Dolar (USD)
34.48
Euro (EUR)
36.15
Gram Altın
2991.77
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Aralık 2022

Tevazu

Kibrin karşıtı olan tevazu kişinin başkalarını aşağılayıcı duygu ve davranışlardan kendini arındırmasını ifade eder. Tevazu, alçakgönüllü olmak demektir. Böylelerine, mütevâzi insan denilir.

Tevazu yüksek bir ahlâkî erdem, ahlâkî bir ödevdir. İslâm inancına göre gerçek anlamda büyüklük Allah’a mahsustur. Ulu ve büyük olan yalnız O’dur. İnsanın kendisini büyük görmesi onu yaradan Allah’a karşı saygısızlıktır. Büyüklük taslayanlar Kur’an’ı Kerim’de ağır biçimde eleştirilmiş, İblîs’in Allah katından kovuluşunun asıl sebebinin kibre kapılarak başkaldırması olduğu bildirilmiştir.

Allah (c.c.) Kur’an’ı Kerim’de alçak gönüllü olanları, mütevazi davrananları över ve ödüllendirir. “Rahman’ın has kulları yeryüzünde vakarla yürüyen, cahiller onlara laf attığı zaman, ‘selâm’ deyip geçen kullardır.” (Furkân; 63) Bir başka ayette de Allah katında en üstün olanların mal ve mülk ile değil takva ile olduğunu bildirir. Peygamber Efendimiz de “İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittir. Kimsenin bir diğerine karşı üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır” buyurarak tevazuu övmüş, kibri kötülemiştir. Allah da kibirli davrananları sevmez. “Hiç kuşku yok ki Allah onların saklı tuttuklarını da açığa vurduklarını da bilmektedir. O, ululuk taslayanları sevmez.” (Nahl; 23) buyurarak kulun görevinin rabbi karşısında tevazu göstermesidir. Zaten İslâm kelimesinin zengin içeriğinde, ibadet ve ubudiyette, “teslimiyet” ve “tevazu göstermek” manası da vardır. Hz. Muhammed “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, yardım eder. Onu kendinden aşağı görmez” (Buhari, Mezalim,3.) buyurmuş, hayatında da zengin, fakir, dil, ırk ve cinsiyet farkı gözetmeksizin herkese eşit davranmıştır.

Ferdin ahlâk anlayışına ters, başkaldıran, taassup, kibir ve serkeşliğin zirve yaptığı cahiliye dönemine karşı teslimiyet, itaat ve tevazuun önemli sayıldığı ve bir elbise gibi giyildiği İslam dönemi gelmiş ve Müslümanlar ölçülü ve dengeli bir hayat sürmüşlerdir. Gerçeği, hakkı ve adaleti önemsemiş, kendini başkalarından üstün görmemiş, kimseyi yaratılışından, ırkından, renginden, ailesinden ve işinden dolayı horlamamış ve küçük görmemiştir. Çünkü Allah’ın “Gurura kapılarak insanlara burun kıvırma, ortalıkta çalım satarak yürüme; unutma ki Allah gurura kapılıp kendini beğenen hiç kimseyi sevmez.” (Lokmân; 18) ayetine gönülden uymuşlardı.

Peygamber Efendimiz “Sadaka malı eksiltmez, kul affederse Allah mutlaka onun şerefini arttırır, biri Allah için tevazu gösterirse Allah da onu yüceltir” (Müsned, II, 386; Müslim, “Birr”, 69; Tirmizî, “Birr”, 82) buyurarak yüceliğin tevazuda olduğunu ve yine “Allah bana birbirinize karşı mütevazi olmanızı, kimsenin kimseye üstünlük taslamamasını vahyetti” (Müslim, “Cennet”, 64; Ebû Dâvûd, “Edeb”, 40; İbn Mâce, “Zühd”, 16, 23), buyurarak tevazuun Allah’ın emri olduğunu bildirir.

Tevazuun en bariz örneği Hz Muhammed’dir. Yüksek mertebesine rağmen insanların en alçak gönüllüsü idi. Hac sırasında kimseyi rahatsız etmeden sıradan biri gibi Mina’da şeytan taşlaması, hastaları ziyaret etmesi, cenazelere katılması, kölelerin davetine icabet etmesi, ayakkabısını kendi onarması, elbisesini yamaması, eşlerine yardım etmesi, bir meclise girdiğinde insanların kendisini ayakta karşılamasını istememesi, çocukların yanına gidip onlara selâm vermesi, arkadaşları arasında sıradan biri gibi oturması, sofrasının sade olması ve insanların sohbetlerine katılması onun mütevaziliğinin göstergeleriydi.

Tevazuda kişinin kendini küçültecek derecede aşırıya kaçması da uygun görülmemiştir. Dünya ehli karşısında dünya menfaati için küçülmek yerilmiştir.

Tevazu Hakk’a teslim olmak ve hükmüne itiraz etmemektir. Tevazu şefkatli olmak, benliği kırmaktır. Tevazu kibirlenip insanlardan yüz çevirmemektir. Tevazu yeryüzünde çalımla yürümemektir. Allah için alçakgönüllülük edeni Allah yükseltir, Allah ‘a karşı böbürleneni de Allah alçaltır.

“Hesap gününe inanmayan her kibirli kişinin şerrinden, benim ve sizin rabbiniz olan Allah’a sığınırım!” (Mü'min; 27)