Teorik !
Resmin bütününde “insanın varoluş gayesi”, parça görünümünde ise “bu gayeyi gerçekleştirmek için kullanılan vasıtalar” ve bunların değerlendiriliş şekilleri görülmeli. Vasıtanın, gaye yolunda hizmetiyle kıymetli oluşunu en başa alarak; icra kabiliyeti kalmamış, donmaya sebep olan vasıtanın insanı hedeften kopartacağını anlamak ve buna göre hamle yapmak da diyebiliriz. Gayenin yerini alan vasıta, gayeye ihanet içindedir ve kendi değerler bütününe zıt şekilde yürüyüşe yol açar. Ki bu da zaten artık yola çıkış gayesinden uzaklaşmayı gösterdiği için, ne kadar ileri gidilse gidilsin yol nihayetinde kısır bir döngü haline gelir.
Fikir haysiyeti önce nispet-mihrak noktasını belirlemeyi ve her iş ve oluşu bu nispete göre değerlendirmeyi öne alır. İnançtan süzülen vasıta fikir, siyasi hamlelerle sosyal hayatın içine girer, sadakat ve samimiyetle hayatı kuşatmaya başlar.
Cemaat, tarikat, parti, örgüt, dernek, vakıf, grup vs. bulunulan merkezin ismi ne olursa olsun fark etmez. Seçim, savaş, kavga veya verilen mücadelenin adı ne olursa olsun bu da fark etmez, nihayetinde hepsinin ana gayesini; “ Allah rızası için yaşamak” nispet noktasında ortaya koyduğumuzda, dün ile bu günün muhasebesi, bizi bu yolda bu istikamette yarına götürecek yolu açıyor mu ona bir bakmak gerek.
Seçimler ciddi muhasebe yapmamızı gerektirecek şekilde neticelendi. İstanbul’da yaşanan “teşkilatlı yolsuzluğun” tespit edilmesiyle yapılan itirazlar nereye varacak göreceğiz. Koca bir ülkenin geleceğini iç edenlerin sandıkta veya başka bir platformda usulsüzlük yapması da bize göre anormal değil. Fakat seçimlerin, sandıkta kullanılan rey ile sınırlı olmadığı da ortada. İnsan olma memuriyetine sahip fertler muhasebe yaparken, nesillerin yaşam tarzından bulundukları ruh haline kadar bizi “içimizden” yakalayan yansımalarıyla değerlendirmelidir düşüncesindeyiz.
Bu bir zihniyet mücadelesidir. Ruh hamuru İslam ile yoğrulmuş Anadolu insanıyla, Batının çarkında öğütülmüş ve mihrak noktası Batı olan zihniyetin mücadelesi. CHP Batıcı zihniyetin kalesidir. Fakat CHP zihniyeti dediğimiz şey sadece parti mensuplarına mahsus bir tanımlama değil. Doksan yıldır bu milletin mukaddesatını, ahlaki değerlerini, anlayışını ve neticesinde yaşam tarzını çalıp yok etmekle vazifeli bir zihniyetten bahsediyoruz. Bunun için dünyanın lanetlisi emperyalist ve siyonistlerce desteklenen, bunun için memleketin en tepe noktalarında köşe başlarına getirilen ve bunun için yıllardır kesintisiz bir şekilde milletin zihnini kirleten ve kısmen de olsa başarılı olan bir darbeci zihniyetten...
Siyaseten bu zihniyete karşı elde edilen başarının, sosyal ve kültürel hayata yansıtılamaması ve nihayetinde “politik gücün” yerini fikre bırakamamasının, bir “donma-geri dönüş” sürecine evrilmesinden duyulan kaygıyı idrak edebilmek önemlidir.
Almanların meşhur “top mu tereyağı mı ?” sorusu, “hazza göre mi fazilete göre mi yaşamak ?” sorusudur. İnsan olma memuriyetini ihtar eden bu cümlede fazilete göre yaşamanın elbette ki bir bedeli vardır. Top, savaşı temsil eder. Düşmanla savaşı, nefisle savaşı, haz için bütün değerlerini çiğneyen, inançlarından vaz geçen, sadece kendi hayatı ve zevkini düşünen ve buna ulaşmak için her şeyi ve herkesi kurban edebilecek hedonist anlayışla savaşı ve mücadeleyi temsil eder.
Oysa Sezai Karakoç’un da dediği gibi: “Değerli olan, hayat değil, hayatın amacıdır.”
İnancı, yaşam tarzı, dünya görüşü, mukaddesatı ve değerleri için “dünyevi nimeti temsil eden tereyağını” elinin tersiyle itip “bedel ödemeyi ve mücadeleyi temsil eden top’u” tercih edenlerin hasbi duruşundan destek alıp güç bulmak ve bu insanlara güç vermenin gerekliliği ortadadır.
Ötesi gelip geçici günlük ısır çekişmelerdir…