Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.16
Gram Altın
2963.55
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Televizyon Kanalları Arasında

Koltuğuma uzandım, kumandayı elime aldım ve kanallar arasında dolaşmaya başladım. İlk açtığım kanalda yerli dizi vardı. Yakışıklı erkekler, manken gibi kadınlar karşılıklı aşk ve sevda kelimelerini birbirlerine fısıldıyorlardı. Ne iş yaptığı belli olmayan ancak lüks konutlarda yaşayan, pahalı arabalara binen bu insanlar devamlı aldatmadan, aşktan, cinsellikten söz ediyorlardı. Rahatsız oldum, bir başka kanala geçtim.

Bu kanalda haberler vardı ve yedi kişiyi öldürüp intihar eden adamın hikayesi ayrıntılarıyla anlatılıyordu. Moralim bozuldu, neş'em kaçtı, içim bu facianın anlatılışını kaldırmadı. Kumandanın düğmesine bastım, başka bir kanala zıpladım

İslami olarak bilenen kanal karşıma çıkınca rahatladım. Güzel şeyler izlerim diye düşündüm. Baktım bal reklamı var. 6 kg süzme veya petek bal alıyorsunuz, yanında da polen hediyesi varmış. Kargo dahil sadece 110 TL imiş. Neredeyse beyaz şeker fiyatına bal alıyorsunuz. Midem bulandı. Çünkü bu fiyata bal hiç inandırıcı değildi. Sağlığımızın düşmanı früktoz şurubuna bal aromasıyla katkı yapılarak hazırlandığı belliydi.

Bu reklamdan iğrenerek yeni bir kanala geçtim. Oh be dedim. Çünkü belgesel kanalıydı bu. Baktım bir aslan ceylanı yakalamış, zavallı hayvanı parçalayarak iştahla yiyor. Dayanamadım, ceylana karşı acıma hisleri bütün benliğimi doldurdu. Ruh sağlığımın tehlikeye girdiğini hissettim. Tekrar kumandanın düğmesine bastım.

Yeni kanalda televole denilen tipte bir program vardı. Gösterişli bir erkek falanca artist kadınla aşk yaşadıklarını sırıtarak anlatıyordu. "Seviyeli bir birliktelik yaşıyoruz" diyordu ne demekse. Bu kanalda da fazla kalmaya dayanamadım, yeni bir kanala geçtim.

Bu kanalda ise bir takım kelli felli adamlar karşılıklı oturmuşlar; heyecanla, yüksek sesle ve kavga eder gibi tartışıyorlardı. Meğer seyrettiğim açık oturum bu kanalın spor programıymış. Falanca takımın başkanı bir laf etmiş, bu spor otoriteleri bu lafın doğru olup olmadığını aralarında kavga ederek değerlendiriyorlardı. Bana çok garip ve boş geldi. O kanaldan da ayrılmak zorunda kaldım.

Yeni kanalda ise bıyıklı, genç bir doktor sırıtarak kanserden felçlere, bunamadan epilepsiye kadar her türlü hastalığa deva olan ilacını anlatıyordu. "Yeter ki para verip alın, aylarca kullanın, göreceksiniz hastanızın damarları açılacak ve iyileşecek" diyordu. Bu sahtekar şarlatana beddua etmemek için kendimi zor tuttum.

Anladım ki televizyonun karşısına oturmak için kanal ve zaman aramak boştur, israftır. Sadece psikolojimizi bozmaktan, zihnimizi karıştırmaktan, bizi hakiki konu ve problemlerden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramıyor.

Elime gazeteyi aldım. Şu haber dikkatimi çekti:

"Avustralyalı 12 bin yetişkini inceleyen bilim insanları, 25 yaşın üstündeki bir yetişkinin bir saat tv izlemesinin, onun ortalama ömrünü 21.8 dakika kısalttığını buldu. Habere göre araştırmacılar tek bir sigaranın, ömrü yaklaşık 11 dakika kısalttığını söyledi. Hayatı boyunca günde 6 saat tv izleyen bir yetişkinin ömrü, tv izlemeyen bir kişinin ömründen 4.8 yıl kısa olabiliyor."

Tabiu00ee ki bu normal programlar için söylenmiş. Biraz önce sıraladığım saçma sapan, karamsarlık dolu konuları işleyen kanalları araştırmaya katarsanız herhalde zararın boyutları daha fazla olacaktır.