Dolar (USD)
32.51
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2451.10
BIST 100
9888.42
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 Kasım 2022

Temsili demokrasilerde muhalefet kültürü

Demokrasi kültürünü belirgin yapan, tüm siyasal sistemlerin baş aktörü olan iktidarın yanında, iktidara karşıt görüşte olanların temsilcisi olarak atanan muhalefet partilerinin varlığıdır. Çok partili siyasal sistemin bir sonucu olarak ortaya çıkan muhalefet partilerinin, sadece fiili varlık göstermesi yeterli değildir.

Modern dünyada, muhalefet partilerinin asli görevi, fiili varlığıyla iktidarı meşrulaştırmak ve doğallaştırmak değil; iktidarın politikalarına alternatif sunarak, iktidarı değiştirebilmektir. Ancak Türk demokrasi tarihi muhalefetin, iktidarın anlamlar dünyasındaki negatif anlamları dışında, farklı anlamlar ifade edemediği bir siyasal konjonktür yaratmıştır.

Temsili demokrasinin ortaya çıkması ve dünya ölçeğindeki gelişimi oldukça karmaşık, uzunca bir süreç izlemiştir. Batı’da Magna Carta, Coğrafi Keşifler, Rönesans ve Reform hareketleri, Sanayi Devrimi, Aydınlanma düşüncesi ile İngiliz, Amerikan ve Fransız Devrimleri egemenlik kaynağının halka ait olduğu düşüncesinin ortaya çıkmasına ve gelişimine önemli katkılar sağlamıştır.

Modern dönemdeki bu gelişmeler genel ve eşit oy ilkesinin geçerli olduğu, siyasal iktidarın seçimle belirlendiği demokrasi düşünce ve uygulamalarının derinleşmesini ve dünya ölçeğinde yaygınlaşmasını sağlamıştır.

Demokrasiyi diğer düşüncelerden ayıran önemli unsurlardan birisi muhalefet düşüncesine ve muhalif hareketlere olumlu yaklaşımı olmuştur.

Zamanla demokrasi ile muhalefet birbirinin olmazsa olmazları kabul edilmiştir. Muhalefet kavramı düşünce ve kurum olarak geniş bir kapsama sahip olmasına karşın temsili demokrasilerde siyasal partilerce yapılan muhalefet öne çıkmıştır

İktidar olma bütün rejimlerde olduğu gibi demokrasilerde nihai süreçtir. Özgür muhalefet ise sadece demokrasilerde vardır. Demokratik yönetimlerde siyasal iktidar karşısında hep bir muhalefetin var olması dışında siyasal muhalefet ile demokrasi arasında bir birinin varlığını tamamlama ve sürdürülebilirliği hususunda bir iç içelik durumu söz konusudur.

Siyasal muhalefet demokrasinin varlığı ve sürdürülebilirliği için ne kadar gerekli ise siyasal muhalefet için de demokrasi o kadar gereklidir.

Batılı terminolojideki anlamıyla gelişen muhalefet, demokratik teoriyle ilişkili ve sistem içinde özel bir anlam ve yapı kazanmıştır. Temsili demokrasinin yaygınlaşması, toplumdaki çok sesliliğin görünür kılınması ve yaşaması, siyasal iktidarın denetlenmesi ve gücünün sınırlandırılması ve toplumdaki siyasi dengenin kurulabilmesine yönelik çabalar siyasal partilerin siyasal alandaki önemini artırmıştır.

Siyasal partilerin önemi siyasal alanda o kadar artmıştır ki, demokrasi siyasal partilerin seçim kaybettikleri bir sistem olarak tanımlanmıştır. Temel hak ve özgürlükleri tanıyan ve güvence altına alan demokratik yönetimlerde iktidar olan parti veya partilerin yanı sıra mecliste bulunan muhalefet partisi veya partileri yasama organının bir parçası olmuştur

Potansiyel bir iktidar kaynağı olarak varlığını sürdüren muhalefet partilerine ayrılan faaliyet alanının varlığı ve sınırı çoğu zaman demokrasinin belirleyici ölçütü kabul edilmiştir. Ancak evrensel demokratik değerler olarak kabul gören ifade özgürlüğünün sağlanması, siyasal iktidarın denetimi, keyfiliğinin önlenmesi, sivil toplum kurumları aracılığıyla siyasal katılımın sağlanması göz ardı edilerek temsili demokrasinin sadece seçim olgusuna indirgenmesi doğru bir yaklaşım olamaz. Çünkü bireysel özgürlüğün sağlanması ile insan onuruna yaraşır bir hayat standardı sunulmasını esas alan siyaset anlayışında muhalefet; ifade, basın ve örgütlenme özgürlüğünün zorunlu bir gereği olduğu gibi iktidarın kötüye kullanılmasına karşı koruyucu unsurlardan biri kabul edilmiştir.

Demokrasiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en önemli unsurlardan birisi, belki de en önemlisi, muhalif düşünce ve hareketlere yaşama hakkı vermesi ve halkın istemesi durumunda da iktidarın muhalefete devredilmesidir.

Siyasi partilerin toplumdaki kökleri ve etkinliği açısından sınırlı bir altyapısı bulunan Türkiye’de tarihsel süreç içerisinde ortaya çıkan toplumsal ve siyasal ayrışmanın Batı’daki gibi ekonomik bir temel üzerine inşa edilmemiş olması, ülkedeki iktidar muhalefet ilişkisini hem genel anlamda hem de siyasi parti düzeyinde büyük ölçüde etkilemiştir.

Her ne kadar İktidarın belirlediği realitenin dışına çıkıp, tabir yerindeyse kendi realite ve politik ilkelerini oluşturma şansı bulamayan partiler, politika ve söylemleriyle iktidara alternatif oluşturamasa da demokratik bir siyasetin dengesi ancak iktidar ve muhalefetin birlikte var olması ile sağlanabilir.