Terör ve Şair
Fransa'da herkesi üzen terör hadisesini, aklı başında olan insanlar kınıyor. İnsanlık, teröre karşı ortak tavır koymadığı için ne yazık ki kan akmaya devam ediyor. Bu çirkef olay, bana yıllar önce İstanbul'da yaşanmış bir başka terör ihanetini hatırlattı. Sultan İkinci Abdülhamid Han'a karşı yapılan bomba olayını! Bilindiği gibi 21 Temmuz 1905 tarihinde Yıldız Sarayı'nın yanındaki Hamidiye Camii'ne Cuma Selamlığı töreni için giden padişaha karşı yapılan, ama başarısız kalınan suikast neticesinde 26 kişi ölmüş, 58 kişi de yaralanmıştı. Ermeni teröristlerin bu alçak saldırısını ise Tevfik Fikret "Bir Lahza-i Teahhur" isimli şiirinde övmüş ve eylemin başarısızlığına üzülmüştü. "Asrın en siyasu00ee padişahı"na karşı kurulan hain tuzağın hezimeti, "Tarih-i Kadu00eem" şairini üzmüş, "Ey şanlı avcı, damını bu00eehu00fbde kurmadın! / Atdınu2026 fakat yazık ki, yazıklar ki vurmadın!" diyerek kederini iğrenç mısralarla ortaya koymuştu.
Zulme rıza zulüm olduğu gibi, teröre destek de teröristliktir. Dolayısıyla kanaatimce bu şair de en az o katiller kadar suçludur ve sorumludur. Bu menfur olayı pervasızca şiirleştirmiştir. İşte kötü şaire bir örnek! Edebiyat tarihimizde böyle olumsuz tiplerin sayısı şükürler olsun ki çok az. Biz iyi şairlerden bahsedelim ve onları rahmetle analım. Osman Yüksel Serdengeçti. Bir dava ve fikir adamı olduğu kadar duygu ve düşüncelerini şiirleştiren sanatkardan bahsedelim. Bugünlerde Abdurrahim Balcıoğlu'nun onun hakkında kaleme aldığı eseri okuyorum. Bazen hüzün dolu satırlarla kederleniyor, bazen de nüktelerine gülüyorum. Hayatını hasrettiği Serdengeçti mecmuası, toplam 32 sayı çıkabiliyor. Her çıkışından sonra Osman Yüksel'e zindan kapıları açılıyor.
Kıymetli ilim adamlarımızdan Prof. Dr.Cemal Kurnaz'ın Kurgat Edebiyat'tan iki değerli eseri çıktı: Osman Yüksel Serdengeçti Bütün Şiirleri ile Serdengeçti Şairleri. Bu ilmu00ee neşre çok sevindim. Emek veren aziz hocamıza teşekkürler. Serdengençti, "İmparatorluğa Mersiye" şiirinde Rumeli ve Balkanlar'ın kaybı ile ilgili hüznünü dile getiriyor. İlk kıtası şöyle: "Bin yıl oldu toprağına basalı / Hayli oldu kılıçları asalı, / Bülbüllerin onun için tasalı / Sazlar kırık, ayar tutmaz telleri. / Biz neyledik o koskoca elleri?.." Şair, "Cenk Türküsü"nde de gaza aşkını şu mısralarla dillendiriyor: "Canlandı gözümde yeniden mazi! / Ölürsem şehidim kalırsam gazi! / Bitiyor Mehmet'in burada sözü / Hazırım; korkum yok, ben harp ederim / Elimde süngüm cenge giderim."
Osman Yüksel'in "Ey İslam'ın nuru" diye başlayan "Ayasofya" şiiri biliniyor. Ama az bilinen çok değerli şiirleri de mevcut. Onlardan biri "Bir Kahraman Bekliyoruz" başlığını taşıyor: "Kal'a gibi dik başın bulutlarla yarışsın, / Dalga dalga saçların rüzgarlara karışsın! / Adını nakşedelim, eski kadu00eem surlara / Sesini haykıralım asırdan asırlarau2026" Serdengeçti'nin hamasu00ee şiirleri kadar mistik şiirleri de var. Mesela "Yunus'un Yollarında" adını taşıyan şiiri, şu mısralarla başlıyor: "Bu davet, bu çağrı herkese / Kulak verin siz bu sese / Ne felsefe, ne vesveseu2026 / Bir avuç toprak / Bir yeşil yaprak / Bir damla suu2026 / Hakikat işte buu2026 / Yunus'um Hu00fbu2026 / Yunus'um Hu00fbu2026"
Osman Yüksel Serdengeçti'yi son yıllarında bir defa gördüm. Türk Edebiyatı Vakfı'nın Cağaloğlu Yeşilay İşhanı'ndaki merkezine getirilmişti. Parkinson hastalığı dolayısıyla eli devamlı titriyordu. Başta Ahmet Kabaklı Hoca olmak üzere çevredekilerin ona gösterdikleri hürmet dikkatimi çekmişti. Yüzü nurlu ve kararlıydı. Gözümde ve gönlümde tarihten kopup gelmiş bir kahraman gibiydi. Genç meraklılar olarak, onu görebildiğimiz için çok sevinmiştik. Ne yazık ki rahatsızlığı dolayısıyla pek konuşamamış, sadece hatipleri dinlemekle yetinmişti. Kendisine getirilen bir çayın şekerini karıştıramayınca "Hey gidi Osman Yüksel! Bir zamanlar Türkiye'yi karıştırıyordun, şimdi bir bardak çayın şekerini karıştıramıyorsun" diye nükte yapmıştı. "İhtiyarlık" şiirinde de bu halini mizahu00ee bir üslu00fbp ile şöyle anlatıyor: "Artık iş kalmadı yarenler bizde / Tökezliyor olduk yazıda düzde / Şairdik, hatiptik, yazardık sözde / Ekmeği yemeye ağızda diş yok / Dedik ya efendim bizlerde iş yok." Ve bu şiir şöyle bitiyor: "Yaşıtlarım birer birer ölüyor / Yeşil yaprak kara toprak oluyor / Azrail de başucumda soluyor / Üstüme dikmeye ağaç yok, taş yok? / Arkamdan vermeye yemek yok, aş yok." 10 Kasım 1983 tarihinde vefat etmişti. Vefatından önce Türk Edebiyatı dergisinde son şiirleri yayımlanıyordu. Şubat 1983 sayısında yine hüzünlü bir şiirini okumuştuk o zaman. Başlık bile sarsıcıydı: "Gelsen de Bir Gelmesen de". Şöyle başlıyordu: "Artık olan oldu bize, / Gelsen de bir, gelmesen de. / Gelemeyiz biz yüz yüze, / Gelsen de bir gelmesen de." Ömrünü hüzünlü bir hikaye şeklinde dile getiren şairimiz, şu mısralarla destansı hayatını tasvir etmişti: "Serdengeçti artık bitti, / Bu ayrılık cana yetti, / O bir kuştu, uçtu gitti, / Gelsen de bir, gelmesen deu2026" Rahmet dilediğim Osman Yüksel Serdengeçti unutulmayacak büyük bir kahramanımızdır. Yazımızı "Dörtlük"le taçlandıralım: "Kula kul olmak için atılmadık meydana / Biz yalnız hakikate, hakka secde ederiz. / Nasıl girdiyse dava sahipleri zindana / Bilsin ki kahpe zaman biz de öyle girerizu2026"