Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Ağustos 2020

Toplama Çıkarma Tablosu

Bir dostum market alışverişinde beni görmüştü.Çocuğu üniversite giriş sınavında güzel bir puan almıştı. Ona tarih bölümü yazmak istiyordu. Sadece bir üniversite değil birçok üniversitenin tarih bölümünü yazmak istiyordu. Bilinçli biriydi bu dostumuz. Muhtemelen çocuğu ile beraber bunu konuşmuş. “Hocam tarihe meraklı bir çocuk” demişti. Yani bu dostum çocuğu belli ki gelenekten ilham almış. Bir hocası ona tarih dersini sevdirmiş. Ve veli de çocuğun bu hayalini gerçekleştirmek, merakını gidermek için çaba harcıyor. Benim de hayırlı olsun demekten başka söyleyecek sözüm kalmamıştı.

Bugünlerde üniversite sınavı sonrası yerleşme günleri. Aileler öğrencilerden daha tedirgin, daha kaygılı. Tabii herkes bu markette karşılaştığım dostum gibi iyi niyetli değil, daha doğrusu şuurlu değil. Bazen eğitimci olmanız başınıza bela almanız anlamına da gelebiliyor. Beni arayıp soran, yolda çeviren velilerle ilgilenmek güzel bir şey fakat bu meslek seçiminde üniversiteye yerleşme konusunda onlara okullarda rehberlik hocaları ile görüşmenin daha faydalı olacağını söylediğimizde çoğu zaman kızıyorlar, küsüyorlar.Ve şunu diyorlar.

"Hocam bizi istatistiklerle baş başa bırakma"

Veliler zannediyor ki bütün hocaların elinde sihirli bir değnek var. Bu sihirli değneğin meslek seçiminde de üniversiteye yerleşmede de sözkonusu olduğunu düşünüyorlar. Halbuki okullardaki rehberlik hocaları bu alanda kendilerini yetiştirmiş ve onların sahip olduğu istatistiki bilgiler, öğrencilerin gelecek yaşamında daha etkin olabilecek ölçüdedir. Onların elindeki toplama çıkarma tablosu matematik öğretmeninin toplama çıkarmasından daha farklıdır. Bu sefer somut olarak topluyorlar somut olarak çıkarıyorlar.

Çoğu zaman anne ve babaların gönlü kalmasın diye bazen kendi oluşturduğum bir toplama çıkarma tablosunu onlarla paylaşıyorum. Toplama çıkarma yetmediği zaman çarpma tablosuna da müracaat ediyorum. Niye bunu yapıyorum. Çünkü velilerin ekseriyeti benim vereceğim cevap değil de onların istediği cevabı istiyorlardı. Onlara daha önce iki kere ikinin dört ettiğini söylediğimde kızmışlardı da bu sefer temkinli davranıyorum. Ve diyorum ki;

“İki kere ikinin kaç etmesini istersiniz?”

Geçtiğimiz yıllarda yine bir üniversitelere yerleştirme vaktiydi. Bir dostum beni yolda çevirmişti. Çocuğuma hangi bölümü yazayım, demişti. Bu dostuma çocuğunun aldığı puanları sormuş, alınan puana göre bir bölüm ismi söylemiştim. Aradan epeyce bir zaman geçmişti. Beş yıl gibi bir zamandan bahsediyorum. Bu dostumuzla yine yolda karşılaşmıştık. Bana, çocuğunun üniversite okuduğunu bu bölümü benim ona seçtirdiğimi ama çocuğunun işsiz kaldığını söylemişti. Önce sitem sonra kızgınlık ifadeleri karşısında kendimi mahcup hissetmiştim.

“E hocam sen bu bölümü yaz demiştin de bak çocuğum boşta geziyor.

Hay da buyur burdan yak. Ne alaka beyefendi. Sanki yazma dediğim bölümde okuyasaydı, iş mi bulacaktı? Hem öğrencinin o bölüme puanı yetmiyordu hem de yüksek puanlı bölümler istiyordu. İşin, kârın, bir meslek edinmenin kader kısmet boyutunu bu dostumuz göz ardı etmişti.

Bu dostumuzun elinden gelseydi belki kavga da edebilirdi bizimle. Ama nihayetinde bir dostluğumuz vardı, bir hukukumuz vardı. Şükür ki taşkınlık yapmadan oradan ayrılmıştım.

Bu dostumuzu aslında çok iyi anlıyorum. Okullarda hocalar sınıfa girdiklerinde karşılarında geleceğin yazarları, çizerleri, oyuncuları, sporcuları, tamircileri, kaşifleri, mucitleri, müzisyenleri, işletmecileri, modacıları, yazılımcıları, mühendisleri, öğretmenleri dururken onlar hepsine test çözdürüp tıp kazandırmaya çalışıyorlar. Bu öğretmenlerin de suçu değil. Artık velilerde bir algı süreci ve domino etkisi ile karşı karşıyayız. Evinin önünde bir kan damlasını görüp de bayılan insanları sağlıkçı yapma gibi bir gayretimiz olduğu sürece sağlıklı bir toplum olma yolunda ilerleyemeyiz demektir.

Bugünlük toplama çıkarmamız da bu kadar. Kalın sağlıcakla.