Tesettür üzerine

4-5 sene kadar önce İspanya'ya Endülüs Medeniyeti'ni gezmeye gitmiştim. Gerçekten hayran kaldım, aynı zamanda da hüzünlendim. Bir ara İslam'ın hakim olduğu bu topraklarda şimdi başkaları hüküm sürüyordu.

Orada otelde dinlendiğim bir akşam televizyona bakarken çarşafa benzer tesettürlü kadınların olduğu, erkeklerle kadınların mahremiyete ve bir arada olmamaya özen gösterdikleri bir belgesel film dikkatimi çekti. Belli ki bir dini grup anlatılıyordu. Namaza benzer ibadetleri bana ilginç gelmişti.

Ertesi gün rehberimiz Erol Duran beye filmi anlatıp açıklamasını istediğimde geleneksel bir Hıristiyanlık tarikatından bahsedildiğini söyledi. İslamiyete yakın yaşadıklarını, birçok hususta dinimizin kurallarıyla örtüştüklerini belirtti.

Bunları neden mi anlattım? Bir ay kadar önceydi. Gazetemiz yazarı İsa Tatlıcan'ın devamlı bulunduğu Kariye Müzesi karşısındaki açık hava çay bahçesinde oturuyordum. Müzeye gezmeye gelen bir grup çarşaflı kadın dikkatimi çekti. İsmail Ağa Cemaatinden olduklarını düşündüm. Fakat bu kadınlar hep uzun boylu ve renkli gözlüydü. Yani Avrupalı rahibelerdi bunlar.

Demek ki Hıristiyanlıkta da kadınların örtünmesi söz konusudur. Ancak zamanla bu kural gevşemiş ve örtünme dejenerasyona uğramıştır. Ama ilk zamanlardaki gibi tesettürü devam ettiren bir kesim vardı.

Günümüzde İslamiyette tesettürün olmadığını ileri sürebilen modern din adamları taslakları ortalığı sardı. Ama görüldüğü gibi bütün ilahi dinlerde kadınların örtünmesi mevcuttur.