Terör merkezi
ABD, terörü besleyen, onu emperyalizmin aparatı yapan örgüttür.
İsrail, bunun hücresidir.
Biden, İsrail’i
kurmak zorunda olduklarını açıklamıştır.
Terörün “yeni dünya düzeni” için vazgeçilmezliğini her
fırsatta göstermektedir.
Terörün bu kadar
yaygınlaşması, derinleşmesi, insanlığın algılarla aklî melekelerinin işlemez
hale getirilmesiyle mümkün olmakta.
“Müttefik” olmak emperyalizmin en iyi sızma yöntemlerinden
birisidir.
Bozgunculuğun “düzen
vermek” maskesiyle meşrulaştırıldığı yeni de değil; insanlık tarihiyle eş
zamanlı.
11 Ocak 2024…
Gazze’de soykırım
yapan İsrail, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin açtığı dava nedeniyle Hollanda’nın
Lahey’de Uluslararası Adalet Divanında soykırım suçundan yargılanıyor. İsrail,
Gazzelileri koruduğundan bahisle davacı ülkeyi antisemitizm yapmakla suçluyor.
İsrail’in en hararetli destekçilerinden birinin de Nazi
Almanya’sı olması derin iş birliğinin göstergesidir. Alman yetkililer: “Biz,
Yahudilere soykırım uyguladık, İsrail de Filistin’e soykırım yapabilir.”
anlamında açıklamalar yapmakta…”Sizin
eşek, bizim baltayı getirdi mi?”
Siyonizm- Nazizm…
Türkiye’nin verdiği deliller önemli, ciddi deliller.
Türkiye,
yerel/küresel teröre karşı verdiği mücadele terör sektörünün planlarını
bozmakta.
Diyarbakır
Annelerinin terör örgütünün elindeki evlatlarını kurtarma mücadelesi Eylül
2019’dan bu yana devam ediyor. Bu direniş, dünya tarihinin en anlamlı, en
güçlü direnişidir, aynı zamanda…
Terör, her zaman olduğu gibi kendi gündemini dayatmaya,
gerçekleri örtmeye çalışıyor.
Siyonaziler
yargılanıyor…
Kızıldeniz’de, Yemende şehirler bombalanıyor.
Siyonaziler, Gazze’de
öldürülecek bebek bulamamaktan yakınıyorlar.
Türkiye’de Fatih
Camii imamını bıçaklıyorlar. Tevhidi laiklik karşıtı gören malum zevat,
edegeldikleri zırvaları gevelemeye devam ediyorlar.
12 Ocak 2024…
Irak ve Suriye’nin kuzeyinde 9 Mehmetçiğimizi şehit edenler,
ABD ve Batı’nın beslemeleridir.
Bu saldırı, 31 Mart
2024’te yapılacak seçimleri sabote etmeye, terör sosyolojisini diri tutmaya
dönüktür.
Ama şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle
tevhit eden kifayetsiz muhterisler maskelerinin düşmesinden dolayı büyük
tedirginlik içerisindeler.
Ayan olan, beyan
olunmaz.
40 yıldır doğrudan doğruya terörün merkeziyle mücadele
ediyoruz. Bunun öncesinde de sağ-sol ve mezhebî çatışmaların içine çekilmek
istenen bir ülke…
Bunu da körüklemekten geri durmuyorlar.
Spor kulüplerinden elverişli olanları kullandılar, kullanma
girişimlerinin devam ettiğini son 15 günde görmekteyiz.
Riyad Kepazeliği
bunun en açık örneğidir.
Bu, ölçülmüş,
biçilmiş planlanmış iç savaş girişimidir. Mehmetçiğin şehit edilmesi
gibidir. Bu olay mutlaka aydınlatılmalıdır.
Millî ve manevî değerlerin çatıştırılmak istendiği izahtan
varestedir.
Bunu yapanların kimlerle “iş tutuklarına” bakmak bile planın
dehşetini anlamak için başlı başına yeterlidir.
Hem Atatürkçü hem de
terör elebaşı Apocu olmak bunların en bariz özelliğidir. Hem Kelime-i Tevhid’e düşmandır hem de
şehitlerin cenaze namazında en ön saftadır. Terör tam da budur işte;
bozmak, başkalaştırmak, aslından uzaklaştırmak…
***
Terör çok yönlü:
ekonomik, siyasi…
Kızılay verileri:
“Dünyada
135.3 yardıma muhtaç insandan ancak 97 milyona yardım kuruluşları ulaşabiliyor.
Yardım alamayan 40 milyon insan için 25 milyar 200 milyon dolara ihtiyaç var.
68 milyon 500 bin insan zorla yerinden edilmiş.
Yarısı 18 yaşın
altında olan 25.4 milyon mülteci bulunuyor.
Milyonlarca insan silahlı çatışmalar, doğal afetler,
kuraklık gibi sebeplerden mülteci durumunda.
Kriz bölgelerinden bulunan 50 ülkeden 30’u İslam ülkesi.
Dünyadaki afetlerin yüzde 25’i Müslümanların yaşadığı
topraklarda gerçekleşiyor.
Yerinden edilenlerin yüzde 61.5’u İslam coğrafyasında.
Yardıma muhtaç 89 milyon insanın yüzde 71’i İslam
coğrafyasında bulunuyor.
İslam
ülkelerinde yaşayanların yüzde 21’ini oluşturan 375 milyon insan 1.90 dolar
gelirin altında yaşıyor. 5 yaş altı çocukların yüzde 33’ü
beslenemiyor. Bebeklerin yüzde 4’ü 5 yaşın altında ölüyor”
***
Şehitlerimize
rahmet, ailelerine, milletimize baş sağlığı, gazilerimize acil şifalar dilerim.