TEKFİR DEĞİL TEBLİĞ\u2026
İslam fıkhının en önemli başlıklarından biri olan 'tekfir ' meselesi bu gün ehliyetsiz kimselerin elinde bir haksızlığa dönüşmüş ve çoğu zaman zulüm vesilesi olmuşturu2026
Konuya vukufiyeti olmayan kifayetsizlerin usulsüzlüğü ve aceleciği onulmaz yaralara neden olmuşturu2026 Öyle ki işin içine cehalet ve asabiyet girince tekfir üzerinden nasıl bir kıyımın gerçekleştiğine, kendi dışında olan herkesi biçme operasyonuna dönüştüğüne acı içinde tanıklık etmekteyizu2026
Açıkçası bu gün tekfir konusunu ilmi bir zeminde konuşmaktan öte tekfircilik hastalığı ile karşı karşıyayızu2026
Doğrusu bazı gençlerin tekfir etmede ki cesaret ve cüretinin nereden kaynaklandığını kaygı ile merak etmişimdiru2026 Tabii ki, bu konu bu günün meselesi değildiru2026 İslam tarihinde ümmetin belini kıran, bütünlüğünü bozan, nice kanların dökülmesine neden olan bir konuduru2026
Düşünebiliyor musunuz, Hz. Ali (r.a) gibi biri bile bu fitneden kurtulamamış, onun hayatına mal olmuştur.
Tekfirciliğin tarihi kan, kaos ve karmaşa ile doluduru2026
Şeri delillerle temellendirilmeyen yersiz tekfir, gruplar arasında yargısız infaza dönüşmüş, toplum içinde kapatılmayacak yaralara neden olmuştur. ..
Rasulullah (s.a.v) bu tehlikenin ağır sonuçlarını hesaba kattığı için Medine'de münafıkların varlığını bildiği halde onları küfürle itham etmemiş, düşmanın safına itmemiş, siyaseten İslam'ın maslahatını gözetmiştiru2026 O (s.a.v) gücünü hep İslam'ın daha geniş bir kitleye yayılabilmesi için kullanmıştıru2026 Tekfir değil, tebliğ yolunu seçmiştiru2026
Davet gayretleri sonuç vermediği zamanlar, insanların küfür içinde kalmaları O'nu (s.a.v) derinden üzmüştür, Yüce Allah O'na teselli vermiştir:
"Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse kendine kıyacaksın" (Şuara-3)
Bize düşen tevhidi hakikati en güzel şekilde, hikmetle duyurmaktır, ama bilelim ki ancak Allah'ın diledikleri iman ederleru2026
Ateşe koşanı kötülemek, küfretmek değil kurtuluşu için çırpınmak bize düşeru2026 Köre kör demek marifet değil elinden tutup yol göstermek gerekir, işte erdem buduru2026
Akidesi bozuk olanlara kızmak, kınamak, kırmak, kovmak, kavga etmek ne bizi, ne de onları kurtarmaz, önemli olan konuşma zeminini yakalamak, onları nasıl kazanabiliriz kaygısı ile hareket etmektiru2026
Bizim işimiz toplumu dışlamak, didişmek, düşman edinmek değil, doğrularımızı duyurmak, İslami duruşumuzu en zor şartlarda bile sürdürmektiru2026
Müslüman olmayanı bile 'onu İslam'a nasıl kazandırabiliriz?' refleksi ile yaklaşmak durumundayızu2026
Müslüman elbette küfürden, şirkten, nifaktan teberri etmek zorundadıru2026
Evet, imanın ilk şartı tağutu reddetmektiru2026 Ancak bu inanca ve bilince sahip olmayanlara nasıl gideceğiz? Onları tağutun safına itmek mi yoksa tevhidi bir zemine çekmek mi?
Nesillerin maruz kaldığı cehaleti ve tebliğin önündeki engelleri gidermeden onlar hakkında hüküm vermede acele etmenin doğru olmadığını düşünüyorumu2026
Bunu ifade ederken şunu kasdetmiyorum; toplumun batıllarını, bidatlarını normal görelim değil, toplumla barışık olmaktan amacımız mesajımızı sunacak kapıları açık tutalım, davet yolunu tıkamayalımu2026
Elbette apaçık küfür olan vasıfları kim taşırsa ve savunursa küfre girer ve kafir oluru2026 Bunu bileceğiz fakat ona mesajımızı ulaştırmanın sorumluluğunu da unutmayacağızu2026
Cahiliyeyi tanımlamak, tanımak yetmiyor, cahiliyeyi nasıl giderebiliriz, diye bir derdimiz olmalıu2026
Bir defa işi yersiz tekfire vardırırsak toparlanmak zor oluru2026 Evet yerinde tekfire kim ne diyebilir? Bu gün sorun; yersiz tekfiru2026 Tekfirde aşırılıku2026 İman-küfür sınırını zorlamaku2026
Tekfir; temkin, teenni, titizlik isteru2026 İhtimam ve ihtiyatlı olmayanların başkasının imanını sorgularken kendilerini nasıl bir tehlikeye attıklarının farkındalar mı acaba?
İmam Şevkani'nin yerinde tesbiti ile;
"Bilinmelidir ki, Müslüman bir şahsiyetin dinden çıkığına ve küfre girdiğine hüküm vermeye kalkışmak u2013elinde güneşten daha açık bir delil olmadıkça- Allah'a ve ahret gününe iman eden bir kul için münasip bir şey değildir."
Buna şu kuralı da eklemek gerekiru2026
"Lüzumu küfür değil de, iltizam-ı küfür küfrü gerektirir"
Bu kaideye göre bir kimsenin İslam dairesinden dışarı çıkması, Müslümanlara göre yabancı sayılabilmesi için küfrü bilerek ve gönülden benimsemiş olması gerekiru2026
Kişinin lehine bir tevil yolu varsa tekfir etmemek esastıru2026
İhvan'ın mürşidlerinden Hasan Hudeybi'nin haklı tesbiti ile;
"Biz kadı değil, davetçiyiz."
RAMAZAN KAYAN