Terörün gölgesi
Terör devleti İsrail’in Uluslararası Adalet Divanı’nda
yargılanma süreciyle dünyanın gündemi allak bullak oldu. İsrail’in soykırım
suçlarıyla ilgili önemli deliller toplayan Türkiye de, Irak’ın Kuzeyindeki hain
bir terör saldırısı ile seçim gündemini de, ekonomi gündemini de, Gezi
hükümlüsü Can Atalay bahanesi ile CHP’nin DEMlemek istediği Anayasa gündemini
de, hatta hatta yüz gündür devam eden, Siyonist BM düzeninin elimizi kolumuzu
bağladığı, insanlık vicdanını kanatan Gazze’deki katliam ve soykırım gündemini
de bir kenara itmek zorunda bırakıldı. 9 şehidimize, Irak ve Suriye
politikalarına yeniden odaklandık. Şehitlerimize rahmet, kıyısında bucağından
siyasi ve maddi menfaat için PKK terörüne sempati gösterenlere ise lanet olsun.
UAD’da soykırım davasının başladığı gün, ABD ve
İngiltere’nin öncülük ettiği Refah Muhafızı operasyonu ortakları Kızıldeniz’de
ticaret rotasını tehdit ettiğini öne sürdükleri Yemen’deki Husiler’i
bombalayarak İsrail soykırımı davasından dikkatleri enerji ve ticaret
koridorlarına çevirdi. Rusya’nın uyarısı üzerine Yemen saldırıları sadece bir
uyarıdan ibaret kaldı.
ABD, İran’ı direk olarak hedef almak istemediği için Devrim
Muhafızlarını ve desteklediği, Husileri, Hizbullahı, Haşdi Şabi’yi, Suriye’deki
Şii milisleri vuruyor. Bölgede Şii hilalini ABD desteği ile oluşturan İran ise
kapışmanın kendi toprakları dışında, sunni coğrafyada yaşanması için azami
dikkati gösteriyor. Yani ne ABD direk İran’ın kuyruğuna basıyor, ne de İran ABD
ve İsrail’i direk hedef alıyor.
Gazze’de soykırımı perdelemek için ABD kamuoyunu esir alan
MOSSAD’ın üyesi olduğu açıklanan Jeffrey Epstein’in pislikleri ortaya saçıldı
bir anda. Pedofili olduğu için 2016’da hakkında dava açılan 2019’da hapishanede
şaibeli bir şekilde cesedi bulunan Epstein dosyalarında Clinton’dan, Trump’a
ABD devlet başkanlarının, işadamlarının, iş ve sanat aleminden isimlerin küçük
yaştaki kız çocuklarına tecavüzleri ve öldürmeleri gibi pislikler saçıldı
ortaya. ABD derin devletini kontrol altına almak için saçılan bu pisliklerin
karşılığında New York’ta 770 Eastern Parkway' adlı sinagogda tüneller ortaya
çıkarıldı. Bir ucu çocuk müzesine çıkan tünellerde kanlı yataklar çocuk kanları
polis tarafından hiç incelenmedi bile. Her iki olay da lağım farelerinin
birbirlerine pazu göstermesinden ibaret kaldı.
Okullarında Filistinliler lehine gösteriler yapılmasına mani
olmayan rektörlere atılan iftiralar mı dersiniz, İsrail lehine görüş bildiren
83 senatöre 120 bin dolar bağış mı dersiniz, Filistin lehine söz söyleyen
Temsilcler meclisi üyelerinin görevlerine son verilmesi mi dersiniz. Yahudi
sermayesi ve algı yapıcıları başta BM Güvenlik konseyindeki ülkelerin yöneticileri
olmak üzere ulaşabildikleri herkesi adeta ablukaya aldılar. Mesela İsrail
katliamlarına karşı ses çıkartan Fransa Başbakanı Elisabeth Borne görevinden
istifa etmek mecburiyetinde bırakıldı. Yerine eşcinsel bir Yahudi olan Gabriel
Attal getirildi. Attal, eşcinsel birliktelik içerisinde olduğu Stéphane
Séjourné'yi Dışişleri Bakanı olarak atamaktan geri kalmadı.
