Tıp sağlık üret(e)mezse
Değerli okurlarım günümüz modern batı tıbbı ki, gerçek ismi ile Ortodoks tıp, sağlık üretmede arzu edilen kaliteyi ve başarıyı tam tutturamayınca olanların olduğunu bizzat yaşayarak görüyoruz.
Sadece kanıta dayanan Ortodoks tıbbın muhatabı olduğu hedef
muammalarla dolu insan olunca sanırım bu eşleşme sağlanamıyor ve sıklıkla kaş
yapalım derken gözleri çıkarttığı için güvenilirliği üzerindeki gölge giderek
büyüyor.
Hekimlik mesleğimi daha iyi icra edebilmek için doğuda ve
batıda neler yapıldığını gözlemek için Çin ve ABD de gözlemlerimin özeti kısaca
şöyle.
Tıp teknolojisinin
akıl almaz ilerlemesine ve teşhis yöntemlerinin yapay zeka da dahil olağan üstü
başarılarına rağmen, tedavilerde aynı başarıya birkaç alan hariç hala
ulaşamadığımız gibi, modern yaşamın ürettiği birçok hastalığın bırakın
tedavisini teşhisini bile doğru düzgün yapamıyoruz.
Şifa arayışında her iki kutuptaki bilim insanlarının yoğun
çabaları elbette devam ediyor.
Çin’dekiler batı tıbbına kaymışlar, ABD dekiler de doğu
tıbbına doğru kayarak şifa yolculuğunda tam hız şifa arayışına devam ediyorlar.
Yarım yüzyıla yaklaşan meslek hayatımda bendenizde şifa
arama ve bulma yolculuğuma hala devam ediyorum.
Merhum üstadım, mesleğimle ilgili yaptığı doğru tahlillerle
birçok açıdan ilmimi, irfanımı ve kişiliğimi geliştirmemde yerine göre ışığım,
yerine göre de çıplak uyarıcım oldu.
Rahmetle ve minnetle anıyorum.
Meslek hayatına yeni başlamış bir doktor olarak tedavilerde
başarısızlıklarımızın sebebini araştırmamda ve soruşturmamada bu uyarılar adeta
birer işaret fişeği gibi hafızamda yeni ufukların açılmasına vesile oldu ve arayış
içine girdim.
Bakırköy akıl hastanesinde görevde yeni olduğum yıllarda
tedavilerde sık yaşadığım başarısızlıklarında etkisi ile merhum üstadımın
tavsiyelerine daha yakından bakıyor nedenler, niçinler ve nasıllara cevaplar
arıyordum.
O yıllarda Ortodoks batı tıbbının kitabında yazılanların
dışında bir düşünce taşımak büyük cesaret isterdi.
Çünkü farklı bir görüşe direkt şarlatanlık unvanı verilerek
adeta düşüncelere pranga vurulur ve ileri gidersen de zaten olanlar olurdu.
Bendeniz üstadımdan aldığım şevk ve enerji ile gizliden
gizliye kafamı kurcalayan tamamlayıcı tıp ile ilgili kitaplar okumaya
başlamıştım.
Seksenli yıllarda akupunkturdan bahsetmek çok büyük cesaret
isterdi ve bendeniz o cesareti üstadımdan aldığım güç ile göstermiş ve gizliden
olan fikirlerimi açık eder olmuştum.
Tecrübesi olan meslektaş ağabeylerime açık gizli sorularım
olduğunda ise genellikle bunlar safsata bu genç yaşta beynini böyle
safsatalarla yorma tavsiyesi alırdım.
Bu arada gizliden gizliye Doğu Türkistanlı bir hekimle
buluşuyor ve hastalarına uyguladığı akupunktur tedavilerini izliyor ve aldığı
sonuçlara da şaşırıyordum.
Tedavi için kullandığı noktaları ve bu noktaları seçme
sebeplerini öğrendikçe Ortodoks tıp mantığı dışı başka bir yolun da tedavi için
kullanılabileceğini pratik olarak öğrenmem heyecanımı artırmış olduğundan
akupunktur ile ilgili kısıtlı kaynaklardan yararlanmak için kitaplar okumaya
başladım ve okudukça da hastalarım üzerinde uygulamalar yaptım.
Hastalardan aldığım olumlu sonuçlarla ilaçsız tedavinin
olabileceğine inanmaya başladım.
Akupunktur tedavisinin yan etkisiz ve ilaçlara göre de daha
iyi sonuçlarının olması tamamlayıcı tıp alanında başka tedavi uygulamalarını
yönlendim.
Merhum Dr. Emin Acar hocamın teşviki ile başka neler
yapılabilirler üzerinde kafa yormaya başladım ve fitoterapi, lazer, tms, ozon, kupa
tedavisi gibi branşıma uygun tedavi uygulamaları üzerinde araştırmalar yaparak
hem heyecanımı hem de insanlara zarar vermeden tedavi edebilme hayalimi
gerçekleştiriyordum.
Tıp fakültesine girdiğim yıl, hocalarımın üzerine basa basa
öğrettiği” önce zararlı olmayacaksın”
düsturu gerçek oluyordu.
Yıllar sonra sağlık bakanlığı tamamlayıcı tıp uygulamaları
ile ilgili alanda bulunan boşluğu gördü ve doldurmak için sertifika kursları
açarak meslektaşlarımızı bu alanlarda eğitime teşvik etti.
Bakanlık uhdesinde Getat birimini kurdu, meslektaşlarımız
akın akın bu alana meylederek eğitiliyor ve çok şükür bugün kimse bu alanlarda
etik çalışan meslektaşlarıma şarlatan demiyor ancak meslek ahlakına aykırı
davranarak maddeyi önceleyen doktorlar çoğalmaya devam ederse bindiğimiz dalı
kestiğimizin farkına varmadan öyle bir düşeriz ki, sadece meslek hayatımız
kararmaz iki dünyada da rezil rüsvay oluruz.
Mesleğinde belli bir tecrübeyi kazanmış bir hekim olarak
bugün maalesef bu kaygıyı daha çok taşıdığımı itiraf etmeliyim.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.