Temizliğe karşı hijyen (1)
Temizlik varoluşun kendini fazlalıklardan arındırarak hafiflemesi, oluşuna uygun hale gelmesidir. Zamanın ve mekanın görerek veya görmeyerek, farkında olarak yahut olunmayarak kendine bulaştırdığı kirlerden arındırılmasıdır ve bedeni olduğu kadar ruhu da ilgilendirir. Hayat, maddenin içine üfürülen ruh, insan bedenin içine yedirilmiş bilinç olduğu için bedensel temizlik, ruhsal temizliğin öncülü ve gerekçesidir. Su toprağa yürüdüğünde nasıl hayat veriyor, onu yeşertiyorsa beden temizliği de ruha yürümeli, onda çiçek açtırmalıdır.
Bedensel anlamda temizlik bedene tehdit teşkil eden her türden muhatabiyeti ortadan kaldırmanın, ona zarar veren, onu büzüştüren ögeleri zararsızlaştırmanın aracıdır. Bedensel temizlik gözenekleri açarak içeriye hava almanın da ikinci deriye dönüşmüş kirlerin vücuttan atılarak onu hafifletmenin de garantisidir. Bu manada gözdeki çapağın görüntüyü engellemesi gibi vücut kirleri de bedenin işlevini hantallaştırır ve temizlik ona ait olduğu işlevi yeniden yükler. Ancak içindeki ruh parlamadığı sürece temizlik tamamlanmış olmaz. Bu, yukarıda da ifade edildiği gibi toprakla buluşan suyun berekete dönüşmemesi, nem aşamasında kalarak yeşertiden mahrum kalması demektir. Bedensel temizlik ruhsal temizliğin önsözü, ruhsal temizlik ise bedensel temizliğin tamamlayıcısıdır.
Ruhsal temizlik için bedensel temizlik şarttır. Bedeni kirli olan kişinin duyularından başlayarak bilince ulaşan akışkanlığı kısa devre yapar, görüş şaşılaşır, perspektif dumura uğrar. Perspektif bozukluğu çoğu zaman psikosomatik sorunlardan kaynaklanır. Bundan dolayıdır ki temizlik bir bütün olarak hem bedenin ağırlıklarından kurtulması ve gözeneklerini açarak nefes alması hem de ruhun kendine yönelen kötülüklerden kurtarılması anlamına gelmektedir. Temizlik ontolojik olarak madde ile mananın, ruh ile bedenin, vücut ile bilincin hareket kabiliyetini hareket geçirme enerjisidir. Sadece ruh temizliği de sadece beden temizliği de varoluşu kendine vardırmayacağı için sağlam bütün inanç sistemlerinde beden temizliği ruh temizliğinin anahtarı olarak görülmüştür. Anahtar olmadan kapı açılamaz ve anahtar kapıyı açmak için vardır. Sağlam ve hakikate dayanan inanç sistemlerinin bu ikisini birbirinden ayırmama gerekçesi sembolik olarak ruh ile bedeni de iç içe geçmiş ayrılmaz iki unsur olarak görmeleridir.
Bununla birlikte modernleşme sonrasında ruh bedenin gerisine itildiği, görünmezleştirildiği için hakikat nasıl gerçeğe, muhit nasıl çevreye dönüştü ise temizlik de hijyen adıyla sadece bedene özgü bir arınmaya dönüşmüştür. Geleneksel kültürde benlik beden ile ruhun madde ile mananın kesişme noktasındaki tezyinatlardan ibaret bir bütün olarak görülürken modern kültür bedeni, maddeyi merkeze çekmiş, böylece içeriği devre dışı bırakarak biçimi yeğlemiştir. Gerçekte kurtulma, kirden arınma anlamına gelen temizlik Batı literatüründe “öldürme” anlamına tahvil olunduğundan temizlemek; düşmanı temizlemek, mekanı temizlemek, zararlı olandan arındırmak, silip süpürmek ve kendine tehdit addedilenin tümüyle yok edilmesi anlamlarında içerik boşaltımına uğramıştır. Modernleşme, hayatı sadece ben-merkezli addettiği için örneğin hububat tarlalarındaki zararlı böcekleri yok etmek ve buğday benzeri besinleri temizleştirmek amacıyla kullanılan kimyasalların varlık gerekçesini de hububat dışı bütün öğeleri yok etme biçiminde algılamış, böylece hububatı kurtarma teknolojisi, onun dışında kalan her şeyi yok etme mantığına göre içeriklendirilmiştir. Bu gayrı meşru mantığa göre buğdayın sağlığı için onun önünde engel görünen her türlü haşerenin, ayrık otunun, börtü böceğin, hatta toprağın kendine özgü dokusunun, mayasının yok edilmesi meşrudur. Aynı zihin kurgusuyla bakıldığında modern kültüre potansiyel tehdit görünen her türden öteki kültürlerin de hiçbir istisna kabul edilmeksizin topluca imhası esastır.