Teşekkürlerim ve Serzenişim-1
En son yazıyı 27 Eylül’de kaleme almışım. Son yazıları kaleme alırken bugüne kadar hiç görmediğim ve yaşamadığım ağrılar, sızılar içindeydim.
İşte bu ağrı ve sızıların hikâyesini yazayım ki belki daha
dikkatli daha işlerini severek yapan insanlar çoğalır.
Oysa ağrılar ve sızılar baş gösterince bilâderim Ali’yi
çağırmış 25 Eylül Akşamı Balıkesir Şehir Hastanesi’nin acilinin yolunu
tutmuştuk. Ambulansla gelmediğimizden daha girişte ‘Niye geldiniz” bakışlarına
maruz kaldığım hissine kapıldım.
İçeride masasında oturup ayağa bile kalkmaya lüzum görmeyen
bir görevli önce ateşimi ölçtü;37.5. Sonra nabzımı ölçtü 107. Ardından
şikâyetimi sordu. 3-4 gündür çektiğim ağrı-sızıları tarif ettim. Eklemlerimin
romatizmalı gibi ağrıdığını, sırtıma ağrıların girdiğini mideme bir şeylerin
oturduğunu göğsümün ağrıdığını, boğazlarımın sıkıldığı ifade ederek 54
yaşımdayım diyerek bugüne kadar böyle bir şey görmediğimi ilave ettim.
Bizi sarı çizgiye değil de daha hafif çizgi sınıfına
koymuşlar ki öncelik bizde değildi. 10 dakika sonra sıra geldi. Masasında
oturan doktora da aynı şikâyetleri sıraladım. O arada perdenin arkasındaki
muayene bölümüne geçtik. Doktor bey oraya geldi. Yine şikâyetleri tekrarladık.
Çok sağ olsun tüm şikâyetlerin ardında ne sırtımı ne kalbimi bile dinleme gerek
göremeden sadece ağzımı açtırma lütfünde bulundu. Sonrada soğuk algınlığı deyip
hemşire hanıma talimat verdi ve bir iğne yapılması talimatı verdi. İğnenin
ardından doktorun yine yanına gittim ve derdimi tekrar anlattım. “Bakın doktor
bey ben bu yaşımdayım böyle ağrılar görmedim. Kalbim sıkışıyor. Farklı bir şey
olmasın. Bakın sizleri ziyarete değil şikâyetim olmasa niye sizleri meşgul
edeyim” şeklinde konuşsam da anlatamadım. Hele Ankara oturuyorum dediğimde
doktor efendinin ne kadar telaşlandığını kaçacak yer aradığını fark ettim.
Ayrılırken de covit ihtimaline karşı hastaları tam kontrolden kaçındığını cümle
arasında ki kelimelerden itiraf ediyordu. Kalkıp kalp sıkışması dolayısıyla da
Pazartesi kardiyolojiye uğrayabileceğim tavsiyesini ihmal etmedi.
Tabii biz acilden bir çare bulamadan ayrıldık. Ama benim
ağrı ve sızılar kesilmedi. Hafta sonunu o ağrı ve sızılarla geçirdim. Yine
geçmeyince hafta başı özel hastaneden kardiyolojiden randevu aldık. Salı günü
randevumuza gittik. İşlemleri yaptırdık EKG’yi çektirip doktora göründük. Kan
tahlillerimiz yapıldı. Şükür kalple ilgili bir durum olmadığını söyledi. Fakat
ne hikmetse bizim Doktor Ankara’da oturduğumuzu öğrenince telaşlandı.
Şikâyetleri ona da sıraladığımda enfeksiyon hastalıkları bölümüne gitmemi
söyledi.
Ardından hemen o bölümün yolunu tuttuk. Daha önce verdiğimiz
kan örneklerinden ilave tetkikler ve ayrıca göğüs filmi çektirdi. Filmi
izledikten sonra bir de göğüs tomografisi çektirdi. Bu arada covit testi için
talepte bulunmuş. Test için görevli geldi. Burun ve boğaz süprüntüsü aldılar.
Sonuç pozitif olursa akşam haberdar edilir denildi. Bizim enfeksiyon doktoru da
testin sonucunu bekleyip ilaç tedavisi vereceğini söyledi. Fakat ertesi günü
sonuç negatif çıkınca biz de doktora uğradık. Soğuk algınlığı zatüre tedavisi
için üç ilaç yazıp gönderdi. Fakat verdiği ağrı kesici dahi benim ağrılara
fayda etmedi.
Bu hikâye burada bitmedi. İnsanın dostunun varlığı bile
şifa. Pazar günkü yazımızda devam edelim inşallah.
Cuma’nın rahmeti üzerinize olsun.