Toplumsal birlik
Toplumun, ortak sorunlara ortak çözüm bulmak amacıyla meydana getirdikleri her türlü maddi-mânevi birlik çalışmalarını, toplumsal birlik çatısı altında anlatmaya çalıştık.
Doğrudan bir kurum çatısı altında olmadan da kurulmuş pek
çok toplumsal birlikler mevcuttur.
Köylerde
kurulan imece sistemi, mükemmel bir birlik örneğidir. Köye su getirmek, yol
yapmak, köprü yapmak, değirmen kurmak, hasat kaldırmak gibi pek çok konuda
oldukça işe yarayan bir birlik türüdür.
Görünüşte fiziki ihtiyaçları karşılamak için tesis
edilmiş gözükse de yeryüzünde kurulmuş belki de en güçlü ahlâki birliktir.
Niçin güçlü ve ahlâkidir? Çünkü zorlukları paylaşmak ve zorlukların üstesinden
birlikte gelmek, insanların karşılıklı olarak birbirlerini anlamalarına, birbirlerine
saygı duymalarına ve birbirlerine sahip çıkmalarına vesile olmaktır.
Bundan yarım asır öncesine kadar köylerimizde motorlu,
elektrikli araçlar mevcut değildi. Her iş, insan ve hayvan gücüyle yapılırdı.
İmkânlar çok kısıtlı, sorunlar ise çok büyüktü. Beraberce iş görmemek asla
düşünülmezdi. Köylerde herkesin mal varlığı belliydi. Kimin, nerede, ne kadar
parası var, altını var, bunlar nerede saklanır herkes bilirdi. Hiç hırsızlık
olmazdı. Hiç kimse birbirini aldatmayı aklından bile geçirmezdi. İstisnai
olaylar dışında hiçbir kavga gürültü olmazdı. İyi olmak, herkesin ortak
özelliği idi.
İnsanlar, sadece zorluğu paylaşmaz aynı zamanda
sevinçleri de paylaşırlardı. Böyle bir birlik anlayışı, bugün eşler arasında,
anne-baba ve çocuklar arasında dahi yok.
İnsanın
birliği, insanların (toplumun) birliği kesinlikle zorlukları, imkânları,
sevinçleri paylaşmaktan geçer. Eğer bugünün yaşamı, bu ortaklığı sağlayamıyorsa
derhal sağlayabileceği şekle dönüştürülmelidir. Eğer bu başarılamıyorsa
toplumsal birlik kurmak bir hayalden öteye geçemez.
Köy insanının birlik oluşturma tezine, pek çok yönden
insanlar karşı çıkabilirler. Örneğin, “köyde yaşayanlar ya birbirlerinin
akrabasıdır ya da yüzlerce yıllık komşularıdır. Elbette aynı ırktan, aynı
kültürden, aynı kandan gelen insanlar, birbirlerine sahip çıkarlar” diyebilirler.
Asker arkadaşlığı, hapishane arkadaşlığı, maden
arkadaşlığı bunlara güzel bir cevap olabilir.
Askerler, yurdun dört bir yanından aynı karargâha
gelirler. Irkları farklı, kültürleri farklı, hatta dilleri bile farklıdır.
Aylar boyunca hayatın pek çok yönünü birlikte paylaşırlar. Aylar süren bu
paylaşma, ömür boyu bir dayanışmaya, dostluğa dönüşür.
Hırsızlık, dolandırıcılık suçuyla hapse girenler,
hapishane arkadaşlarını dolandırmazlar, paralarını çalmazlar.
Çok güçlü birlik örneği olmasa da sivil toplum
kuruluşları, özel ve kamu sektöründe aynı işi paylaşanlar pek çok konuda
birlik, beraberlik içinde yaşarlar.
Bugünkü şehir
yaşamı, üretim-tüketim biçimi insanları gittikçe yalnızlaştırıyor. Paylaşmanın
tam tersine yalnızlaşan insan, sorunlarıyla yalnız başına mücadele etmek
zorunda kalıyor. Özellikle çözemediği problemler ve insanlardan hiç yardım
alamaması, insanlara karşı duyduğu sevgiyi, saygıyı yitirmesine sebep oluyor.
Problemleri ne kadar artarsa, insanlardan ne kadar ilgi göremezse insana ve
topluma karşı nefreti o kadar artıyor.
Bir canlı bomba; üç, beş, elli kişiyi öldürebilir ama
yalnızlaşan ve nefsine dönen insanlar, hiç şüpheniz olmasın bir ülkeyi
kesinlikle yok edebilir. Yalnızlaşma, yalnızlaştırma en büyük birlik
bozucusudur.
Ülkenin
ekonomik kalkınmasını öne alanlar, eğer ekonomik kalkınmanın bir adım önüne
insani kalkınmayı, toplumsal bir ve beraber olmayı koymazlarsa asla güçlü bir
ülke hedefine ulaşamazlar.