Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Haziran 2024

Toplumsal tüketim çılgınlığı

İnsanın yaşaması için tüketmesi, Maslow piramidinin tabanında yer alan zorunlu ve temel ihtiyaçlarla ilgilidir. Zorunlu tüketim, doğal ihtiyaçlardan doğan ve bireysel tercihlere göre düzenlenebilen gereksinimlerdir.

Tüketim gerçeği insan için yemek içmek, giyim ve kuşam etkinliği olarak görülmektedir. Toplumda bu öğelerin tüketiminde bir aşırılık söz konusu olabilir, ancak yemek içmek ve giyim kuşam nihayetinde insan için temel birer ihtiyaçtır.

Toplumsal tüketim, doğal bir ihtiyaçtan ve tercihten değil, toplumsal olarak öğrenilen ve öğretilen tercihlerden kaynaklanmaktadır.

Kapitalist sistemle birlikte sanayi üretiminin ortaya çıkışından beri, tüketim ekonominin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. 20. yüzyılın başından itibaren üretim biçiminin ve tüketim biçiminin değiştiği görülmektedir.

Tüketim Türkiye’de medya ve reklam sektörünün algılarıyla giderek yaygınlaşmıştır. İnsanlar eski dönemlere kıyasla her alanda daha fazla tüketmeye başlamışlardır. Böylece, tüketim nedeniyle insan ilişkilerinin ve insani değerlerin yerini farklı değerlerin aldığını görmekteyiz.

Tüketimin toplumda yaygınlaşması, insan davranışları, insan ilişkileri ve değerler sistemini değiştirip, dönüştürmüştür. Bireyi bire bir markaja alan bu sistem bireyin sosyalleşmesini engellemektedir.

Toplumun büyük bir kesimi ücretli olarak çalımakta olup günümüz hayat şartlarında geçimleri temin etmeye çalışmaktadırlar. Türkiye’de 2000’li yıllarda alışveriş merkezlerinin giderek yaygınlaşmasına şahit olduk. Ticari sistemde kullanılan senetli satışların yerine, bankacılık sektöründe yaşanan teknolojik değişimler neticesinde bankalar kredi kartlarının kullanımını toplumun bütün kesimlerine sundular.

Yapılan alışverişlerde nakit parası olmayan tüketiciler kredi kartlarıyla alışveriş yapmaya başladılar. Bu nedenle, kredi kartları ve uzun vadeli krediler ile henüz kazanılmamış olan paranın bile harcanmasını sağlayarak, tüketimi çok daha hızlandırdılar.

Küresel firmaların özendirici tv ve reklam kampanyalarında öğretilen sembolik tüketimde, kullanılan akıllı telefonlardan, giyilen spor ayakkabısına, takılan saatten, kullanılan çantaya kadar her üründe söz konusu olan fonksiyonel olması değil, üzerindeki küresel markanın taşıdığı ve yansıttığı sembolik anlamın değeridir.

Dün insanlık için temel kaygı açlık korkusuydu, bugün ise savaşlar ve göçler nedeniyle risk ve güvenlik endişe kaynağı haline geldi. Bugün küresel sermaye tarafından etrafımızı kuşatan nesnelerin, mal ve hizmetlerin çokluğuyla baş etmek zorundayız. Kitle iletişim araçları aracılığıyla reklam bombardımanına tabi tutulan tüketicilerin ihtiyaç algıları sürekli genişlemektedir.

İnsanın ihtiyaçtan fazla tüketmesi, bazı insanlar için yapılan alışverişler bağımlılık haline gelebilir. Yapılan aşırı tüketim, toplumsal eşitsizlikleri artırabilir. Bu da toplumda zengin, fakir arasındaki fark büyüyebilir ve sosyal adaletsizliklere yol açabilir.