Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Ekim 2016

Tek dertleri, 'aman savaş bitmesin!'

Irak Meclisi, Musul Başika'daki Mehmetçiği 'işgalci güç' olarak nitelendirip askerimizin Irak'tan çıkarılması için BM'yi acilen toplantıya çağırdı.

ABD'nin Irak'taki koalisyonunda tam 63 ülke var. Suriye'deki DAEŞ'le mücadele koalisyonunda 18 ülke var. 2014'te DAEŞ'in Musul'u nasıl ele geçirdiğini hatırlıyoruz. 400 kişilik DAEŞ çetesi, 70 bin kişilik Irak zırhlı tümenini 2 saatte kentten kaçırdı. ABD, İran ve diğer koalisyon ortakları hep birlikte bunu seyretti. İki senedir de Musul'a "Ha girdik, ha gireceğiz" diye dünya kamuoyunu oyalıyorlar.

Ne zamanki Türkiye Fırat Kalkanı Harekatı ile 18 ülkenin 2 senede yapamadığını 18 günde yaparak Suriye'de bin kilometrelik alanı DAEŞ'ten arındırdı, o anda "Musul ve Rakka operasyonu yapacağız" demeye başladılar.

***

Musul operasyonu öncesi Türkiye'nin Musul, Başika ve diğer bölgelerde 5 bine yakın askeri bulunuyor. Ve bunlar da Irak bölgesel Kürt yönetiminin ve Irak hükümetinin çağrısıyla oraya gitti. İki yıl geçtikten sonra ise ABD, İran ve Irak'taki İbadi hükümeti Türk askerine "illegal" demeye başladı.

Türkiye'de solcuların, ulusolcuların, FETÖ'cülerin, CHP'nin, HDP'nin, PKK'nın üç yıldır elele vererek yürüttüğü kampanyanın adı neydi? "Türkiye DAEŞ'e destek veriyor!"

Batı medyasında da bu yalan üç yıldır gündemde tutuluyordu. İşte Türkiye, Fırat Kalkanı Harekatı ile bu yalanı hepsinin birden suratına çarptı!

Türkiye 5 senedir, başta ABD olmak üzere "DAEŞ bahanesiyle" Irak ve Suriye'ye çöken tüm çakallara DAEŞ'in sadece hava operasyonuyla bitirilemeyeceğini söylüyor.

Türkiye sadece bunu da değil, uçuşa yasak ve güvenli bölge kurulmasının da en azından büyük mülteci göçlerini durduracak en rasyonel çözüm olduğunu ifade ediyor ancak ABD ve Rusya başta olmak üzere hiçbiri buna yanaşmıyor.

***

ABD, yıllarca dünya için en büyük tehlikenin Lübnan Hizbullah'ı ve İran devleti olduğunu söyledi. Yaklaşık 20 yıl boyunca batı kaynaklı tüm haber ve filmler "Büyük Şii tehlikesine" vurgu yaptı.

2001'deki 11 Eylül saldırısından sonra ise başta ABD olmak üzere tüm Batı medyası ve film sektörü "Büyük Sünni tehlikesine" dikkat çekiyor.

Konsept değişti ve Şii'nin yerine Sünni'yi koydular.

Artık Şii İran, Şii Hizbullah veya Nusayri Esed değil, tek suçlu Sünni devletler, Sünni örgütler, Sünni gruplar oldu!

ABD'nin müdahil olmasından bu yana da Irak, Suriye ve Yemen'de İslam dünyasının gündemi artık zalim diktatörlere karşı "kıyamı-direniş" değil "Şii-Sünni gerginliği-çatışması" oldu.

Barzani'nin bile Sünni olduğu için ABD tarafından üzeri çizildi. ABD'nin bölgedeki en büyük dostu artık (terör örgütü olarak kabul etmesine rağmen) PKK ve PYD!

***

Bugün Irak'ta ve Suriye'de yapmak istedikleri de daha büyük ve kitlesel bir Sünni-Şii savaşı!

İslam dünyasının yüzde 80'den fazlasını Sünniler oluşturuyor. Ama doğulu ve batılı emperyalistler, bu coğrafyaların tamamında "böl-parçala-yut" taktiği gütmeye çalışıyor.

Bu küresel strateji için de son iki yıldır Irak ve Suriye'de yapılmak istenenlere bakalım:

-DAEŞ, Musul'a girerken oturup seyredildi.

-DAEŞ, Musul'un hemen ardından Türkiye sınırındaki Kobani'ye getirildi.

-ABD, Rusya'yı Suriye'ye davet ederek sorunu birlikte çözme(!) davetinde bulundu.

-Rusya, Esed'le birlik olup Halep'i yerle bir etti.

***

Bugün Türkiye'nin ve Sünni İslam ülkelerinin dışlandığı operasyonlarla Musul ve Rakka'da Sünnilerin katledileceği, onlarca yıl sürecek bir "Şii-Sünni çatışmasının" planları yapılıyor.

Bundan önce de Suudi Arabistan, Pakistan ve Türkiye gibi bölgede ağırlığı olabilecek güçlü ülkelerdeki yönetimlere ve liderlere operasyon çekiliyor.

ABD ve Rusya, Esed'in Guta'da Bin 700 kişiyi kimyasal bombalarla katlettiği, 100 bin kişiyi işkenceden geçirip öldürdüğü fotoğraflarla belgelendiği dönemde bile "ittifaktan" vazgeçmedi.

Dolayısıyla emperyalizmin doğulu veya batılı yüzünün görüntüde birbirine "düşmanmış" gibi davranmasına inanmak mümkün değil.

Irak ve Suriye'de nihayetinde ölenler Müslüman olduğu için önce kendi çıkarlarını düşünüyorlar. Onlar için Sünni veya Şii'nin zerre kadar önemi yok!

Şimdi de ABD ve Rusya arasında Suriye'de varmış gibi görülen çatışmanın, nihayetinde "anlaşma" ile sonuçlanacağına emin olabilirsiniz.

***

Türkiye, dün koalisyon ülkelerine yönelik 5 maddelik uyarı yayınladı. Bu uyarılar Türkiye'nin dış politikasında yeni dönemin kodlarını da içeriyor.

Türkiye, Irak'ın işgaliyle başlayan ve Suriye iç savaşı ile devam eden süreçte, bölgesel güçlerin ve örgütlerin zemin kazanmasına müsaade etmenin 2 ülkede de mezhep çatışması gibi onlarca yıl sürecek bir ateşin fitili olduğunu söyledi.

Türkiye'nin, ABD'li muhataplarına ilettiği 5 uyarı şöyle: 1- Türkmen kenti olan Telafer'de Türkmenler birbirine kırdırılmasın. 2- Şii koridoru PKK ve Esed'e yarar, dikkat! 3-PKK Sincar'da kalıcı hale gelebilir. 4-Musul'dan kaçacaklar Rakka'da toplanabilir. 5-Musul asıl sahiplerine verilmeli.

Şimdi Türkiye soğukkanlılıkla taşların yerine oturacağı dış politika adımları atıyor.

Şunu unutmayalım; olası bir Musul operasyonunun ardından 1,5 milyona yakın insan göç edecek ve bundan da en çok Türkiye etkilenecek, ABD ya da Rusya değil!