Tesettüre mümin kadınlar girebilir
Bismillahirrahmanirrahim…
Başörtüsünden vazgeçen kızlar-kadınlar sık sık gündeme gelmeye başladı. Başörtüsünden, dolayısıyla İslami tesettürden vazgeçen kadınlara ”özel sebeplerini” sormasına soralım ama biz de Kur’an’ımızın işaret ettiği başlığa aldığımız ana soruyu yöneltmiş olalım: “Başörtüsünden vazgeçen kadınlar ona gereğince inandılar mı?”
NİÇİN BAŞÖRTÜSÜ TAKAR, TESETTÜRE GİRERİZ
Tesettür gökleri ve yeri yaratan gezegenleri halk eden Allah’ın buyruğudur.
Tesettür yeryüzünü ve içindeki dağları, denizleri, ovaları, ormanları bitkileri yaratan Allah’ın emridir.
Tesettür, milyonlarca sanat harikası canlıları ve insanları yaratan ve yaşatan Allah’ın yasasıdır.
Tesettür, insanları kadın ve erkek olarak yaratılmışların büyük çoğunluğuna üstün olarak yaratan, melekleri onlardaki öze saygı secdesine vardıran Allah’ın arzusudur.
Tesettür, kendi zatına ibadetle yükümlü kıldığı biz insanları, bütün iradeli hayatından yargılayıp ebedî Cennet ile mükafatlandırıp Cehennem ile cezalandıracak olan rahmeti sonsuz Allah’ın Kur’ânî emridir.
TESETTÜRÜ ANCAK MÜMİN KADINLAR UYGULAYABİLİR
Tesettürü ancak Allah’a ve âhiret hayatına iman eden kadınlar uygulayabilir. Böylesi bilgi ve bilince dayalı imana sahip olmayan kadınlar, özellikle de modern piç yaşamın egemen olduğu şartlarda yaşayan kadınlar tesettür emrini uygulayıp hayatlarına anlam ve amaç kazandıramazlar.
Bunun içindir ki tesettür emri, ilgili iki ana Kur’ân âyetinde yani Ahzap 59 ve Nûr 31’de “müminlerin kadınlara söyle” ve “mümin kadınlara de ki” şeklinde başlayan emirlerle iman eden kadınlara verilmiştir.
EY AÇILIP SAÇILAN KADINLARIMIZ/ KIZLARIMIZ!
Muhafazakarlık adına, ana babalarınızın arzusuyla veya mahalle baskısıyla örtünecekseniz ve son günlerde gördüğümüz şekilde başörtülü olarak alenen sevişecekseniz daha bir açılıp saçılın.
Ama bilin ki tesettür, sizin her birinizi özgün ve özgür bireyler olarak yaratan Allah’ın buyruğudur ve içinde ebediyen genç ve güzeller güzeli olarak yaşayacağınız Cennetlere götürecek farz bir görev ve kültürel cihaddır.
SÖZÜ RABBİMİZE BIRAKALIM:
“Ey Peygamber/ Ey Yükümlü İnsan! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadılarına söyle/emret. Vücutlarını kuşatıcı giysilerini baştan aşağı sarkıtarak örtünsünler. Böylesi örtünmeleri (ahlâki çizgide yaşayan erdemli kadınlar olarak) tanınmalarına (bakışla, sözle ve elle) incitilmemelerine daha uygundur. Allah çokça bağışlayan ve pek çok merhamet edendir.”
TESETTÜR ÇEVRENİN ARZUSU
VE BİR GELENEK DEĞİLDİR
Eleştiriye önce açılıp saçılan kadınlarımızdan değil hakkı söylemeyen diyanet ve ilahiyat hocalarından, dinimizi istismar eden siyasilerden ve duyarsız ana babalardan başlamamız gerekir. Tesettür yalnızca asırların oluşturduğu bir gelenek değildir. Tesettür ana babanın, ninenin ve dedenin talebi değildir. Yaşanılan çevrenin gereği ve siyasetin rant kapısı hiç değildir. Tesettür ruhumuz, mallarımız, inanç ve yaşam düzenimiz gibi ve bedenimiz üzerinde Allah’ın hakimiyetini kabulün nişanıdır. Rabbimizin Kur’ânî emirleri ve yasakları, gereğince anlatılmadığı ve inanılmadığı için ne alkollü içkilerden, ne zalim faiz uygulamasından, ne zina ve eşcinsellikten ve ne de yolsuzluklar ve tesettürsüzlükten korunmak mümkündür.
ÖZEL HAYATIMIZI KORUMALIYIZ
Örtünme erkeklerimizin için de önemli olmakla birlikte, özellikle kadınlarımız için daha bir önem arz eder. Bizler özel hayatımızda dahi çıplaklıktan korunmakla yükümlüyüz. Aziz Peygamberimiz, Allah’tan utanmamızı öğütlerken, bize refakat eden rahmet meleklerine karşı utançlı olmamızı da öğütlüyor. Daha açık bir anlatımla özel hayatımızda kimse görmüyorken bile çıplaklıktan korunmamız emrediliyor. Yapılan açıklamalardan özel hayatımızda eşler arasında oluşması doğal olan çıplaklığın haram olduğu sanılmamalıdır. İslâmi ölçülere göre giyinmediğinizde insanların dikkatlerini çeker, vücudumuzun mahremi bölgelerine nüfuz etmeleri için onları tahrik etmiş oluruz.