Tek sermayeleri dine küfretmek!
Türkiye'de solcu,ulusalcı,Kemalist kesimin kendine ait bir felsefesi, düşünce yapısı, net duruşu ve tavrı bulunmamaktadır. "Aklın ve bilimin öncülüğünde" diye başlayan besmeleleri dışında neleri var ki? Yayın organlarına, kendini aydın, yazar, sanatçı zannedenlerin seviyesiz üsluplarına bakıldığında ise insana dönük tek bir değerin dahi öne çıkarılmadığını görürsünüz. Bakmayın siz işçinin, emekçinin, düşenin, tarlada, bahçede vs çalışanın yanındayız ya da kahrolsun ABD, emperyalizm falan demelerine hepsi hikaye. Tek sermayeleri var o da dine küfretmek... Kendini liberal olarak tanımlayan bir yazar olarak şunu rahatlıkla ifade edebilirim ki; bu ülkenin dindarları, insan hakları ve özgürlükler alanında bir önceki çağın paradigmasıyla hareket eden bu aydınlanmacı, ilerici, akılcı, din düşmanı kesimlerden iki gömlek daha üstündür. Aklı putlaştıran bu kalitesiz insanların tek sermayesi "İslam düşmanlığı" ve "Müslümanlara hakaret" iken AK Parti'nin öncülük ettiği muhafazakar kesim, farklı kesimlere kucak açan ve onlara da özgürlük talep eden bir anlayışı temsil etmektedirler.
Gerek CHP'nin ve gerekse sol-sosyalist grupların içinden bu denli kalitesiz, seviyesiz, üslupsuz insanların çıkmasının bir nedeni de sahip oldukları resmi ideolojinin insanlık tarihinin yanılmaz, kutsal yegane ideoloji olduğunu sanmalarından kaynaklanmaktadır. Bugün bir duruşu, tavrı, felsefesi, düşüncesi ve neye olursa olsun samimi inancı olan bir insan, bir dinin mensuplarına bu denli ahlaksızca ve seviyesizce saldırır mı? Kendine saygısı olan şahsiyet sahibi bir insan, hayatını inanan insanların hayat anlayışını yerle yeksan etmeye adar mı? Kaliteli bir insan dünyada milyarlarca insanın inandığı/sevdiği bir dinin peygamberini onların gözleri önünde sapık ilan eder mi? Hangi onur sahibi insan sırf başörtüsü serbest oldu diye anne karnındaki bir bebeğe başörtüsü giydirecek kadar alçalabilir? İçinde en ufak şeref duygusu taşıyan hangi insan kafa kesme özgürlüğü gibi tiksinti verecek bir başlığı atabilir? Ama bunların hepsini yaptılar.
Peki, sebep ne? Hükümet eğitimde aile tercihlerini gözettiği için. Son zamanlarda solcu Kemalist kesimler sırf bu sebepten ötürü bu ülkenin Müslümanlarına hız kesmeden hakaret etmeye devam ediyor. Bu inanın bir düşünceye sahip olan kaliteli bir insanın yapacağı bir iş değil. Ama işi gücü bırakıp yıllardır bu ülkenin inançlı insanların haklarına tecavüz eden, aşağılayan, küfreden hep aynı zihniyet. O yüzdendir ki Türkiye'de solun bir felsefesi, derinliği, tavrı, insana dair ürettiği herhangi bir değer yoktur. İçinde en ufak insani bir değer barındıran bir düşünce yapısı, bireyin yaşam tarzına bu kadar müdahalede bulunabilir mi? Kişi onurunu bu kadar zedeleyebilir mi? Ve bir insanın seviyesini bu kadar ayaklar altına alabilir mi?
Bilirsiniz Ortaçağ'ın ruhani meclisi her kim kilisenin ileri süreceği dogmalara kilisenin anladığı anlamdan başka bir anlam verirse o kimseye lanet olsun demişti. Ortaçağdan kalma kilise babalarını andıran bu despot insanlara göre resmi ideoloji karşıtı olanlar ve herkese özgürlük talep edenler lanetli. Onlara göre habis ruh gün geçtikçe ülkeyi hakimiyeti altına almaya başladı. Bu kadim zihniyetin mümessillerine göre artık ülkede iki kesim net olarak belirmiştir.Kötü ruhun( demokrasi,özgürlük,insan hakları..) etkisi altına girenler ve vatansever,Kemalist,laik,ulusalcı kadroların oluşturduğu iyiler.. İyiler aynı zamanda kutsal bir inancın keskin savunucuları konumunda. İnsanların içinden kötü ruhu söküp atmak ve onları günahlarından arındırarak huzura kavuşturmak gerekmektedir. Düne kadar bunu öldürerek yapıyorlardı..Ortaçağdan kalma "şeytan çıkarma" ayinlerini aratmayacak bir düşünceyi ve duyguyu benimseyen bu insanların aslında ruhsal yapıları ciddi anlamda masaya yatırılmalıdır. En büyük korkuları yenilik ve toplumsal değişim. Yani insan/insanlık olmasın, soylu düşünceler bu topraklarda yeşermesin yani demokrasinin ve özgürlüğün kendisidir asıl korku.
Muhafazakar bir parti olan AK Parti, attığı demokratik adımlarla bu kesimin her geçen gün kimyasını bozduğu bir gerçek. AK Parti farklı kesimlerin hak ve özgürlükleri alanında adımlar attıkça bu kesim ciddi bir ruhsal denge bozukluğu yaşamaktadır. Düşünün bir taraftan okullarda başörtüsü serbestliği sağlanırken diğer taraftan Zeytinburnu Stadyumu'nu da içine alan 42 bin metrekarelik arazi Vakıflar Genel Meclisi'nin kararıyla Yedikule Surp Pırgiç Hastanesi Vakfı'na iade ediliyor. Milli Eğitim Bakanlığı'nın güç şartlarda ayakta kalma mücadelesi veren azınlık okullarına yıllık 7 milyon TL yardım uygulaması başlıyor. İlk Süryani Özel Okul Yeşilköy'de açılıyor. Ve barış devam ediyor vs. İşte onları çıldırtan tam olarak bu.
Bizim yapmamız gereken belli. Tüm farklılıklarla birlikte bu coğrafyada barışın ve huzurun yeniden inşa edilmesi noktasında demokratik adımlarımızı inadına sıklaştırmamız gerekiyor. Özgürlük, demokrasi, hukuk ve adalet temelinde görüş fark etmeksizin ciddi projeler üretmeliyiz. Bu şuursuzluğu, akıl tutulmasını, antidemokratikliği, insansızlığı ve ırkçılığı ortadan kaldırabilecek ve ciddi bir toplumsal kırılmaya yol açabilecek yegane düstur; bu kilise babalarına inat hak ve özgürlüklerimizi savunmaktır. Hükümete düşen görevse özgürlükçü insanların taleplerini dikkate almak ve uygulamaya sokmaktır. Artık bu ülkede özgür hava sahası istiyoruz.
twitter.com/sivildemokrat