Teknik elemanlar savaşına dikkat
Bugünkü yazımın konusunu ve başlığını ‘Yerel seçimler ve Meclis Başkanlığı’ şeklinde belirlemiştim. Bu çerçevede Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı ve yeni dönem Meclis Başkanlığı üzerine yazacaktım. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Sisteminde hale yasamanın etkinliği ile ilgili hazırlıkların olduğunu biliyorum ama somutlaşan bir gelişme olmadı. Cumhurbaşkanlığı Sistemi bugüne kadar dünyada gelmiş geçmiş en güzel yönetim modeli olmaya adaydır. Fakat kurumsal yapıları doğru inşa edilmez ayakları eksik kalırsa da yürümesi çok zor bir sistemdir. Onun içinde iki önemli ayağı yasama ve yürütmenin kurumsal yapıları dengeli kurulması kaçınılmazdır. Yürütmenin gölgesinde yasama, yasamanın gölgesinde yürütme Cumhurbaşkanlığı Sisteminin en büyük handikabı olur.
Bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsi özelliklerinden ve iradesinden dolayı bu sistemin yürütme ayağı bugün için çok sağlamdır. Ve tamamlanmak üzeredir. Fakat yasama ağayı Türkiye Büyük Millet Meclis’i(TBMM) için aynı durumu söylemek zordur. Şu çok net bir durumdur Cumhurbaşkanı ile Meclis Başkanı biri yürütmede diğeri yasamada çok güçlü olmak zorundadır.
Hızlı şekilde Meclis’in görev alanına giren yasama konularında yürütmeden ayrı milletin, ülkenin ve devletin ihtiyaçlarını tespit edebileceği mekanizmaları, kurumsal yapıları oluşturması gerekmektedir. Bunun içinde güçlü Meclis Başkanı kaçınılmazdır. Bana çok kızılacak ama yazmakta da yarar görüyorum. Yeni dönem Meclis Başkanı kesinlikle güçlü bir isim olmalıdır. Bu kapsam da Cumhur ittifakını oluşturan partilerden birinin Genel Başkanı Cumhur Başkanı’dır diğer partinin Genel Başkanı’da Meclis Başkanı olmalıdır. Bu notu düşmeden edemeyeceğim.
Gelelim yazının başlığına. Bütün yetkilileri uyarıyorum. Son günlerde çok aşırı derecede özellikle yazılım ve savunma sanayi alanında yetişmiş elemanlar -ki büyük bölümü halen devam eden projelerde çalışmaktadır- yurtdışına transfer oluyorlar. Özellikle Hollanda ve Romanya gibi ülkelere. Sosyal medya gruplarında bununla ilgili enteresan paylaşımlar ve uyarılar var.
Şu unutulmasın dünya kurulup devletler şeklinde yönetildiği günden bu yana adı pek bilinmeyen bir savaş vardır. Bu savaşın adı “Teknik elemanlar savaşıdır” Osmanlının yükselişi de, çöküşü de bu savaşın kayıp edilmesi veya kazanılmasına bağlıdır. Fatih, teknik elemanlar savaşını baştan kazanmasaydı İstanbul’u fethedemezdi.
Kendi silahımızı, kendi teknolojimizi geliştirdiğimiz bugünlerde elimizdeki yetişmiş elemanları neden ne olursa olsun yurtdışına kaçırıyorsak bunun faturası Türkiye’ye çok ağır olur. Adam 10-15 bin lira maaş alırken 5-6 bin Euro maaşla yurtdışına gidiyorsa burada yönetimde, üst amirlerinde, göreve getirilen yöneticilerde büyük sıkıntı vardır. Çünkü gittiği yerden alacağı maaş buradaki maddi imkânlar kadar avantaj sağlamayacaktır. TAİ’ de, Aselsan’da, TÜBİTAK’ta ve devlete özel sipariş yapmakta olan firmalardaki teknik elemanların rahatsızlığı ve bu rahatsızlıktan doğan nedenlerin çok acil giderilmesi gerekmektedir. Aynı şey yazılım sektöründe de geçerlidir. Devletin Microsoft tekelciliğini bırakmaması halinde yazılım sektörü tamamen bitecektir.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…