Toplumu sanat ve edebiyat birleştirir
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, Piyanist Fazıl Say’ın konser davetine icabet etmesi, konser sonrası devam eden karşılıklı jestler, sanatın birleştiricilik yönünü ortaya çıkaran numunelerden biriydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vesileyle toplumsal birlikteliğin ne kadar önemli olduğunu, ideoloji ve düşünce biçiminin bu birliktelik önünde bir mania oluşturmadığını uygulamalı olarak göstermiş oldu.
Fazıl Say ve babasının bu konudaki bütünleştirici, olumlu açıklamaları her vatan evladını mutlu edecek yerde kimilerini öfkelendirmesi tuhaf ve enteresandı doğrusu!
İşi ilginç ve anlaşılmaz kılan şeylerden biri de bu tepkiyi gösterenlerden çoğunun her fırsatta AK Parti iktidarının ötekileştirici ve ayrımcı bir politika sergilediklerini iddia edenler olmasıydı!
Kısa bir süre sonra sinemacıları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne davet ederek misafir eden talep ve görüşlerini dinleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı taifeden yeni bir eleştiri dalgasıyla karşılaştı.
Bu kez de eleştiri ve öfke okları sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan ile sınırlı kalmamış, davete icabet edip külliyeye giden tüm sanatçılar çıkarcı, yalaka, satılmış vs vs sözlerle yaftalanarak ciddi bir saldırıya maruz kalmıştır.
Sadece söz konusu bu iki olay üzerinden kısa bir değerlendirme yapacak olursak:
- Nefret ve düşmanlıktan nemalanan hayli yekün tutan bir taife olduğu
- Varlıklarını düşmanlık üzerine inşa eden bu tiplerin mantalitenin değişmemesi için çaba göstermeye devam edecekleri
- Toplumsal birlik ve bütünlük duygusunun birilerini ciddi olarak rahatsız ettiğini
- Sanat ve edebiyatın din, dil, ırk vs hiçbir unsur ve öğeyi önemsemeden birleştirici yönünün dahi aynı millet aynı toplumda izharının engellenmek istendiğini müşahede etmiş olduk.
Her ne kadar tüm bunlardan olumsuz bir algı çıkmış gibi görünse de madalyonun diğer yüzü, sanat ve edebiyatın etki kanallarının hızlı ve spontane olduğunu, duygudaşlık üzerinden mevcut kardeşliği/birlikteliği en kısa zamanda pekiştirecek unsur olduğunu bir kez daha ispatlamış oldu.
Toplumu etkileyen, yön veren millet sevdalısı insanlarımızın, sanat ve edebiyatın bu yönünü fark ederek özellikle gençliği bir araya getirecek, bu duyguyu besleyecek proje ve etkinlikleri hayata geçirmeleri önemli.
Kalem erbaplarının, bu girişimleri vurgulayıp pekiştirmeleri, suni gündemlerle oluşturmaya çalışılan ayrılıkçı politikaları etkisizleştirilmeye çalışması elzem.
Duygu dünyasının zirvesindeki gençlere yönelik çalışmalarda sanat ve edebiyat sıklıkla ve etkin bir şekilde kullanılmalı; STK’lar, toplumsal çalışmalar yapan kurumlar bu yönde projeleri hayata geçirmelidir.
Birbirinin dünyasına yabancı yetişen gençlerimiz sanat ve edebiyatın evrensel ve kuşatıcılığı altında bir araya getirilmeli, mahalleler arasındaki setler bu yolla birer birer kırılmalı…