Tevhidin 1. Faydası:Rızık korkusunu kalpten söker alır.
Rızık konusu tarih boyunca bütün insanlığın ortak sorunu halin gelmiştir… Ve bu korkularla bazıları köleliği seçerken bazıları da haksız yollara başvurmuştur.
Rızık
konusunda Allah’ın her canlının rızkına kefil olduğuna mutlak manada iman
etmeyen herkes muhakkak rızık endişesi yaşar. Bu endişe insanın gerek ibadet
hayatına gerekse sosyal hayatına olumsuz yansıyarak ibadetlerde gevşemeye,
sosyal hayatta da mutsuzluğa yol açar.
Allah’ın
rızık konusunda kefil olduğuna ve tüm rızkı yaratma ve paylaştırma dilemesinin
Allah’ın tekelinde olduğuna inanan bir müslüman rızık meselesini problem yapmaz…
Çünkü o müslüman şu ayetlere iman etmiştir:
“Nice canlı vardır ki, kendi rızkını taşıyamaz. Onları
da sizi de Allah rızıklandırır. O, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’,
(her şeyi bilen) El-Alîm’dir.”[1]
“De ki: “Şüphesiz ki Rabbim, rızkı dilediğine genişletir,
(dilediğine) daraltır. Fakat insanların çoğu bilmezler.”[2]
Allah’ın
rızka kefil olduğuna iman eden bir insan bazen maddi sıkıntılar yaşadığında
panik yapmaz. O sıkıntıyı kalıcı olarak görüp te ümitsizliğe kapılmaz. Allah
şimdilik böyle murad etmiştir. Hiçbir kimse bana ulaşacak rızka engel olamaz
zaten der ve sabırla çalışmasına devam eder.
Rızık konusunda
tevhidi yakalayamamış olan bir insan yarın endişesi yaşar. Ümitsizleşir.
Allah’ın kendisini unuttuğunu zanneder.
Tevhidin
2. Faydası: İzzetli yaşatır.
Allah’ın
rızık konusunda tek hâkim, tek yaratan ve tek dağıtımını yaptığına iman eden
bir insan fakirlik endişesi de yaşamaz, zenginler karşısında eziklik de
hissetmez… Öyle izzetli olurlar ki o kimseleri görenler gerçekten de kendisiniz
zengin olduğuna inanırlar…
Çünkü
o kimse rızkın ne zenginlerin elinde olduğuna inanır ne de zenginlere karşı
yalakalık yapınca onlardan maddi desek alacağına inanır. Bu kimseler şu hadisle
amel edenlerdir;
Bir
adam, Peygamber Efendimiz Aleyhisselam'dan, yaptığı takdirde Allah'ın ve
insanların sevgisine mazhar olacağı bir amel tavsiye etmesini istemişti. Allah
Resulü Aleyhisselam da ona şöyle buyurmuştur: "Dünyaya rağbet gösterme ki,
Allah seni sevsin; insanların ellerinde bulunana (nimet ve imkânlar) rağbet
etme ki, onlar (da) seni sevsin."[3]
Bugün
çoğu ihtiyaç sahipleri zenginlerin kapısından ayrılmayıp “hani belki bir iki
yalakalık yaparız da belki üç beş kuruş infak eder” düşüncesi ile izzetsiz
yaşarlar. Oysaki bilmezler ki yalakaları Allah da sevmez insanlar da sevmez.
“…insanların
ellerinde bulunana (nimet ve imkânlar) rağbet etme ki, onlar (da) seni sevsin.”
Adı
sanı anılmayan insan maddi sıkıntılarını kimselerle paylaşmayıp gecenin en
güzel saatlerinde Allah’a el açmış/açıyorlardır. Çünkü onlar buna iman
etmişlerdir. Dilerse artırır, dilerse de azaltır…
Tevhid ehli
olanlar zenginlikten fakirliğe geçtiğinde bunun bir sınav olduğunu anlar hem
sabrı kolaylaşır hem de panik yapmaz… İzzetli ve şahsiyetli, duruşundan taviz
vermez… Ne para şaşırtır ne fakirlik korkutur… Bu bir tevhid üzere olmanın
kazanımıdır.