Dolar (USD)
35.37
Euro (EUR)
36.45
Gram Altın
3039.73
BIST 100
9916.07
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Şubat 2017

Tekelistan prensesi

Bir "Chemkirwoman" kendini tutamayıp "Chemkir"di.

Bu, "Yavuz hırsız ev sahibine chemkirir" sendromudur.

"Ev sahibi"nden rol çalarak yerleştikleri "kaptan köşkü"nü adım adım kaybetmek, çıldırtıyor onları, her geçen gün zail oluyorlar.

Kaptan köşküne güya alın teriyle, bileğinin hakkıyla, gelmişmiş de...

Bu masalları bırakın.

Seni, o "şebeke"nin dış kapısına mandal yapmasalardı, "Tekelistan'a Prenses" olmak yerine şimdilerde Tatavla'da makarna kaynatırdın

Okunmayan romanlarınız, "Şebeke" fırıldaklarıyla Nobel alır.

Şişli kıraathanelerinin müptezel lakırdılarını, lümpen kepazeliklerini espri diye "şebeke" üzerinden servis eder, güya komedi yaparsınız.

Ana sınıflarına hitap eden komedileriniz, kimseler gülmediği için, sezonun ortasına gelmeden tedavülden kalkar.

Bu ülkede bir çiviniz yoktur.

İkide bir, "sizi çılgınca kurtardık, sizi yoktan var ettik" yollu diyet istemelerinizden gına geldi.

"Çılgın"lıktan söz açılmışken, "Çılgın"lığınızın da bir hesabını vermelisiniz.

Hala, kininizin bitmediği Abdülhamid'i 1909'da tahttan indirdiğinizde, saltanat kayıtsız şartsız "şebeke"nize geçti.

"Şebeke"nizin iktidar olduğu o gün, bu vatanın toprakları 7,5 milyon kilometre kare idi.

Saltanatınızın 10. yılında, ülkenin sınırlarını 3 kıtadan, Orta Anadolu'da 3 vilayete indirdiniz.

Gururla haykırdığınız "ilericiliğiniz" işte budur.

Ülkeyi tarihinin en korkunç savaşlarına sürüklerken, bugünlerde pek savunduğunuz parlamentodan onay bile almadınız, parlamentoyu bypass ettiniz. "Parlamenter sistem" sevdanız budur.

Oysa 50 sene "meşrutiyet, meşrutiyet" diye yırtınmış, ülkeyi sıtmada tutmuştunuz.

Şimdilerde, "Can"ınızın eller öpmeye, ceketler iliklemeye gittiği, Almanlara, fedailik için, memleketin 1 milyon evladını "çılgın"ca doğrattınız.

Sarıkamış'ta 100 bin Mehmed'i "çılgın"ca dondurdunuz.

Çanakkale'de 300 bin Mehmed'i katleden İngilizlerinizin Donanmasını, şehitlerin daha kanı kurumadan, 1929'da, İstanbul'a beyaz gelinlikler giydirerek "çılgın"ca ağırladınız.

"Memleketin Gerçek Sahipleri"cephelerde at dışkısında arpa tanesi ararken, yalılarınızda "Çılgın"ca istakoz çorbası, havyarlı levrek, keklik, trüflü tavuk dolması, kuşkonmaz, kaymaklı kestane yiyor, vals yapacak işgalci subaylar kapışıyordunuz.

Vagon simsarlıklarıyla vurgunlar ve soygunlardaydınız.

O savaş günlerinde Büyükada'daki metreslerinize motorla Beyoğlu'ndaki Tokatlıyan' dan "Çılgın"ca dondurmalar getirttiniz.

Devr-i saadetinizdeki Şeker, Şişecam, Yavuz-Havuz fırıldaklarınızı listelersek bu sütunlar yetişmez.

Yine, parlamenter sisteminizin, "açık oy-gizli sayım", "yüksek demokrasi"sini sakın yeni nesiller duymasın!

Bir de şu var...

Sizin, "tarih sandığınız", o masallara, artık kimseler, "tarih" demiyor.