Dolar (USD)
34.48
Euro (EUR)
36.31
Gram Altın
2958.33
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Ekim 2023

Temiz direniş kirli işgal

Akdeniz’e sahili olan küçük bir coğrafyaya sürgün edilmiş 2 milyondan fazla kişi 17 yıldır dayanılmaz bir abluka altındaydı. İnsanlık tarihinde eşine az rastlanan bir kuşatmaydı bu. Saraybosna Sırplarca, Doğu Guta ise Suriye rejimi ve İran tarafından ablukaya alınmıştı. Hiç biri bu çapta uzun olmamıştı. Gazze, en temel ihtiyaçlarını bile kazdığı tünellerden getirmek zorunda olan bir şehir. Böylesine büyük bir kitleyi işsizlikle, açlıkla, yoklukla ve tacizle sürdürdüğü mücadele hep görmezden gelindi. Kuşatma altındaki Gazze’de ekini, nesli ve suyu zehirlemeye çalışan işgalci İsrail’e, durdurmadı/durduramadı.

Gazzelilerin her yaştan üyesi muhakkak bir savaş görmüştür. Hiçbirinin hayatı güllük gülistanlık değildir. İşsizlik had safhadadır. Kıyıya sürgün edilmiş bu insanlar, öyle bir kalabalık içinde yaşarlar ki, iğne atsanız yere düşmez. Kimse bu halinden dolayı isyan etmez. Sabrı da metaneti de büyük bedeller ödeyerek kuşanmış insanlardır. Kur’an okurlar, hafızlık için yarışırlar. Tecazu içinde yaşarlar. İbadetlerine de ihlasa da meyillidirler. Ümmetin izzeti ve şerefi için her dönem bedel ödemek için bir adım ileri gitmeye tereddüt etmemişlerdir. İslam coğrafyasının kitlesel olarak en nitelikli, en muttaki, en adanmış insanları bu coğrafyalarda yaşar. Mescid-i Aksâ için ailelerini, mallarını ve canlarını fedâ etmekten çekinmezler. Bu, onların seçimidir. Pek çok ülke vatandaşı gibi sinebilir, geri çekilebilir, ara yol bulmak için tavizlerden dilediklerini seçebilirlerken Gazzeliler, azimeti seçmeyi her vakit tercih etmişlerdir.

Salgın günlerinde akşamları sokağa çıkamayan aralarda da kısa süreli sokak yasakları yaşayan, evde kaldığı süre içinde daralıp bunalan, kendini psikiyatristlere bırakan yurdum insanı Gazze’nin hâlini nasıl anlayacak? 17 yıl boyunca avuç içi kadar bir yerde yaşamak zorunda bırakılıp, dışarıya adım attırılmayan, hemen herkesin unuttuğu, gün be gün ölen/öldürülen bu insanların daha ne kadar sabretmesi bekleniyordu?

Tabutluk denebilecek bir alana hapsolmuş insanlar 7 Ekim 2023 Cumartesi sabahı birden ayağa kalktılar. Tabutu kırıp, üzerlerine dökülmüş toprağı aşıp düşman tarafından işgal edilen topraklarına girerek baskın yaptılar. İşgalci İsrail’in Mossad’ını da Şin Bet’ini de dünyanın en güçlü ordularından biri olan işgal ordusunu da boşa düşürüp yüzlercesini öldürüp bir o kadarını da tutuklayarak Gazze’ye getirdiler. Tutuklanan bu isimler bir haftadır Gazzeli olmak nedir? Gazze’de yaşamak ne demektir? Sorusunu fiilen yaşayarak anlıyorlar. Karadan, havadan ve denizden yapılan, neredeyse imkânsız bir operasyonu türlü yokluklarla icra eden bu kişilerin yaptığı eylem, Dünya Savaş tarihine girecek türden derinliğe, ayrıntılara ve inceliğe sahip. Aksâ Fırtınası adıyla icra edilen bu operasyon, bir efsaneye dönüşmüş olan İsrail’in istihbaratını da ordusunu ve askerlerini de psikolojik olarak çarptı. Tüm işgalcilerin dokunulabilir olduğu, nice az topluluğun nice büyük toplulukları galebe çalabileceğini gösterdi. Hamas direniş, psikolojik ve filli duvarları yıktı. Bir ordu olmayan Hamas, su borularından, geçmiş savaşların kalıntılarından elde ettiği malzemelerle, dünyayı titreten bir işgal organizasyonunu nasıl sığınaklara hapsedilebileceğini göstermiş oldu. Orduları, hava gücü, parası olan Arap ülkelerinin halklarını da kendi yönetimlerini derinden sorgulatacak bu operasyonun olumlu ve olumsuz sonuçları muhakkak olacaktır. Öyle ya da böyle Aksâ Fırtınası sonrası tüm Dünya’nın gündeminin merkezinde unutulmuş Gazze, işgal altındaki Filistin ve mahzun Mescid-i Aksâ yer alacaktır.

Hamas komutanı Ebu Ubeyde, operasyona katılan direnişçilerin “kaza namazı olmayan” kişilerden seçildiğini söylemesi bile direnişin temizliğini ve kalitesini ortaya koyar. Yıllardan beri yabancı direnişçi kabul etmeyen, Filistin’in öz evlatlarından oluşan bu hareket, korkunç abluka şartlarına, yer altında geçen yıllara rağmen yüksek insani duyarlılıklarla hareket ettiğini görüyoruz. Hamas ile birlikte telleri aşan bir takım kişi ya da grupların fevri davranışına karşı Direniş, bir ordu disipliniyle çalışmış tarihin çok az göreceği bir fedakarlık anlayışıyla işgal altındaki topraklara doğru huruç hareketi yapmışlardır. Gazze’den çıkıp Aşkelon’a, Sderot’a giren binden fazla direnişçi “geri dönüşü olmayan” bu yolculuğa bile isteye çıkmış ve kanlarını alem-i İslâm için akıtmışlardır.

(Aksâ Fırtınası harekâtının sonuçlarını yazmaya devam edeceğiz)