Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2423.28
BIST 100
9722.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Ağustos 2022

Tokat'a Varmadan Bir Dostu Aramak

Tokat’a varmadan bir dostu aramak, tıpkı şair İsmet Özel’in “Karlı Bir Gece Vakti Bir Dostu Uyandırmak” şiirine benzer duygularına gark etti beni. Bir İnsanın Tokatlı’yım, Urfalıyım, Antepliyim ya Muşlu’yum demesi çok şey değiştirmez. Ancak kişi o yörenin kültürüne, edebiyatına, adet ve geleneklerine dair bir işaret fişeği atmışsa bu ehemmiyetlidir.

Karlı bir gecede kim uyanır, bir ben bir Murat Demirkol, bir de İsmet Özel uyanır. Eski günlerin özlemiyle soğuk Tahran sokaklarında yabancılık çekmemek adına Ali Şeriati sohbetleri yapa yapa Meydan-ı İnkılab’a çıkardık. Orada yine Ali Şeriati’nin dostu, Ali Şeriati üzerine kıymetli çalışmaları olan Anadolu Ajansı Muhabiri Melih Ahıskalı ağabeyle buluşur Anadolu Ajansına kadar yürürdük. Anadolu Ajansı Venek semtindeydi. Orada Türk Hava Yolları bürosu da vardı.

Tokatlı Murat Demirkol Hoca ile güzel hatıralarımız oldu. Sadece Tahran’da bir aylık araştırma için geldiği zamankileri yazsam bile yetmez bu sütun. Murat Hoca ile Ankara’da da görüştüydük, Urfa’da da Halilürrahman Gölü kenarında beraber yürüdüğümüz oldu. Büyük balıklara yem olmadan küçük balıklara yem attık hep beraber.

Murat Hoca mütevazı ama azimle çalışan bir akademisyen. Hocanın Tahran’a geleceğini Eski Tahran Yunus Emre Enstitü müdürümüz Prof. Dr. Şamil Öçal Hoca söylemişti. Benim de kaldığım pansiyonvari bir evde ev arkadaşlığı yaptık. Murat Demirkol hocamız Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi, Felsefe ve Din Bilimleri bölümünde kürsü başkanlığı yapmaktadır. Kendisi, o zamanlar Tahran’a Molla Sadra üzerine araştırma yapmak için gelmişti.

Prof. Dr. Murat Demirkol,13-14 Mayıs 2022 tarihinde Uluslararası Kemalpaşazade Sempozyumunu icra etmiş ve bu sempozyumun bildirilerini (tebliğlerini) kitaplaştırmakla meşgul idi. Tokat ziyaretim öncesinde aradığımda Ankara’da idi. Uygun olsaydım gelir, sana mihmandarlık ederdim, dediydi. Bana gidebileceğim, görüşebileceğim yer ve kişi isimleri vermişti. Telefon görüşmesinde olabildiği kadar dinledim. Kendisiyle Tahran’da kıt imkânlarla yaptığımız ve yediğimiz Siverek tavasının yanında galiba Tokat Tavasının da bir benzerini yapmıştık. Fakat Murat Hocamız asıl bu tava, Tokat’ta yapılır, demişti.

Gün geldi Tokat’a vardık Ama Murat hocamıza varamamıştık. Malum nedenlerden dolayı yaz tatilinde Tokat’a gelememişti. Hocamız telefonda bize Tokat tavası sözüm baki olsun ama ben şimdi sana Kemalpaşazade’yi anlatayım demişti. Hocamızdan nefis bir Kemalpaşazade tarifiyle Tokat’a giriş yaptık.

Kemalpaşazade, dedesi Osmanlı paşalarından birisi. Dedesine nispetle paşazade denilmişti. Gerçi kendisi bu unvanı kullanmış mıydı, bilmiyoruz. Daha önce Edebiyat fakültesindeki derslerimizde Kemalpaşazade’yi Divan Edebiyatı derslerimizde işlerdik. Onun Yavuz Sultan Selim’le Mısır seferi vardır. Meşhur “Çamurlu Kaftan” hikâyesinin aslı kahramanıdır.

Hikâyeyi hatırlayalım…

Sultan Selim Han, devrinin büyük ilim adamlarından Kemal Paşazade ile sohbet ederek yol almaktadır. Bir ara Kemal Paşazade’nin atı tökezler ve atın ayağından sıçrayan çamur, padişahın kaftanını kirletir. Kemal Paşazade son derece mahcup olmuştur. Yavuz Sultan Selim, bu büyük ilim adamını mahcup etmemek için hizmetçilerine der ki:“Bana yeni bir kaftan getirin ve bu elbisemin üzerindeki çamurları da sakın temizlemeyin! Âlimlerin atının ayağından sıçrayan çamur, bizim için kıymetlidir. Ben öldüğüm zaman bu kaftanımı, sandukamın üzerine örtersiniz.”Kemalpaşazade’nin Yavuz Sultan Selim için önemi, bu büyük âlimin Şah İsmail’in oyununu bozması ve Osmanlı ordusunun galip gelecek taktikleri padişaha sunmasıdır.

Murat Demirkol Hocamız, bize Kemalpaşazade’yi anlatınca hafızada ne Tokat tavası kalır ne de Tokat kalesi. Düşünün Yavuz Sultan Selim ki ufak bir hatada vezirlerinin (bakan) başını uçuran, idam edebilen bir devlet başkanıdır. O dönemde bir maşuğu seven iki âşık varmış. Âşıklar haliyle birbirlerinin rakibi olmaz mı: ? Âşıklardan biri şöyle bir şiir yazmış:

“Rakibin ölmesine çare yoktur/Tâ ki Sultan Selim’e vezir ola.”

Yani bu rakip yüzümden ben maşuğuma kavuşamıyorum. O rakibim ancak Sultan Selim’e vezir ola ki boynu vurula ve ben de sevdiğime kavuşurum, demek istemiş. İşte böyle bir atmosferde Selim’in Kemalpaşazade’ye hürmeti son derece önemlidir. Dedesi amir kendisi âlim olarak Osmanlı devletine hizmet etmiş bu yüce şahsiyetleri tanıyıp tanıtmak bizim kudsi işimizdir. Esasında daha önce de birkaç edebiyat toplantısında ilmi münakaşa ortamında Divan edebiyatı yani klasik edebiyat doğmatik bilgilerden müteşekkildir eleştirisine karşı Kemalpaşazade’yi örnek vermiştim. Söz, şiire dökülünce illaki efradı cami’ ağyarını mani’ lazım. Bu da doğmatik bilgi olmasa gerek.

Son söz… Murat Demirkol Hocamızın organize ettiği Uluslararası Kemalpaşazade (İbn Kemal) Sempozyumu’nun dört ciltten oluşan kitapları basıldığında ilk işim onları okumak olacak. Bu dört cilt kitaptan neler öğrenmeyeceğiz ki…