Toplum Bilimleri Kurulu’nun Ayasofya tavsiyesi
Yine yoğun bir haftayı geride bıraktık.
“Ayasofya’nın ibadete açılması” tartışmalarından Meclis’te MHP Mersin Milletvekili ve Ülkü Ocakları Eski Başkanı Olcay Kılavuz’un CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’e yumruk atmasına kadar birçok olay gerçekleşti.
Emekli boksörler seçim listelerine girebilir
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde “kavga” gündemi oldukça tatsız.
Fikri mücadele yerine şiddet yollu mücadeleden kaçınmaktır bize yakışan.
Ama yok!
Demokratik kültürümüzü geliştirerek hesap verilebilir siyaset yapmak yerine Meclis sıralarından yumruklaşmalarla siyaset yapacaksak o zaman bir sonraki seçimde emekli dünya şampiyonu boksörlerin seçim listelerinde daha fazla yer aldığını görebiliriz.
Bir şeyi yapacaksak düzgün yapalım bari!
Erdoğan Ankara’nın havasını değiştiriyor
Meclis kulislerinde geçen hafta yazdığımız Kabine değişikliği konusu hâlâ hâkim.
Liste operasyonları şimdilik durdu. Sessizliğin sebebinin “Külliye’den gelen uyarı” olduğunu söyleyenler var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara’ya gelişi “başıboşların” köşelerine çekilmesine neden oldu.
Galiba Kovid-19 pandemisi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’u mesken tutacağını düşünüyorlardı.
Erdoğan’ın siyasetini “anlamayan” birçok kişi var hâlâ.
Siyasetin gündelikçileri işbaşında
Geçen haftanın çok tartışılan konusu çarşı ve mahalle bekçilerine yeni yetkiler veren yasal düzenleme Meclis’ten geçti. Bununla ilgili kaygıları olanların sadece gündemi şişirmeye çalıştığı günün sonundaki “sessizlikten” ortaya çıktı.
Erdoğan’ın odaklandığı konular
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TRT Canlı yayınındaki açıklamaları gündemi epey bir meşgul etti.
Bu açıklamalardan öne çıkanlar ise,
-“Koronavirüs salgını ile mücadelenin devam ettiği ve tedbirlerin esnetilmemesi gerektiği”
-“Libya’daki son durum ve Rus uçaklarının ülkedeki varlığı”
-“Ayasofya’nın ibadete açılması” şeklinde oldu.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Hafter’in Libya’nın dışına çıktığı açıklaması ise kamuoyunda Türkiye’nin verdiği destek ile işin sonuna yaklaşıldığı algısını oluşturdu.
7 sahada petrol aranması için Türkiye’nin ruhsat başvurusunda bulunması da bu algıyı iyice perçinledi.
Libya konusu daha çok su götürür.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ile “yakın çalışıyoruz” açıklaması yolun sonu değil yeni bir yolun başı olarak algılanmalı.
Ulusal Mutabakat Hükûmeti güçleri şimdiye kadar Hafter güçlerinin elindeki hiçbir petrol sahasına askeri harekât düzenlemedi.
Bu saldırı ile Libya’nın üzerindeki “karanlık eller” kendilerini daha açık bir şekilde gösterecek, tablo daha net ortaya çıkacaktır.
Akıldaki sorular
Ayasofya konusu başlı başına bir analiz gerektiriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan uzun yıllardır halkın büyük kesiminin talebi olan bir konuyu kendi yürütme yetkisi ile çözebilecekken çözüm için yargıyı göstermesi “Yargı’nın yıpratılmasına neden olur mu?” sorusunu akıllara getirdi.
Toplumsal mutabakat gerektiren konuların çözümünde Erdoğan’ın genel çözüm yönteminin ne olduğuna bakmak gerekiyor. Başörtüsü sorunu vs. gibi örnekler gösterdi ki Cumhurbaşkanı toplumu gerecek konularda yargı yolunu tercih ediyor.
Ama bu durum, halkın büyük çoğunluğunun beklentisine rağmen yargının “mevzuattan dolayı” vereceği aksi kararı Erdoğan’ın kabul edeceği anlamına da gelmiyor.
Benim burada asıl merak ettiğim sorulardan bir tanesi de korona pandemisi sürecinde oluşturulan Toplum Bilimleri Kurulu’nun tavsiyeleri aslında.
Malûm kısıtlamalar birçok vatandaşın psikolojisini ve toplumun sağlığını olumsuz etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor. Sürekli tetikte olma hali insan ruhuna çok da uygun bir durum değil. Aşırı strese neden oluyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca; din, tarih, sosyoloji ve psikoloji gibi toplumu ilgilendiren konularda “Beyin Fırtınası Grubu” gibi çalışacağını söylediği Toplum Bilimleri Kurulu’nda “Ayasofya’nın ibadete açılmasının toplum psikolojisi ve sosyolojisi üzerine etkisini” konuşmuşlar mıdır?