Terör ve Medya
1 Ekim’de PKK tarafından Ankara’da gerçekleşen hain saldırıya ilişkin sözlerinden ötürü Ayşenur Arslan gözaltına alınmıştı. Terörü meşru gösteren ifadelerle ilgili olarak hem kendisi hem de yayın organı hakkında inceleme başlatıldı. Arslan’ın devirdiği çam, yaptığı gaflar bini aşsa da bu konuyu medya terör ilişkisine getirmemizin önemli olduğunu düşünüyorum.
Terör konusunda sorumlu ve doğru bir habercilik, istisnasız tüm haber kuruluşlarından beklenen temel bir değerdir. Çünkü medya, yayınladığı haberlerde kamuya kilit bilgileri vermesi elzemdir. Bu yüzden terör haberlerinin sunuluşunda önemli birçok konu beraberinde gelmektedir. Nitekim hukuk profesörü Bassioni de bu haberlerin hukuki çerçevesini çizmişti:
• Basın olayı etkileyebilecek ya da teröristlerin haber almalarını sağlayacak detayların sunumunu geciktirmeli ya da ertelemelidir.
• Haber sunumu olayın nesnel haber değeriyle orantılı olmalı ve olay bütüncül bir şekilde haber metninde yer almalıdır.
• Çok fazla tanıtımdan kaçınılmalı, kanıtlanmamış söylentiler ya da ölü sayıları bildirilmemelidir.
• Basın “nasıl”a (how to) ilişkin stratejisini ortaya koyarken dikkatli olmalıdır. Aksi takdirde taklitçileri cesaretlendirmiş ya da devletin çözüm planını ortaya koyarak; teröristlerin önlem almasını sağlamış olacaktır.
• Gazetecilerin müzakerelerin bir parçası ya da tarafı olmaktan kaçınması gerekmektedir.
• Medya, basın havuzunu diğer haber organizasyonları ve yasal kurumlarla kolektif bir biçimde oluşturmaya gönüllü olmalıdır.
• Haber medyası, terörizmin yüksek oranda riskler içeren ve düşük oranda başarı kazanma olasılığı bulunan bir davranış olduğunu vurgulamalıdır. Terör olaylarını görmezden gelmemekle birlikte, taleplerin yasal bir zeminde bildirilmesi gerektiği konusunda kamuoyunu eğitmelidir.
Medyanın kontrolü terörizmle mücadelede belki en önemli silahlardan biridir ancak bu yöntemler Hitler, Stalin ve Mao gibi diktatörler tarafından kullanılmıştır. Demokratik toplumlarda baskıcı yöntemlerle terörle mücadele etmek yerine medya ile etik kodlar üzerinden müzakere ortamı şarttır. Bu noktada devlet kurumlarının medyadan birtakım beklentileri vardır. En önemlisi medyanın devlet politikalarını desteklemesidir. Teröristler birer lider veya kahraman olarak değil, suçlu olarak temsil edilmelidir. Kamuoyu acilen panik havasından uzaklaştırılarak sakinleştirilmelidir. Devlet organlarına ait olumlu algının yükseltilmesi, mücadele faaliyetlerinin eleştirilmemesi ve sonuçta devletin kurumsal imajının zayıflatılmaması elzemdir. Benzer diğer eylemlere neden olabilecek özendirici bir yayıncılıktan kaçınılmalıdır.