Tekrar erken seçim mi (!)
Mursi hakkında beklenen idam kararı çıktı. Yine beklenen oldu ve tüm dünya sanki basit bir kararmış gibi bu durumu geçiştirdi. En sert tepki ise Türkiye'den geldi. Hükümeti olmayan ve hükümeti hangi partilerin kuracağı belli olmayan Türkiye'den. Neden sistem değişikliği, neden "Yürütme" ile "Yasamanın" seçimlerinin ayrı yapılması gerektiğini sanırım herkes daha iyi anlamıştır. Türkiye'nin etrafında içeriyi de çok ciddi şekilde ilgilendiren onlarca hadise gerçekleşiyor ancak Türkiye 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarından dolayı önünü göremiyor.
Suriye'deki gelişmeler ve de Mısır'daki idam kararları ciddi konular. Ancak iki hususta da içeride ne olacağına o kadar kafamızı gömmüş durumdayız ki dönüp bakamıyoruz bile. Tam da bizim dışımızdaki herkesin istediği noktadayız. Belirsizlik! 2002 yılından itibaren ilk defa bu sorunu yaşamaktayız.
İktidarları halk belirler(!) ancak iki parti (MHP-CHP) koalisyon görüşmelerini Cumhurbaşkanı ile görüşmeyeceklerini açıklıyor akabinde hemen TÜSİAD ile görüşüyorlar. TÜSİAD ile görüşülmesinde sorun yok. Ancak Cumhurbaşkanı ile görüşmeyeceklerini deklare etmeleri bu iki parti yöneticilerinin nerede durduklarını göstermesi açısından önemli.
Tüm bunlar yaşanırken önce 3. Köprünün bağlantı yolları ile ilgili ardından da 3. Havalimanı ile ilgili Mahkemelerden art arda yürütmeyi durdurma kararları çıkıyor. Kararların gerekçelerini bilmiyoruz. Haklı kararlarda olabilir. Ancak tüm bunların yaşanması normal mi diye sormak gerekiyor.
Gezi olaylarında "Taksim, Tahrir" kardeşliğinden bahsediliyor olması ile şu anda meclisteki partilerin Cumhurbaşkanını yüce divana göndereceğiz dedikleri bir esnada Mursi ve 116 arkadaşı hakkında idam kararı verilmiş olması, gezi ile kol kola olan paranın patronlarının yıllar sonra tekrar siyaset sahnesinde boy göstermeleri aynı döneme denk düşüyor. Bu durum Sayın Demirel'in Türkiye'nin durumunu soranlara tek kelime ile "iyi" ancak iki kelime ile "iyi değil" sözünü hatırlatıyor. Hani halkın iradesi meclisi oluşturuyordu? Hani halkın iradesine herkes saygılıydı?
Bir koalisyon Türkiye'ye fayda verebilir. En azından biriken karşıt görüşlerin yumuşamasını sağlayabilir. Ancak Türkiye için hayati öneme sahip projeler duracaksa, TÜSİAD gibi kuruluşlar tekrar yönetimde etkili olacaksa, koalisyondan başka iktidar olma imkan ve ihtimali bu şartlarda gözükmeyen partiler koalisyon kapılarını kapatıp kaybettikleri seçimden sonra bir de ülkeye kaybettireceklerse o zaman koalisyon değil tekrar seçim şarttır.
Ancak bu seçime gitmeden önce mutlaka seçim barajının hazine yardımı için gerekli olan %3 e düşürülmesi gerekmektedir. Şu gözümüzün önünde yaşananlar ve kimin neden Başkanlık sistemini istemediği yada mevcut sistemin değişmesini istemediğinin iyi analizinin yapılıp anlatılması gerekmektedir.
Hisseden kıssa ile bitirelim. Bir çocuğun kendisine ait olduğunu iddia eden iki anne varmış. Hangisinin gerçek anne olduğunu tespit edememişler. Çocuğu ikiye bölerek bir yarısını birine diğer yarısını ötekine verelim demişler. Gerçek anne hemen atlamış ve talebinden vazgeçtiğini çocuğu istemediğini söylemiş.
Mursi'nin kaderi de, Suriye'nin kaderi de, çözüm süreci de, ekonomik gelişim de tek partili bir iktidara bağlı. Müspet ya da menfi. Bunu biliyor olmasına rağmen Ak Parti bakanlıklardan da vazgeçiyor ancak bu ülkenin gerçek sahibi olmayan kişiler için çocuğun tamamını almadan bu kavga bitmeyecek.@CavitTatli