Terör başlamadan bitsin…
Toplumların en çok ihtiyacı olan duyguları, birbirlerine karşı olan muhabbet ve hürmetleridir. Beraberinde ise yüksek dayanışma ve haksızlığa uğramama duygusu gelir. Bu duygular topluma yeterince yerleşmemişse o toplumda terörün en âlâsını görürsünüz.
Teröre
daha ortaya çıkmadan mani olabilmenin yolu da bellidir, usulleri de bellidir.
Siz yeter ki bu yolu takip edin, bu usullere riayet edin. Takip edin ki ülkeniz
bir cehennem ateşinin içerisine düşmesin. Riayet edin ki ateş, neredeyse her
eve, genç yaşlı, kadın erkek ayırmaksızın herkese düşmesin. Hatta hamile
kadınlara, kundaktaki bebeklere düşmesin.
İnsan ve
insanlığa zarar veren, toplum ve ülkelerin en belalısı olan terörün artık bin
bir çeşidi var. Biyolojik terör, dijital/sanal terör, silahlı terör, ekonomik
terör,.. bunlardan bazıları. Bu tür terörle devletler yıkmaya çalışıyor,
toplumların muhabbet ve hürmet edebini, toplumların dayanışma kültürü ve güzel
ahlakını yok etmeye çalışıyorlar.
Terör
unsurları bunları yaparken aklıselim toplum ve ülkeler de boş durmuyor,. Nush
ile kötek ile düzeltme yolunu tercih ediyor. Kötek bir tercihtir ancak tek
başına asla yeterli değildir. Sürekli bölmeye çalışan, huzuru ve barışı sabote
eden, cana kıyan terör unsurları elbette ki sert güç ile muhatap edilmelidir.
Adaletin gereği budur.
Lakin durum, bu raddeye gelmeden, terör daha
ortaya çıkmadan mani olabilmek isteniyorsa çocukluktan başlayan en uygun
yöntemlerle en iyi eğitim usulleriyle muhabbet, hürmet, dayanışma, birlik, akıl
ve doğru bilgi konusunda insanlar eğitilmelidir.
Bunlar
yapılmayınca bölücü olan eylemlere nasihat işlemez, yanlış sözlere akli delil
getirmek çare olmaz. Nasihat ve akli deliller sadece nefs terbiyesi yapabilen
ve koza örmemiş, aklını kullanabilecek durumda olan birey ve toplumlar için işe
yarar bir yöntemdir.
Bireyin toplumun içerisinde en önemli ahlaki
görevi, fitne çıkarmamaktır. Birbirini sevmesi ve birbirine hürmet etmesi
fitneye mani olacak güzel hasletlerdendir. Ancak birey, fitne çıkarmaya
başladığı andan itibaren çıkan ateşin toplumda değmediği bir Allah kulu kalmaz.
Toplumun devlet içerisinde en önemli ahlaki
görevi, birliği bozmamaktır. Toplum kendi içerisinde dayanışmayı arttırdığı,
beraberliğe verdiği önem kadar güzel hasletler yaşıyordur.
Devletin ülke içerisindeki en önemli ahlaki
görevi, adaleti hâkim kılıp herkese maddi manevi hak ettiğini vermektir.
Devlet, yaptığı tüm icraatlarıyla tebaasında haksızlığa uğrama duygusu
oluşturmuyorsa kurumsal güzel hasletleri vardır demektir.
Böyle
güzel işleyen bir düzen olunca insan ve toplum yeterince ve iyi bir şekilde bir
olabilir. O zaman toplumun içerisinden ne ırkçı terör PKK ne din maskeli terör
FETÖ ne de bunların türevi, benzeri bir örgüt oluşur. Ne de bunlar insan
devşirebilirler.
Binaenaleyh
üstün yetenekli siyasetçiler, din adamları, sosyal bilimciler, bir an bile boşluk
vermeden ülkesinin insan ve toplum nefsini kontrol eder. İnsan ve toplum, sevgi
ve muhabbette, dayanışma ve maddi-manevi hak ettiğini almada herhangi bir koza
örmeden, duruma müdahil olurlar. Eğer olmazsa bilirler ki kozalar örülmeden,
nefsler kapalı hale gelmeden yakılan ateş toplumun ve ülkenin ortasına düşerse
asla kolay kolay sönmez.
O yüzden birbirini seven, birbirine hürmette kusur etmeyen toplumlar iç ve dış parçalayıcılar tarafından kavgaya tutuşturulamaz, bölünemez. Sevgiyi, hürmeti kaybetmeden nefs terbiyesi yapıp dayanışma içerisinde olan, maddi ve manevi haksızlığa uğramadığına inanan, birlik üzere yaşayan toplumlara iç ve dış parçalayıcılar ne yaparsa yapsın terör örgütü kurduramaz, terörist yapamaz. Öyleyse terör başlamadan bitsin isteniliyorsa olacak olan budur, yapılacak olan budur.