Teknolojinin miladı: Yapay zekâ
Sevgili okurlar,
Teknoloji ve medya dünyasındaki hem yenilikleri hem de zaman zaman
nostaljik karşılaştırmaları sizlerle paylaşacağım bu köşede, ilk yazımı kaleme
alıyor olmaktan mutluluk duyuyorum. Yapay zekânın kilometre taşları
diyebileceğimiz 2016-2017 yıllarındaki dönüm noktalarına geçmeden önce, bu
alandaki çalışmaların tarihsel kökenine de kısa bir yolculuk yapalım.
Turing ve yapay
zekânın ilk adımları
Yapay zekâ kavramı, ünlü İngiliz matematikçi Alan Turing'in öncülüğünde
şekillenmeye başladı. Turing, 1950 yılında yayımladığı "Hesaplama
Makineleri ve Zekâ" adlı makalesinde, makinelerin düşünebilme yeteneğini
sorgulayarak bu alanın temel taşlarını oluşturdu. Turing Testi olarak bilinen
yaklaşımı, bir makinenin insan gibi düşünebildiğini değerlendirmek için halâ
önemli bir ölçüt olarak kabul ediliyor.
Bizim coğrafyamızda ise matematik dünyasında önemli bir iz bırakan Cahit
Arf'ın çalışmaları, yapay zekânın teorik temellerine dolaylı katkılar
sunmuştur. Arf'in soyut matematikteki derin araştırmaları ve özellikle
"Arf Teorisi" gibi çalışmaları, modern algoritmalara ilham veren
yaklaşımlar arasında yer alır. Matematiksel düşüncenin gücünü ileriye taşıyan
bu tür çalışmalar, yapay zekânın teorik altyapısında ülkemiz adına önemli bir
yere sahiptir. Elbette ilerleyen günlerde Cahit Arf’a ayrı bir yer ayıracağız.
1956 yılında düzenlenen Dartmouth Konferansı ise yapay zekâ araştırmalarını
akademik bir disiplin olarak resmileştirdi. Bu konferansta, "düşünebilen
makineler" geliştirme hedefi, bilim insanları tarafından sistematik bir
şekilde ele alınmaya başlandı. Sonraki yıllarda yapılan çalışmalar, bu hedefe
doğru pek çok teorik ve pratik katkıyı beraberinde getirdi. Bu konferansın öne
çıkan ismi ise John McCarthy olmuştu.
MilestoneAI:
2016-2017
2016 yılında Google DeepMind tarafından geliştirilen AlphaGo, Çin dama
oyunu olarak bilinen Go'da profesyonel oyuncuları yenerek dünya çapında bir çığır
açmıştı. Ancak 2017 yılında tanıtılan AlphaGo Zero, şimdiye kadar görülmemiş
bir yeteneğe sahipti. Tamamen kendi kendine öğrenerek önceki sürümleri de dâhil
olmak üzere tüm rakiplerini geride bıraktı. AlphaGo Zero, insan bilgi
birikimine dayalı veri kullanmaksızın sıfırdan başlayarak kısa sürede dünya
tarihinin en güçlü Go oyuncusu haline geldi. Bu başarı, yapay zekanın yalnızca
spesifik bir görevde uzmanlaştırılmasının ötesine geçebileceğini gösteren
önemli bir adımdı.
2017 yılında Google Araştırma ekibi tarafından yayımlanan çığır açıcı bir
makale olan "Attention Is All You Need", yapay zekâ çalışmalarında
tamamen yeni bir paradigmanın kapısını araladı. Bu makale, dil modeli
oluşturmadaki geleneksel yaklaşımları bir kenara bırakarak, Transformer mimarisini
ortaya koydu. Transformer mimarisi, özellikle dil anlama ve üretme alanlarında
olağanüstü performans sunan bir yaklaşımdır. "Attention"
mekanizmasına dayalı olarak geliştirilen bu mimari, dinamik bağlantıları ile
metin içerisindeki önemli bileşenleri tespit ederek daha etkili bir öğrenme
sağlıyor.
Transformer, daha sonraları OpenAI firması tarafından geliştirilen ChatGPT
(Generative Pre-trained Transformer) serisinin temelini oluşturdu. Bu serinin
en çarpıcı ürünlerinden biri olan ChatGPT, yazı yazma, sorulara yanıt verme ve
yaratıcı içerik oluşturma gibi yetenekleriyle hem bireylerin hem de şirketlerin
günlük yaşamında yer buldu.
Toplumsal
Etkiler Öne Çıktı
Yapay zekâdaki bu atılımlar sadece teknoloji dünyasını değil, toplumu da
köklü bir şekilde etkiledi. Derin öğrenme ve yapay zekâ uygulamaları, sağlıktan
eğitime, finans sektöründen lojistiğe kadar pek çok alanda çözüm yolları
sunarak toplumsal yaşamı yeniden şekillendirdi. Ancak bu gelişmeler, etik
sorunları da beraberinde getirdi. "Yapay zekâ taraflılığı" ve
"otomasyon nedeniyle iş kaybı" gibi sorunlar, bu dönemde tartışılmaya
başlanan konular arasındaydı.
Geleceğe
Açılan Kapı
Yapay zekâ teknolojisinde dönüm noktası olan 2016-2017 yıllarında yaşanan
gelişmeler, günümüzdeki gelişmelere bakıldığında en önemli dönüm noktalarından
biri olduğu da görülüyor. AlphaGo Zero ve Transformer gibi yenilikler, yapay
zekanın sadece bir araç olmaktan çıkıp yaratıcı bir güce dönüşmesini sağladı.
Bu milat, gelecekte karşılaşacağımız daha büyük yeniliklerin habercisi
niteliğindedir.
Yapay zekânın miladı olarak nitelendirebileceğimiz bu dönem, bize şu soruyu
soruyor: Bu teknolojiyi nasıl kullanacağız ve geleceği hangi yönde
şekillendireceğiz?