değil elbette. Düşenebiliyor musunuz, cihadla ilgili ayetler, namazla ilgili ayetlerin 10 misli... neden? Çünkü düşman, ancak güçten anlar. Düşmanın ahdi, sözü, vefası olmaz. Dost görünmesi, sadece; bize karşı zaman kazanmak, kamu oyunu ikna etmek, aldatmak ve kalleşlik içindir.
İşte bakın tüm düşmanlara... Mertçe er meydanına inmiyorlar. Ancak FETÖ, DEAŞ, Kaide, PKK, PYD, DHKPC vb. onlarca örgüt üzerinden, vekâlet savaşı yürütüyorlar. Nitekim onların korkaklık ve kalleşliklerini Allah (cc) ta 1440 yıl öteden habere verip münafık karakterli bu kâfirlere karşı bizi defalarca uyarmıştır. İşte birkaç örnek:
“Onların içlerinde size karşı duydukları korku, Allah'a olan korkularından daha şiddetlidir. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur. Onlar müstahkem şehirlerde veya siperler arkasında bulunmaksızın sizinle toplu halde savaşamazlar. Kendi aralarındaki savaşları ise çetindir. Sen onları derli toplu sanırsın, hâlbuki kalpleri darmadağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.” (Haşr 59/13-14)
“Ey inananlar! Sakın Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar ancak birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez.” (Maide 5/51)
“Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. (Bakara 2/120)
Bir asırdan fazladır İslam ümmetine tüm bu cürümleri reva gören batılılar, Siyonistler, Evangelistler, neo conlar, masonlar, kısaca bil cümle kâfirler, tarih boyu yaptıkları kahpelikleri, son bir asırda binlerce kat katlayarak devam ettiriyorlar. Silahlar, teknoloji vs. araç gereçlerin güçlenmesi oranında, zulüm de artıyor. Çünkü kâfirler, gücü zorbalık ve insanlık dışı muameleler için kullanmayı iftiharla yapıyorlar. Hâlbuki güç ümmetin elindeyken, gücü huzur, güven ve adalet için kullanıyordu. Sadece kendi tebaası değil tüm dünya insanlığı için…
ABD, BM, NATO, AHİM, AB, AP, G20, vd. uluslararası kuruluşlar, çifte standartlarını, ikiyüzlülüklerini, (aslında çok yüzlülük mü, bukalemunluk mu? demeli…) riyakârlıklarını vs. daha ne zamana kadar devam edecekler. Bunların bu kalleşliklerini ne zaman görüp uyanacağız. Bunlara kim ne zaman dur diyecek…
Ancak şunu da unutmayalım düşman düşmanlığını yapacaktır elbette. “Ayıdan post, gâvurdan dost olmaz.” Sözü boşuna değil… Bunlara “neden bunca zulmü yapıyorsunuz?” demek; yılana, akrebe neden sokuyorsun?” demek gibi bir şey… Sokmak akrebin, yılanın tabiatıdır… Parçalamak, öldürmek vahşi hayvanların yaratılışı gereğidir. Bunlar, Kur'an’ın ifadesiyle hayvanda da daha alçaktırlar…
Ancak şunun altını kalın çizgilerle çizerek tekrar tekrar beyan etmeliyiz ki, İslam ümmetinin bu karanlık tablosunun sebebi; kendisinin zayıf ve güçsüzlüğü, düşmanının da güçlü olmasından değildir. Asıl sebep bin bir tefrika sebebiyle, İslam ümmetinin gücünün dağınık olmasındandır. Tabi beraberinde şunu da tekrar edelim.
Ümmetin ayağa kalkmasının tek yolu var. İSLAM BİRLİĞİ… İslam baharı yarıda kesilmeseydi, İslam ve ümmet birliğine yönelik büyük bir adımdı. Ancak her şey bitmiş değil… Ümmet tüm unsurlarıyla “İslam birliği” için harekete geçmeli. Ümmetin gücünün farkında olan devlet adamları, idareciler, STK lar, cemaatler, cemiyetler, tarikatlar, üniversiteler, diyanet camiası, tüm tüzel hatta özel kişilikler… Her birimiz ne yapabilirsek, sesimizi nereye, kime, nasıl, hangi yollarla iletebiliyorsak hemen başlamalı, sonuç alıncaya kadar da durmamalıyız. Israrla, azimle, sebatla…
Evet, yeter artık diyen tüm Müslümanlar… Ümmetin gücünün farkında olanlar… Ümmetin sancısını yüreğinde hisseden yiğit müminler… Düşmanın sinsiliğini, kalleşliğini fark eden basiret sahipleri… İLAM BİRLİĞİ nin aciliyetinin farkında olan feraset sahipleri… Haydi, işe koyulma zamanı… Daha çok geç olmadan. Geciken her gün binlerce can, çiğnenen ümmetin izzeti, mukaddes değerleri ve ümmetin talan edilen servetleri demektir. Haydi, hemen şimdi… Selam… Dua…