Toplumsal nefsin ahlakı
Siyaset, iktisat,
ilim, sanat, din, vesaire.. insana ve topluma hitap eden her ne alan varsa bilgili
olmaktan önce ahlaklı olmak meselesidir.
Ülkede bulunan tüm
okulları, geleceğin siyasetçi, iktisatçı, vesairesini eğiten yani toplumu
şekillendiren tüm yapıları bilgiyle donatmadan önce, ahlakla donatmalısınız.
Bugün yaşanılan sorunlar ve yarın yaşayacağımız sorunların şiddeti, daima
nefsin terbiye edilme derecesine, toplumun ahlak derecesine göre olacaktır.
Elbette ki sorunların çözümleri de böyle olacaktır.
İnsanda ve toplumda
koskoca çiğ bir nefs var. Terbiye edilmemiş her nefs sahibi insan, hem kendinin
hem de toplumunun zararlıları olacaktır. Bu çiğ nefsi ne kadar terbiye
ederseniz o kadar ahlaklı yapar, sorunlardan uzak tutarsınız. Böylelikle vicdanını hassas terazilerinde
tartan, ahlakını geliştirmek için sürekli mücadele eden, aklını kullanmayı
insan olmakla eş tutan insan ve bu insanlardan mürekkep toplum nasıl
yıkılabilir? Hangi insan ve hangi toplum kolayca bozulur ve bir diğerini
incitir?
Bireyleri etkileyen
sorunların üstesinden tek hamleyle gelebilirsiniz. Ancak toplum içindeki bireyi
ve doğrudan toplumu ilgilendiren sorunları tek bir hamlede çözmeniz mümkün
değildir.
Üstün yetenekli
siyasetçiler, din adamları, münevverler ve fikir adamları, devamlı olarak
toplumunun nefsini takip ve kontrol eder. Herhangi bir sorun oluşmadan
müdahalede bulunurlar. Çünkü müdahalede bulunmadıkları her sorun, daha da
büyüyerek çok emek ve para harcanarak çözülebilecektir. Çünkü çok iyi bilinir
ki bir sorun ortaya çıkınca asla kendi çeperi ile yetinmeyecek, her yere
sıçrayacaktır.
Özellikle toplumun
önünde gidenler ya da toplumun öne çıkardıkları, toplumlarını zihnen ve ruhen
öyle bir sıhhatte tutmalıdırlar ki bir gülleyle bir fırtınayla
yıkılmamalıdırlar. Toplumlarını maddi manevi sağlıklı tutmak için elinden gelen
gayreti göstermelidirler.
İnsanların ihtiyacı
olan yolların, köprülerin, binaların çürümesi ve yıkılması belli bir müddete
bağlıdır. Ve elbette ki zamanı gelince yıkılacaktır. Bu yıkılan yapıların
yeniden inşa maliyeti az, süresi ise kısadır. Ancak ahlakı bozulan bir toplum,
binlerce insanın canını yakmadan, bütün topluma cehennemi yaşatmadan asla
düzelmez ve kısa sürede çözüme kavuşturulamaz.
Toplumsal
hastalıklar, akıl almaz can kayıpları, tadılmamış acılar yaşatır. 40 yıllık
terörde 40 bin canla bedel ödersiniz. Ama 40 yılda bu sorunların başınıza
açtığı belalarla hem milyarları kaybeder hem de yeni milyarlar harcamak zorunda
kalırsınız. Toplumsal hastalıkların en etkin, en hızlı tedavileri bile onlarca,
belki de yüzlerce yıl alır. Bu da işinizin başka bir acı boyutudur.
İstediğiniz kadar
yasa ve müeyyide çıkarabilirsiniz. Yasalar ahlaklı yapmaz, sadece kurallarla haddi
bildirir ve ceza oluşturur. Toplumsal sorunların çözümüne bireysel ve toplumsal
ahlakla başlarsanız sorunlarınızı yasalardan önce ahlak çözecektir.
Toplumsal nefsle oluşan sorunların çözümü yine o sorunların
içerisinde bulunacaktır. Sofada kaybettiğiniz altını samanlıkta ararsanız
bulamazsınız. Toplumsal sorun; “nerede, nasıl ve niçin” başlamışsa çözüm de
mutlaka bunlarla ve buralarda olacaktır. Toplumsal batış, bilgisizlikten değil
ahlaksızlıktan oluşuyorsa ki zaten öyle.. o zaman ahlakı tekrar yükseltmeli,
güzelleştirmeliyiz. Güçlü bir milletiniz, güçlü bir devletiniz olmadıkça da
ahlak asla tek başına yaşayamayacaktır.