Dolar (USD)
34.59
Euro (EUR)
36.25
Gram Altın
2993.47
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Eylül 2022

Tekrar Amasya ve Anadolu Şiir Akşamı

Amasya’yı son iki ay içerisinde iki defa görme imkânım oldu. Bu sefer merhum şair-mütefekkir Seyfettin Karahocagil’in Anısına Birinci Anadolu Şiir akşamına katılmak için gelmiştim. Şairlere ilham veren mimarisi ve tabiata güzellikleriyle Amasya’da tekrar bulunmanın heyecanı içerisindeydim.

Amasya’ya daha önce Çorum dönüşü uğramış, bir gün burada konaklamış, ertesi gün de Tokat’ın yolunu tutmuştuk. Aslında buraya ilk geliş sebebimiz ikinci geliş sebebinin bir nedeniydi. İki yıl önce merhum şairimiz Seyfettin Karahocagil hocamızı telefonla aramış, ona “Şehir ve Nehir” konulu bir kitap dosyası hazırladığımı, kitabın sonuna yaklaştığımı, Amasya ve Yeşilırmak’ı da yazarsam kitabı bitireceğimi söylemiştim. Bu yüzden Amasya’ya gelmek istiyorum, demiştim. Kendisi de memnuniyetle bana yardımcı olacağını, Yeşilırmak kenarında bol bol gezeriz ve Beyazıt Camisinin külliyesinde gezdiğimiz yerleri mütalaa ederiz, demişti. Ayrıca şehir ve nehir ilişkisine dair bazı hatıraları da anlatacaktı.

Malum Taçkıran salgını (korona) nedeniyle Seyfettin Karahocagil üstadımızı geçen yıl kaybettik. Çorum’dan dönerken üstadımıza verdiğimiz sözü hatırladım. Bari mezarını ziyaret edip bir Fatiha okuruz, demiştim. Nitekim de öyle oldu. Merhum şairimizin oğlu kıymetli dostumuz Prof. Dr. Mustafa Kasım Karahocagil, bizi Amasya’nın İstanbul tarafındaki girişinde karşılamıştı. Seyfettin Hocamızın mezarı da hemen oradaydı. Mezarı başında Seyfettin Karahocagil üstadımıza ve diğer aile ferdlerine birer Fatiha hediye eyledikten sonra Amasya içlerine doğru yola koyulmuştuk. İkinci gün yağmurlu bir günde Amasya’yı terk etmiştik.

Bu sefer ki Amasya seyahatim şiir akşamı içindi. Yılmaz Erdoğan’ın aksine sıcak bir şehirlerarası otobüsüne binip yola koyulmuştum. Maraş’a kadar bende Yılmaz Erdoğan olabilme ihtimal ortaya çıkmıştı. Tunalı Hilmi caddesini, soğuk Ankara günlerini, günlerce hastane bahçesinde yattığım geceler gözümün önüne gelivermişti.

Maraş ile Göksun arasını arşınladığımızda sayısı onu aşkın tüneli, görünce bu yolun “Yedi Güzel Adam”a hürmeten verilen “Edebiyat Yolu” olduğunu hatırladım. Kendi kendime dedim ki “Demek ki doğru yoldayız.”

Sabah gözümü açtığımda Turhal’ı geçmiş Amasya’ya yaklaşmıştık. Amasya’ya girerken de şaştım doğrusu. Ferhad’ın Şirin için deldiği dağı günümüzde ulaşım rahat olsun diye büyük bir tünelle çevre yolu yapılmış. Amasya bu tünel sayesinde rahatlamış bir durumda. Bu arada Ferhad ile Şirin efsanesinin geçtiği bir yer daha var. Hüsrev Perviz döneminde yaşandığı Kermanşah civarında “Bî-Sutun Dağı” yani sütunu olmayan dağda geçmiştir.

İlim Yayma Cemiyeti Amasya misafirhanesinde istirahate çekiliyoruz. Birazdan şair Mehmet Baş da misafirhaneye geliyor. Biraz dinlendikten sonra misafirhaneden çıkıyoruz. Sabah kahvaltısını dışarıda yapacaktık. Yolda eski bir Amasya evinde yaşlı bir teyze ve amca bahçede fokur fokur kaynayan semaverlerinden çay içiyorlardı. Selam verdik, buyur ettiler. Simit alıp öyle gelelim, dedik. Birazdan simitlerimizle geldik. Evin hanımı Amasya’ya has kuşburnu marmelatı ve diğer ikramlarda da bulundu. Semaver çayından bolca çay içtik. Keşke Amasya’ya daha önce gelseydik, demiştik. İsmimle müsemma ev sahibi bu amcayla sohbet edince kendisi “sabahleyin canım çok sıkılmıştı. Birileri geleydi dertleşirdim, diye içimden geçirdim, Allah sizi gönderdi demişti. Çok duygulandık. Eyyüp Kaya amcamız yardıma muhtaç bir durumda. Başlarında maddi ve manevi bir felaket geçmiş. Dertleriyle dertlendik. Rabbim tez zamanda dertlerini hafifletir inşallah.

Öğle namazımızı Akbilek Evliya camiinde eda ettik. Orada medfun Akbilek Bahşi Halife hazretlerinin türbesinde dualar ettik. Bahşi Halife Hazretleri Sultan Beyazıt ve Yavuz Sultan Selim döneminde buranın büyük bir âlimi imiş. Kimin halifesidir, bilemiyoruz.

Şairlerin ikindi sonrası Beyazıd Camisinde buluşacağı bilgisi doğrultusunda boş zamanı merhum Seyfettin Hocanın yeğeni eski GAP idaresi başkanı kıymetli dostumuz Sadrettin Karahocagil Bey ile beraber geçirdik. Ferhat tünelinden geçtik, Beyazıt camisinde oturduk. Eski günleri yâd ettik.

İkindi sonrası şair dostlarımızın bir kısmı ile buluştuk. Anadolu Şiir akşamları uzaktan gelenlerin erken, yakından gelenlerin geç vardığı bir şairler buluşması gibi olmuştu. Samsun’dan gelen arkadaşlar Ahmet Sezgin ve Adnan İpekdal hocalarımızı ancak akşam yemeğinde görebildik. Ve şiir programından sonra da alelacele ayrıldılar. Şair Mehmet Baş, peşinizden Samsun’a geliyoruz, dediydi. Ama onun da sabah namazı sonrası İstanbul’a gidiyorum hocam, demesiyle Samsun’a gidiş planımız şimdilik ertelendi. Şiir gecesini ırmak kenarında düşlerken bir havuz kenarıyla yetinmek hayallerimi yıktı doğrusu. Tek tesellim su sesinin şiirimizin sesine ahenkli bir şekilde karışıyor olmasıydı.

Bir sonraki yazımda şiir akşamına değineceğim. Cihannüma Derneğine, İlim Yayma Cemiyetine, Amasya Üniversitesi ve hassaten Cihannüma Amasya başkanı Av. Nuri Eken Bey’e teşekkür ederiz.