Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.99
Gram Altın
2433.94
BIST 100
9774.65
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Nisan 2021

Terör / cunta yandaşlığının şiddet karşıtlığı

103 general bozuntusu, 4 Nisan gecesi muhtıra vermeye kalkıştılar.

Eski Türkiye özlemleri depreşti.

Kanal İstanbul’u istemiyorlarmış…

Çünkü efendileri böyle istiyor…

Bugün 5 Nisan…

27 yıl önce (1994) Kara Çarşamba idi…

Ekonomik kriz, ülkeyi kasıp kavuruyordu.

Darbelerin, terörün istikrarsızlaştırdığı zeminde büyüyen krizlerden bir krizdi.

1991’de terör yandaşlarının dokunulmaz zırhına büründürülmesiyle terörün kendine alan bulmasının bir sonucuydu, bu kriz.

Gazetecilerin, kanaat önderlerinin, Madımak ve Başbağlar’da onlarca vatandaşın katledildiği yılların sonucuydu, bu.

Bir günde dolar 8 liradan 42 liraya çıkmıştı. Hazine’nin 7 milyar dolar rezervi 2 milyara dolara inmişti.

Ekonomik terör böyle bir şeydi işte…

5 Nisan Kararları olarak bilinen kararlarla ülke bir cendereye sokuldu.

Aralık 1995’te erken seçim yapıldı.

28 Şubat 1997’de Post Modern Darbe sürecini başlattılar. İrtica ile mücadele adı altında millete kan kusturdular, vatandaşı başörtülü, sakallı, namaz kılan / kılmayan; sermayeyi de ‘yeşil’ diye fişlediler, ülkeyi zayıf koalisyonlara mahkum ettiler.

Dört yıl sonra 2001’de 1994’teki krizden daha şiddetli, yıkıcı olan bir krizle karşı karşıya getirildi, ülke.

Faizin yüzde 7 bin olduğu, 300 milyar doların buharlaştırıldığı kriz, iflasın ilanıydı.

“Ordu Göreve” pankartları açarak kriz sürecini başlatmaya yeltendiler. Olmadı, Cumhurbaşkanını seçtirmemek için 27 Nisan 2007’de muhtıra verdiler, 367’yi dayattılar.

22 Temmuz 2007 erken genel seçimlerinden 7 ay sonra iktidar partisini hukuksal gerekçelerle ortadan kaldırmak istediler…

15 Temmuz’da devleti ve milleti imhaya giriştiler.

“Tiyatro” dediler…

Bugün de söylem ve yöntemleri aynı…

İstanbul Sözleşmesi’ni feshini bahane ederek yeni bir Gezi benzeri yeniden kalkışma planları yapanların cunta ve terör yandaşlığından sabıkalı olmaları dikkat çekicidir.

Aile kurumunu, toplumsal değerleri, namus kavramını hedef alan İstanbul Sözleşmesi’ni yere göğe sığdıramayanların aynı zamanda ekonomik ve siyasi kaosun da müsebbibi olmaları ibretlik bir durumdur.

Eğer şiddete karşı olsalardı bu Sözleşme’deki 3. maddenin 3. Paragrafında zikredilen ‘ekonomik ve siyasi şiddete’ ve 4. Maddenin 3. Paragrafında geçen “…göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin edeceklerdir.” ifadesine karşı olmamaları gerekirdi. Mültecileri ‘terörist’ ilan eden ve bu söylemi meydanlarda siyasi propaganda malzemesi yapmaktan geri durmayan bir yapıdır bu.

Bu yapı, menfaati karşılığı cinayetlere göz yummaktadır.

Bu, katillerin şiddet karşıtlığıdır(!)

Bu rüşvettir: “ Bana oy ver, ben de senin cinayetlerini görmeyeyim, duymayayım, caniliğine göz yumayım.”dır.

Bunlar, Diyarbakır’da Evlat Nöbeti’ndeki aileleri görmeyenler menfaatleri için cinayetlere sessiz kalıyorlar.

Bu kadına, topluma, insanlığa şiddet değil de nedir?

Terörün, darbelerin, iç savaşların ve işgallerin müsebbibi FETÖ elebaşını malikânede ‘ağırlayan’ ABD’nin Başkanı Joe Biden da şiddete karşıymış…

Biden:

"Türkiye'nin ani ve nedensiz yere İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi derin bir hayal kırıklığı yaratmıştır."

Türkiye'de kadın cinayetlerinin arttığına dair haberler dahil olmak üzere, ev içi şiddet olaylarının arttığını görüyoruz.

Kadınların hayatlarını şiddetten arınmış bir biçimde sürdürebilecekleri toplumlar yaratmak için daha fazlasını yapmak zorundayız."diyor.

Bu ifadelere bakılırsa, darbeler, terör ve iç savaşlar şiddetten sayılmıyor, özellikle kadınlar bundan çok memnunlar…

Mültecileri sınırlarında vuran, botlarını batıran, 300 bin mültecinin Akdeniz’de boğulmasına sessiz kalan Avrupa Konseyi de karşı…

Söyleme bakılırsa hiç darbe teşvikçiliği yapmamışlar, inanç ve fikir hürriyetini kısıtlamamışlar, yasakları desteklememişler. İkna Odaları kurmamışlar,

Darbeleri bayram ilan etmemişler,

Bunlar, kadına şiddetle yetinmiyorlar; darbelerle terörle millete de şiddet uyguluyorlar.