'Terör' deyip geçecek miyiz? Arkasında ne var?
Toplumları yönlendirmek, yönetmek için bazı sihirli kelimeler var. Olup bitenleri ifade etmek için bu kelimeleri söylersiniz ve bütün olayı özetlersiniz. Bu kelimler adeta her kapıyı açar, her konuyu çözer, her şeyi tarif eder.
Bu kelimler o kadar sihirlidir ki, dokunduğunu yakar, dokunduğuna çiçek açtırır. Bu kelimelerle yatar bu kelimelerle kalkarsınız. Bugün olduğu gibi.
Türkiye'de ve bölgemizde önemli olaylar yaşanıyor. Önemli değişimler gerçekleşiyor. Özellikle Ortadoğu da ortada cenaze var. Kaldırılması gerekiyor. Bu cenaze çürümeye kokmaya başladı. O kadar yoğun ki koku direk bizi etkiliyor. Fakat bu cenazenin kokusuna dünyanın bütün akbabaları, bütün leşçileri toplanmış pay peşinde. Hepsinin tek bir amacı var.
Herkes birbirlerinin niyetini biliyor. Ama hiç biri niyetleri dillendirmek istemiyor. Her biri niyetlerini güya saklıyor. Her biri bölgede bulunmalarının nedenini farklı sebeplerle açıklamanın peşinde.
ABD açıkça demiyor ki benim niyetim bu bölgedeki petroller. Fransa demiyor ki 'bende isterim'. İngiltere demiyor ki 'size ne oluyor topraklar zaten tapulu malım'. Rusya, Çin, AB veya diğerleri....
Açıkça konuşsalar, açıkça niyetlerini ortaya koysalar, takiye yapmaktan vazgeçseler, 'bizim niyetimiz petrol susuzluğumuzu gidermek' deseler. Anlaşılacak her şey ama. Yok, ille de dolambaçlı yollar kullanılacak. Neden? Çünkü arkalarında toplumsal güç bulmak zor olacak. Ortaya koyacakları nedenler etkili olmayacak. Onun için o sihirli kelimelere sığınıyorlar.
O zaman devreye sihirli kelimler, sihirli tabirler giriyor. Maymuncuk gibi bu kelimeler her kapıyı açıyor, her konuyu çözüyor, her şeyi tarif ediyor. Bütün gerçek niyetleri örtebiliyor. Gerçekler daha kolay gözlerden kaçırılabiliyor.
İşte Türkiye'nin de yaşadığı bu. Türkiye'de de bu sihirli kelimler her şeyi tarif etmede, açıklama da rahatlıkla kullanılıyor.
Günümüzün her şeyi açıklamak için kullanılan sihirli kelimesi ise 'Terör'. Bu kelimeye dayanarak Ortadoğu'ya çöreklenebilirsin. Bu kelimeye dayanarak bir ülkeye savaş açabilirisin, bu kelimeye dayanarak bir hükümeti yıkabilirsin. Bu kelimeye dayanarak dünyayı ayağa kaldırabilirsin.
Türkiye Ortadoğu'da yaşanan belirsizlik nedeni ile ciddi günler geçiriyor. İçimizdeki işbirlikçiler uluslar arası güç odakları ile birlikte pazarlık masalarında ellerini güçlendirmek, pastadan hak etmedikleri paylarını almak için devredeler. Gar patlaması, servis araçları saldırısı, Sultanahmet patlaması, en son Kızılay patlaması,. Ankara'nın kalbinde gerçekleşen patlamalar.
Bu olayları sadece terör sihirli kelimesi ile nasıl açıklarız?
Şu unutulmamalıdır ki, dünya da hiçbir terör örgütü olmasın ki her hangi bir devlet tarafından kurulmasın. Terör örgütü bir organizasyondur. Bu organizasyonları ayakta tutmak destek olmadan imkansızdır. Günümüzde terör örgütleri devletlerin operasyonel güçleri gibi çalışmaktadır.
Şu anda Ortadoğu'da her devletin bulunma gerekçesine bakın DAEŞ diye uydurma bir örgüttür. Bu örgüt ne zaman ve nerde kuruldu kimse bilmez. Kim yönetir bilinmez. Amacı nedir anlaşılmaz. Ama nasıl finanse edilir? Farkında olunmaz. Ama terör örgütü denilir. Militanları denilenlerle ilgili net bir bilgi yoktur. Ama 'terör' örgütü denildiğinde her şeyi tarif edersiniz.
Türkiye'de olup bitenleri kesinlikle 'terör' sihirli sözcüğü ile açıklayamazsınız. Bu kelimenin arkasına saklanan gerçekleri mutlaka okumamız gerekiyor. Kimler ne istiyor, neyin mesajı veriliyor? Ankara'nın kalbinde, bir devletin kalbinde patlatılan bu bombaların amacı nedir? İyi tespit edilmesi gerekiyor. Hem de 'terör' kelimesini hiç görmeyerek. Çünkü gerçek amacı, gerçek niyetleri görebilmek için fon müziklerini, görsel efektlerden arındırılmış çıplak olarak bakmakta yarar var. Yoksa bir filmde olduğu gibi fon müzikleri ile oluşturulan algı ile seyredersek gerçek oyunu fark edemeyiz.
Ankara patlamaları için de bu geçerli. Bu patlamalar ile kim kime mesaj veriyor? Onu görmeden yapılacak her türlü değerlendirme boşuna olacaktır. Önce 'terör' müziği fonunu kaldıralım. Geride ne kalıyor görelim.
Uluslar arası bir organizasyon mu? Yoksa kendi içimizde ki zafiyetler mi? Yoksa bir biri içine girmiş menfaat çatışmaları mı? Yoksa devletin içindeki güç savaşları mı? Yoksa hepsi mi?
Ama bir gerçek var. O da 'terör' denilerek toplumsal tedirginlik artırıldı. Millet diken üstünde. Belki de başarıyorlar.
Cumanız mübarek olsun