Tevfik İleri'nin evi maarife hizmet vermeli
Onu hep takım elbiseli, geriye taralı saçları, küçük, yuvarlak, ince çerçeveli gözlüklü tarzıyla biliriz. Ülkesine âşık, gerçek bir vatanseverdi. Allah rahmet eylesin, vefatının üzerinden 63 yıl geçmiş.
CHP’den teklif gelmesine rağmen Demokrat Parti’de siyaset
yapmayı tercih etti. Eğitim, kültür-sanat, ulaştırma ve bayındırlık alanındaki
icraatlarıyla tanınan Tevfik İleri’den
bahsediyorum.
Menderes kabinesinde Ulaştırma Bakanı olarak görevlendirildiğini
öğrendiğinde; “Allah’ım beni şaşırtma,
yanıltma! Makamın cazibesine kapılıp kendimden geçirtme, milletime, memleketime
hizmet etmeyi nasip et” diyerek dua eder.
Ve siyasetini hep bu dua üzerine kurdu. Öyle ki bakanlıkları döneminde din derslerini
ilkokul programlarına soktu, din derslerinin okutulup okutulmama kararını
velilerin seçimine bıraktı.
1930 yılında
kapatılan İmam Hatip Mektepleri’nin yirmi yıl sonra yeniden açılmasına öncülük
etti. İstanbul’da Yüksek İslam Enstitüsü’nü kurdu. Köy Enstitüleri’ni yeniden
düzenleyerek öğretmen okullarına dönüştürdü.
Atatürk ve Orta Doğu Teknik Üniversitelerinin açılışını
gerçekleştirdi. Karadeniz Teknik Üniversitesinin hazırlık çalışmalarını
gerçekleştirdi.
İlk Boğaz Köprüsü
projesi onun zamanında ihale aşamasına kadar geldi, ancak 1960 darbesi
nedeniyle proje 10 yıl sonra gerçekleşebildi. Aralarında Hirfanlı’nın da olduğu
pek çok baraja imza attı.
Okullar yaptırdı, yollar açtı, eğitim, bayındırlık ve
ulaştırma alanlarında sayısız esere imza attı.
Bu arada dostumuz Sadık
Yalnızuçanlar’ın bu konuda çok güzel bir çalışması vardır. Muhakkak
okumanızı öneririm.
Tevfik İleri’nin titizliği, devlet terbiyesi bana rahmetli Hasan Celal Güzel’i hatırlatıyor. Devam
edelim, Tevfik İleri’nin 27 Mayıs’a kadar çocukları okulda ve mahallede kim
olduklarını gizlerler, kimseye söylemezler.
Giyim kuşamları
sadedir. Okul önlüklerini birkaç sene giyerler. Anneleri kızların eteğinin
boyunu biraz uzun tutar, içine katlar, kızlar boy verdikçe söker uzatır. Üç yıl
okulda aynı formayı giyen bir bakan çocuğu düşünün.
İşte Tevfik İleri’nin ahlakı böyle bir ahlaktı. Bugün nadir
bulunan bir tavır bu.
Çocukları babaları hapse atıldıktan sonra göğüslerini gere
gere babalarının kim olduğunu ancak o zaman söylerler.
Böyle bir siyasetçinin sonu maalesef hazin bir öyküyle
neticelendi. O lanet olası 27 Mayıs 1960 askeri darbesinde tutuklanarak
Yassıada'ya götürüldü.
"Vatan cephesi kurmak",
"muhalefetin faaliyetini kısıtlayıp diktatörlük tesis etmek",
"Meclis'i çalıştırmamak", "anayasayı ihlal" gibi suçlarla
yargılandı.
Mahkemedeki savunmasında, "Ölüm belki de kurtuluştur. Memleketin huzuru, benim ölümüme ve
hapishanelerde çürümeme bağlıysa kararınızı böyle verin. Memleketin hayrı için
buna da razıyım" diyordu.
Bir o kadar da cesurdu. Kendisine küfredip tekme atan subaya:
“Ayıptır beyler, önce üniformanıza
bakın” diyerek bağırır ve tepki gösterir.
Orada işte böyle dürüst, vatansever insanları
cezalandırdılar.
Kayseri Bölge Cezaevi'ndeyken ailesine gönderdiği mektupta,
"Size mal mülk, servet bırakmadım.
Yalnız size şerefli, namuslu, erkek bir ad bırakabildim. Hiçbir zaman başınız
yere bakmayacaktır. Bununla müteselliyim, siz de bununla iftihar edeceksiniz”
der.
Şüphesiz öyle de oldu. Hayatını memleketine ve milletine
vakfetmiş bir siyasetçiydi o. Ancak böyle siyasetçilerimizin kıymeti pek
bilinmiyor.
Bakınız bugün Tevfik İleri’nin
evi, Çankaya’da İŞKUR binası olarak hizmet veriyor. Oysa bu değerli insanın
evi şanına yaraşır bir şekilde kullanıma açılmalıdır. O yüzden buradan
yetkilere sesleniyorum; gelin bu ev, Tevfik
İleri Maarif Evi olarak hizmet versin.
Burada maarif çalışmaları yapılsın, bu alanda çeşitli etkinliklere
ve sergilere ev sahipliği yapsın. Hiç değilse onun fikirlerine, düşünce
dünyasına yaraşır bir şekilde hizmet versin.