Terörün her türlüsüne lânet olsun
Huzurumuza
kasteden ve Türkiye’yi mâteme boğan hain saldırıların arkası kesilmiyor.
1984
yılından başımıza musallat edilen PKK terör örgütü anne karnındaki bebekten
tutunda kundaktaki bebeğe, dağdaki çobandan tutunda ömrünün son demlerini
yaşayan ihtiyarlara, okul bahçesinde oynayan çocuklardan tutunda onları eğiten
öğretmenlere, köy korucularından tutunda bekamızın teminatı Mehmetçiklere kadar
30 binden fazla insanımızı hayattan kopardı.
Yuvalandıkları
Gara’ya düzenlenen Pençe Kartal-2 Harekâtı’nda yıllardır ellerinde tuttukları
13 canımızı mağaralarda hunharca katletti.
“Son
Kale” Türkiye’ye diz çökertmek, kendilerine köle yapmak isteyenler, rahmet
ve bereket aylarını hiçe sayarak dokunulması yasak, kutsal canlarımıza kıydı.
Ateş sadece
düştüğü yeri değil, Türkiye’yi yaktı.
*
Anaların,
babaların, kardeşlerin, yarların, evlatların gözlerine tıpkı Yakub gibi ak
perdeler indi.
Yine de umutlar
kesilmedi, her defasında olduğu gibi “vatan
sağ olsun” denildi.
Gündüzü
olmayan geceler boyunca hep, “Ben üzüntü
ve tasamı yalnız Allah’a açarım” (Yûsuf, 86) duası arşa yükseldi.
Bu bir
imtihandı.
Ve hiç
şüphesiz “Allah sabredenlerle beraberdi”.
(Bakara, 153)
Yusufların
şühedayâ bulanmış bedenleri meleklerin kanatlarının gölgesinde birer birer berzâha
uğurlandı.
Yusuf yüzlü şehitlerin
hikâyeleri dilden dile dolaşmaya başladı.
Feryatlar,
gözyaşlarına karıştı.
Metanetle “kader”e boyun eğildi.
İsyan edilmedi.
Yaradan’a
kafa tutulmadı.
Fakat “isyan” için fırsat kollayanlar, hiçe
saydı yarım kalan hayatların mâtemini.
Kustular
kinlerini...
*
Biz
mâtemimizi tutarken, canımızı acıtmak için ilk tepkiyi teröristlerin ağababası ABD
verdi. “Türk vatandaşlarının terör
örgütü PKK’nın elinde öldüğü haberleri doğruysa, bu eylemi en güçlü şekilde
kınıyoruz” ifadeleriyle acımızı paylaşmadıklarını bir kez daha teyit etti. Üstüne
üstlük Kuzey Irak’tan Suriye’nin kuzeyine silah dolu TIR’ları PKK-PYD’ye sevk
etmeye devam etti.
Küfür
milletiyle savaş bitmedi, yeni başlıyor...
Şimdi tüm
Türkiye’de amasız, fakatsız, tefrikasız; vahdet zamanı...
Ya olacağız,
ya öleceğiz!..
***
TRAFİK TERÖRÜ HIZ KESMİYOR!..
Önceki gün Konya’nın
Karapınar ilçesinde 5 kişinin hayatını kaybedip, 38 kişinin yaralandığı trafik teröründen
sonra, dün sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Türkiye yeni bir mâteme uyandı. Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinde yolcu
otobüsünün tıra arkadan çarpması sonucu ilk verilere göre 3 kişi ölürken, 41 kişi
de yaralandı.
Trafik
terörü yol konforu, yüksek araç güvenliği ve denetimlere rağmen hız kesmeden
devam ediyor. Bu “gizli terör”
yüzünden ocaklar sönüyor.
Emniyet
Genel Müdürlüğü Trafik Şube Başkanlığı’nın verilerine göre; Türkiye’de 2020
yılında meydana gelen 338 bin 335 trafik kazasında 2 bin 75 kişi hayatını
kaybederken, 214 bin 715 insan yaralandı. En çok “trafik cinayeti” İstanbul’da yaşanırken onu Ankara, İzmir, Antalya
ve Bursa izledi.
Türkiye bu
rakamlarla dünyada büyük savaş, kıtlık ve salgın hastalıklarla boğuşan
ülkelerin ardından en çok ölüm yaşanan ülkeler sıralamasına girdi.
2019 yılı
verileri de 2020’den farklı değil.
Yollardaki
bütün konfora rağmen “trafik canavarı”
hız kesmeden can almaya devam ediyor.
Çoğunlukla
insanların sebep olduğu bu “gizli afet” her gün bizlere onulmaz acılar
yaşatıyor.
Direksiyon
başına geçince canavarlaşan sürücüler...
Kuralları
hiçe sayan yayalar...
Lütfen yaşam hakkının kutsal olduğunu unutmayın!..