Tokat'a doğru
Amasya’dan bir öğle vakti... Öğle namazımızı Amasya Beyazıt camisinde eda ettikten sonra yola çıktık. Yağmurlu bir gündü. Bir yanımız Yeşilırmak, bir yanımız Beyazıt Camii. O gün meteoroloji uzmanları Karadeniz bölgesinde sel uyarısı yapmıştı. Bu nedenle daha kuzeye gitme planımızı erteleyip Orta Anadolu’ya tekrar bir dönüş yaptık. Tokat’a Doğru…
Tokat’a
doğru yol alınca nedense Tokatlı şair Cahit Külebi’ininTokat’a Doğru şiirini
hatırladım.
Çamlıbel’den
Tokat’a doğru
Tozlu
yolların aktığı ırmak
Ben
seni çoktan unuttum
Sen
de unuttun mu dön geri bak.
Cahit
Külebi’nin tozlu yollarından gitmiş miyim?Çamlıbel neresi, merak ettim doğrusu.
Çamlıbel,Tokat’ın güneyinde bir kasaba imiş. Sivas’a doğru giderken yol üstünde
miydi hatırlamıyorum. Meğer, bu belde de Cumhuriyet’in ilk yıllarında ilçe iken
milli şef İsmet İnönü’nün hışmına uğramış ve beldeye dönüştürülmüş. Şimdilerde ilçe
olmak için haklarını arıyorlarmış. Bu şiirde Cahit Külebi, milli şefine serenad
mı yapıyor, Tokat’ın güzelliklerini mi anlatıyor, anlamış değilim.
Şairin “Sen de unuttun mu dön geri bak.” Mısrasını
kendimize dair yorumlayarak yola revan olmuştuk. Telefon rehberime bakıp
Tokatlı dostlarımızdan kimler diye baktıydım. Üniversite’den arkadaşım Bilal
Sezgin, Tokat’ın Turhal ilçesindendi. Üniversite’ye ilk başladığımda İslami
Edebiyat dergisi ve İslami Edebiyat vakfında Ali Nar Hocanın yardımcısı,
hocanın vefatından sonra da başkanı olan Siyami Akyel’in de Tokatlı olduğunu
biliyordum. Vakıfta kendisinden Tokat hatıraları dinlemiştik.
Yukarıda
isimlerini zikrettiğim Tokatlı dostların dışında da Tokatlı arkadaşlarımız
vardı. İlminden ve irfanından müstefid olduğumuz Tokatlı Prof. Dr. Murat
Demirkol hocamızı İran’da görevliyken misafir etmiştik. Tahran, İsfahan, Kum;
Kaşan ve İran’ın diğer şehirlerini onun İslam felsefesi ışığında gezmiş. Sonra
da İran Kültür bakanlığında kendisiyle Ali Şeriati söyleşisi organize etmiştik.
Murat Hocamızla yapılan söyleşi-röportaj metni hala İran kültür bakanlığı web sitesinde
duruyor.
Aynı
gazetede yazdığımız köşe yazarı arkadaşlarımın üçü de Tokatlı.
SelvigülKandoğmuş Şahin, Ali Bal ve Mustafa Uçurum. Mustafa Uçurum Hocamız ile
iki binli yılların başlarında başladı tanışıklığımız. O zaman zor şartlar
altında çıkardığımız dergileri birbirimize gönderirdik. Bir gün yolumuz Ankara
tren garında kesişti. Birbirimizi uzaktan tanımaklığımız “ruberu” seviyeye ulaşmıştı.
Bir vakit Su Çıktı şiir akşamları için şairler, Ankara tren garında buluşup
Balıkesir Dursunbey ilçesine hareket ediyordu. Selvigül Hanım Hocamız ve Ali
Bal Hocamızla sonradan tanışmıştık.
Tokat
Kent Konseyi başkanıAbdullah Gürbüz Hocamız ve Tokat belediye başkan
yardımcımız Salahattin Kalemli reisimizi Cihannüma derneğinden tanıyoruz. Galiba
Tokat’a doğru giderken İsmini hatırlamadığım iyi niyetli bir yazarın şu sözüne
mazhar olmuştum. Farklı fikirlere sahip ne kadar insan tanırsan o denli gelişirsin.
Ancak sürekli benzer benzer görüşte kişilerle takılırsan kumda oynar durursun,
demişti.
Tokat
il sınırlarına vardığımızda Tokatta görüşmeyi umduğum dostları hayal hanemde
zikretmiştim. Tokat’ta olmayanların bile hiç değilse Tokat’a dair bir güzel söz,
bir güzel hatıra ile Tokat sokaklarında gezmeyi umuyordum.Tokat yolunda
Tokat’ın şirin ilçesi Turhal bizi karşılamıştı. Bilal Sezgin hocamızı arayıp
buradaysa görüşmeyi umuyordum. Ama telefon rehberimde numarası silinmişti.
Yoldaşlarımla Bilal Hoca olmasa da Turhal’ı gezebilir teklifiyle Turhal şehir
içine daldık.
Turhal,
bozulmamış bir Anadolu kasabası gibi karşımızda duruyordu. Burası Cahit
Külebi’nin aktığı tozlu yollardan çok Refik Halit Karay’ın Şeftali Bahçeleri
adlı hikâyesinde anlatılan kasabaya benziyordu. Karay’ın anlatımıyla burası
Anadolu’nun Sadabad’ıydı. İstanbul’un Sadabad’ından hiçbir eksiği yoktu. Bir
eksiği şairi, gazelhanı olmayışıydı. Şeftali Bahçeleri altında ne hoş şiirler
okunurdu.
Bir
sonraki yazımızda Tokat’ı ve tarihi mekânları anlatacağız
inşallah.