Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
17 Haziran 2023

Tenkid: Ederini Ortaya Koymak

Eleştiri kelimesiyle karşılanan tenkid, burada birkaç bileşen etrafında analiz edilmeye çalışılacaktır. Fakat tenkid kavramını bağlayacağımız temel problem ise, gerek gündelik hayatı gerekse müktesebatı değerlendirme noktasında geliştirilen tek yanlılık ya da aşırı yorum durumudur.

İlahiyat fakültesinde öğrenci iken İslam felsefesi hocamız Fahrettin Olguner –kendisine sağlık ve uzun ömürler diliyorum- bir derste “tenkid” kelimesini izah etmişti. Tenkid kelimesi “nakd” kökünden gelmektedir; buna göre kelime “nakde vurmak” demektir. Yani bir şeyin değerini, ederini ortaya koymaktır.

Bu arada parantez içinde İslam literatüründe çok sevdiğim bir uygulama vardır. Dini kitapları açtığınız zaman, konuyu izah etmeden önce o kelimenin sözlük ve ıstılah anlamları verilir. Bu anlam ve tanımlar, konuyu gerek açıklamada gerekse o konuyla ilgili hükümler geliştirmede ciddi açılımlar sunmaktadır.

Bir şeyin değerini, ederini ortaya koymak, neyi ele alıyorsanız alın, ona haksızlık yapmamanız anlamına gelir öncelikle. Yani artılarıyla eksileriyle, doğrularıyla, yanlışları ile tam olarak değerlendirmek demektir. İşte bu çerçeve bize gündelik hayatımız kadar, bilimsel çalışmalar ve müktesebatımıza nasıl bakacağımız konusunda bir yol açmaktadır.

Üniversiteler gerçekte bugün tenkid geleneğinin devam ettirilmesi gerektiği başat kurumlardır. Çünkü bilim dinamik bir süreci ifade etmektedir. Yani bilimsel faaliyetler sürekli yeni teori, bulgu ve sonuçlarla ortaya ciddi bir doküman getirmektedir. Her bir bilimsel teori –ki bu ortaya çıktığı andan itibaren bir iddia olma özelliği taşır- geçerlilik düzeyi tartışmasıyla birlikte “acaba” sorusunu da birlikte getirmektedir. Dolayısıyla bilimsel olan sonuçlara mutlak gözüyle bakılmaz; nihayetinde başka iddia ve gelişmelerle birlikte değiştirilmek durumunda kalınabilir.

Doğrusu “üniversite budur” şeklinde bir cümle kurulduğu zaman, anlatılmak istenen içeriklerden birisi budur. Bilgi tenkid ile gelişir. Tartışmaların olmadığı bir üniversite, sadece nominal bir etiket taşımaktadır. İkinci önemli içerik ise, üniversite mensuplarının bu tenkidi düşünceyi geliştirebilmeleridir. Kimi zaman bir parti, ekol, görüş vb.ne aidiyetten kaynaklanan tenkide mesafeli tutum üniversiteleri de kendi tabiatından uzaklaştırmaktadır. Üniversite hocası son kertede bir “alim”, “entelektüel” portresi kazanarak tenkidi gerçekleştirecektir. Burada alim ve entelektüel arasındaki farka dair tartışmaya girmeyeceğim. Ancak her iki kavramın da “tenkid”i ihtiva ettiğini belirtmek yeterli olacaktır. Nihayetinde İmam-ı Azam bilhassa bu yönüyle alim profilinin içini mukavemetli bir şekilde doldurmaktadır.

Üzerinde duracağımız diğer mesele de, bugün gerek Batı gerekse İslam dünyasında geçmişten bu yana tevarüs edilen mirasın değerlendirilmesidir. Bu bağlamda bir yandan Batı’da son birkaç yüzyıl içerisinde üretilmiş bilgilerin, diğer yandan İslam literatürünün geçmişten bugüne kadar tevarüs edilen müktesebatının “tenkid” edilmesi bir zaruret olarak ortada durmaktadır.

Batı karşısında alınan yenilgi, batılı birikimlerin daha duygusal ele alınmasını sonuçlayabilmektedir. Bu bağlamda tüm müktesebatın “değer”inin, “eder”inin ortaya konularak bir gelecek projeksiyonunun ancak bundan sonra gerçekleştirebileceği anlaşılmaktadır.

Bir kere geleceğe bir projeksiyon geliştirmek, her türlü aktarımlardan azade bir şekilde gerçekleşecektir. Bu ise batılı ve İslami bir müktesebatı değerlendirdikten sonra, yeni bir perspektif ve dil geliştirmeye bağlı olacaktır. Batı’yı taklit ederek, oradan aktarım yaparak ya da tarihi bugüne taşıyarak gidecek yol kalmamıştır. Dolayısıyla mevcudun “eder”ini bir ortaya koymak lazım.