Terör örgütlerinin yok farkı, hepsi göbekten bağlı!
Önce Reina, sonra da İzmir saldırısı ile bir kez daha sarsılsak da millet olarak geleceğe doğru yürüyüşümüzden geri duracak değiliz!
MİT krizinden bu yana Türkiye'yi çeşitli yollarla diz çöktürmek isteyen derin yapının kolay kolay pes etmeyeceğinin farkındayız.
Klasik/modern darbe ve kalkışmaların envai çeşidini milletimiz üzerinde kullanan güç, denediği yolların sonuna yaklaşmış görünüyor.
Yılbaşı gecesi gerçekleştirilen Reina ve sonraki İzmir saldırısıyla "yaşam tarzına müdahale" üzerinden algı yürütüp provokasyona yönelen zihniyet, her defasında yenilmeye mahku00fbm olacaktır.
Reina saldırısını yılbaşı kutlamasıyla ilintili gösterme çabası içerisindeki zevat, İzmir'de tüm ipuçlarının PKK'yı gösterdiği saldırı sonrası şehit olan Kürt polis ile toplum dinamiklerimizin ne kadar mukim olduğunu bir kez daha tecrübe etti.
Kendilerinin aksine millet; terör kimden gelirse gelsin kınayan, kim hayatını kaybederse kaybetsin yas tutan toplumun birlik ve beraberlik azmi yeni bir sınanmayı daha geçmiştir!
Terör eylemlerini kınamak için bile saldırının kimden geldiğinin deşifre olmasını bekleyecek kadar ikiyüzlü davranan sahte insanseverler milletimizin aidiyet bilinci karşısında daha çok şaşkın olacak gibidir.
Akıl ve muhakemesini kullanmaktan aciz, derin devletin acınası kuklalarına dönüşmüş sözde okumuş-yazmış taifemiz her geçen gün kutsiyet atfettiklerini yerle yeksan ettiklerinin farkında dahi değiller! Her terör saldırısı, bilumum kaza vs sonrası hükümet eleştirisi için argüman yakalamış entelin komik heyecanına kapılmaları, gerçekleri görmelerinin önündeki en büyük engel.
Bu hal ve ahval içre olduklarındandır ki milleti etnik, mezhep ve yaşam tarzı farklılıkları üzerinden ayrıştırmaya çalıştıkça birbirine daha da kenetlenmesini şaşkınlıkla karşılamaktadırlar.
Son kertede "yaşam tarzı baskısı" iddiasıyla kışkırtılmaya çalışılan taifenin Reina saldırısıyla birlikte terör örgütünü değil de iktidarı, muhafazakar/dindar insanları hedef alması ilginç bir detay. DEAŞ üzerinden bile AK Parti ve tabanına taarruzu yollarını arayan bu kesim, ne derin bir paradoks içinde olduğunun farkında değil!
İzmir'deki saldırının PKK'yı işaret etmesinden sonra bile dindar insanları, AK Partilileri suçlayıcı üsluplarından vazgeçmeyen bu küçük kesimi dün savunduklarını bugün eleştirirken görmek çok olası!
Özellikle Reina saldırısı üzerinden bir kesimi "yaşam tarzına müdahale" üzerinden korkutarak panik ve korunma refleksiyle ortaya yanlış savunma stratejileri çıkartmayı hedefleyen bir odak var.
Bir yandan askere, polise saldırıp şehit eden bu güç diğer taraftan yılbaşı gecesi eğlence mekanına saldırarak toplumda kutuplaşmalar oluşturma peşinde.
Büyükelçi suikastıyla birlikte Reina saldırısının da profesyonel bir ekip güdümünde yapıldığı bugün siyasetle en alakasız kişi tarafından bile tahmin edilmekte.
Fransa'daki saldırıda teröristin pasaportunu arabada unutması gibi Reina saldırganının pasaport bilgisi diye FETÖ itirafçısı olduğu iddia edilen şahsın hedef gösterilmesi de çok yönlü ve karmaşık bir tezgahı göstermekte.
Ayrıca Reina tetikçisinin selfie görüntülerinin kim tarafından hangi amaçla paylaşıldığı, bunun arkasında da farklı kurgular olup olmadığı zamanla deşifre olur mu bilinmezu2026
Oyun büyük, kurgu karmaşık olsa da feraset ve irfanla bakabilen bu millet her bir teşebbüsü boşa çıkarmaya devam edecektir. Her ne kadar terör örgütlerinin isimleri farklı olsa da aynı merkezden yönetildiklerine dair kimsenin şüphesi yoktur.
Ömer Halis Demir'in isminin yanına unutulmaz harflerle Fethi Sekin yazan bu aziz millet, kıyamete kadar beraber yürüme azmini yeniden hatırlatmıştır!
Twitter.com/sabihadogann