Terör sebeplerinden biri (1)
Ülkemiz kırk yıldır terör belası ile uğraşıyor. İç sebepleri olduğu gibi bunlardan daha farklı dış sebepleri de var. Daha önceki birçok makalemizde bunlardan bahsetmiştik. Terör sebeplerinden yüzlercesinin içerisinden “Haksızlığa Uğrama Duygusunu (Psikolojisi)” beraberce çalışalım bugün.
Gerekçeleri ne olursa olsun, kimin haklı kimin haksız
olduğu, ne kadar haklı ya da haksız olduğu bir tarafa eğer bir grup (ırk, din,
millet, …) haksızlığa uğradığına inanırsa ve bu haksızlık durumu fiili olarak
devam ederse toplumsal nefs harekete geçer.
Akabinde haksızlıkla ilgili konularda kendilerine gelen her bilgiyi, her
uygulamayı kaydetmeye başlar. Bilgiler toplandıkça, bu bilgilerden tıpkı bir
ipek böceği gibi koza örmeye başlar. Aradan ne kadar çok zaman geçerse, ne
kadar çok haksızlığa uğradığına dair bilgi gelirse, kozanın duvarları o kadar
muhkem olur. Bir süre sonra olumlu da olsa, o kozaya dışarıdan bilgi giremez
hale gelir. Kayıt sadece negatif yönlü çalışır.
Bir süre sonra karşınızda haklarını savunacak “yılmaz
savaşçılar (!)” bulacaksınız demektir. Başvuracakları her yöntem her eylem türü
onlar için makul yöntem ve eylem olacaktır. Siz karşılık verince, çok daha
fazla bilenecekler ve daha çetin mücadele edeceklerdir.
Burada mutlak olarak bilinmesi gerekenler bize göre
şunlardır:
Koza asla akıllarda örülmez, sadece nefslerde örülür.
- Nefiste örülen her koza,
nefsin ürünü olan kin, nefret, yok etme ve benzeri negatif duygularla
sürekli beslenir.
- Nefislerde örüldüğü için,
karşı tarafın söyleyeceği hiçbir akli delil (isterlerse dünyanın en haklı
gerekçelerini sunsunlar) kabul edilmeyecektir. Sizin akılla karşılığınızı,
o/onlar nefsiyle kabul edecek, nefsiyle kabul ettiği için de kesinlikle
kulaklarını her türlü akli delile tıkayacaklardır.
Nefsin egemen olduğu bir yerde, akıldan hiçbir şekilde söz
edilemez.
Dış Güçlerin Desteği:
Zaten nefsiyle hareket eden bir topluluk, kendine uzanan yardım ellerini dost
elleri olarak kabul edecektir. Bunu, şu şekilde kolayca anlamak mümkündür.
Boğuluyorsunuz ve bir el sizi boğulmaktan kurtarıyor. İlk tepkiniz ne olur?
Teşekkür ve minnet duyma. Durum aynıdır. Son derece zor şartlarda mücadele
ederken size uzanan her eli, dost eli kabul edersiniz.
Bizim amacımız; bir ülkede karışıklık, kalkışma, terör, …
hallerinde insanları öldürmeye, yaralayıcı tepki vermeye iten sebeplerden
sadece birini ve bu sebeplerin de kendi içinde ele alınabilecek onlarca hatta
yüzlerce sebepten birini basitçe anlatmaktı.
Amacımız konuyu açıklamak değil, sadece bu meselenin
kapısından içeriye kısaca, basitçe bir göz attırmak. Böyle bir konunun milyonda
birinden bile bahsetmiş değiliz. Konusunda uzman psikolog, sosyal psikolog,
sosyolog, din adamı, siyaset bilimci gibi belli alanlardaki insanların bir
araya gelerek, sahada çalışarak ortaya çıkaracakları bilgi ve çözüm yolları en
doğru yoldur.
Ellerine bir çubuk alıp “hadi kır bakalım” deyip, çubuğu
kırdırıp sonra bir deste çubuk alıp onları kırdırtmaya çalışmak, kırılmayınca
da “işte gördün mü bak, tek çubuk kolayca kırılıyor ama çubuklar bir araya
gelince kırılmıyor” demek ve birlik olarak bunu örnek göstermek, insana
yapılabilecek, insan aklına yapılabilecek en büyük hakaretlerden biridir.
Bir mesele, insan nefsinde örüldüğü zaman onu eski haline
dönüştürebilmenin tek yolu, haksızlığının giderildiğine inanmasıdır. Ya da
kendi eliyle haksızlığını gidermesidir.
Akli delil, sadece aklını kullanabilecek durumda olan birey
ve toplumlar için işe yarar bir yöntemdir.
Sevgi elini uzatmak asla yetmez. Nefs; bir şeye, özellikle
olumsuz konularda taktığı zaman, sadece nefsin tatmin olabileceği şeyler ortaya
çıkarsa ilgi gösterecek, aksi halde durmadan kozasını örmeye devam edecektir.