Türkiye son üç haftada Irak’ın Kuzeyi’nde üç büyük terör
saldırısı ile karşı karşıya kaldı. 22-23 Aralık terör saldırılarında 12
evladımızı şehit verdik. 19 Aralık’ta Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin’in
Ankara ziyaretinden sonra, ABD üsslerinin Irak’tan çekilmesinin resmi olarak
istenmesi ardından 12 evladımızı şehit verdik. Irak Dışişleri Bakanı Hüseyin’in
iki gün önce ABD askerlerini savaşa gerek kalmadan çıkarmayı planladıklarını
belirtirken İsrail, ABD askerlerinin bölgeden çekilmemesi için ellerinden gelen
her şeyi yapacaklarını açıkladı. Pentagon Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder,
Irak’tan çekilme gibi bir planları olmadığını söyledi. Yine Irak’ın Kuzey’inde
9 şehidi bu açıklamalardan hemen sonra vermemiz garip bir tesadüf mü sizce.
Türkiye’nin Irak ile kuracağı Ovaköy-Basra koridoru,
ABD-İngiltere-İsrail ve bölgesel ortaklarının sömürü düzenlerini bitireceği
için Türk askerinin sınırlarında terörü ezmesi istenmiyor. Bölgede dengeler o
kadar pamuk ipliğine bağlı ki kim meşru kim gayrı meşru birbirine karışmış.
Mesela Talabani’nin bacanağı Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid’in karısı Şahnaz
İbrahim Ahmed’in PKK terör örgütüne verdiği destek herkes tarafından biliniyor.
Ha keza Talabanilerin bölgede PKK terör örgütüne alan açmak için dron ve
havaalanı ortaklığı dahil her şeyi yaptıkları başka bir gerçek. AB, ABD, İsrail
takımının bölgede İslami yapılanma istemediği için Barzanileri oyun dışı
bırakmak istemeleri seküler PKK ile bölgeyi dizayn etme arzuları işleri
karmaşıklaştırıyor. Talabaniler Türkiye’de de ofis açacakları Channel 8 isimli
bir tv kanalını da bu hafta 18 Ocak’ta yayına başlatmayı planlıyor.
Türkiye’nin onca harekata rağmen niçin hala operasyon
yediğini sorarsanız, bence İran gibi Türkiye’de ABD ve Batılı güçleri karşısına
almak istemedikleri için bunca şehit veriyor. Terör örgütü sızmaları Irak’ın
Kuzeyinde M4 karayolunda varlık gösterme çabasından ibaret. İran’dan çıkan bir
tır bu karayolu boyunca Şam’a hatta Lübnan’da Hizbullah’a kadar ulaşıyor. Yani
Şii hilalinin Kuzey ayağı bu M4 karayolu. Türkiye’nin M4 Karayolunda hakimiyet
kurması durumunda buna İran’da, Suriye’de, ABD’de, PKK terör örgütü de karşı
çıkıyor. Türkiye bu güne kadar yaptığı 4 operasyonda da sınırımızın 30 km
güneyindeki bu karayoluna yaklaştırılmadı. Bu yüzden Münbiç, varılan mutabakata
rağmen, ABD tarafından Türkiye’ye değil Ruslara teslim edildi. Eğer Türkiye
bekasını güven altına almak istiyorsa önce bu M4 karayolunu güven altına almalı
ve bölgedeki aktörleri buranın sahibi benim demeli. Aksi takdirde başkalarının
kurdukları oyunlarda figüran, yaptıkları operasyonlarda ise savunmacı konumunda
kalırız. Şayet Fırat Kalkanı operasyonunda Tel Rı fat ve Münbiç’e uzatılmış olsa ve M-4’ün bir bölümü kontrol
altına alınmış olsa idi, İran’ın Esed’e desteği bu kadar rahat olmazdı. Esed’in
de PKK terör örgütü ile petrol ve yol güzergah anlaşmalarına gerek kalmazdı.
Hem Esed, Hem İran, Hem de terörü destekleyenlerin işleri daha da zorlaşır,
bölge halkının Türkiye’ye itimadı daha da artardı.
Kim ne derse desin, Gerek Irak ‘Musul-Kerkük-Kandil’ petrol
ve gaz yatakları, gerek se de Suriye’deki enerji kaynakları tıpkı Akdeniz’de
olduğu gibi ABD, İsrail ve İngiliz şirketlerinin iştahını kabartıyor.
Emperyalistler buralardan pay alamayacaklarını anladıkları an bölgeye huzur ve
güven gelir. Aynel Arap’ta Lafarge başta olmak üzere terör örgütünün ekonomik
altyapısının vurulması iyi bir başlangıç. Eğer terörün gölgesinin üzerimizden
kalmasını istiyorsak, Türk güneşinin o bölgede doğmasını sağlamalıyız.
Vesselam…..